33.

946 47 21
                                    

alperen uzun - iki gözümün çiçeği

Papatyalı okumalar 🌼

🌼

Elimdeki pasta kutusunu tek elime aldım ve zorlanarak çantamdan telefonumu çıkardım. Yiğit'in numarasına basarak telefonu kulağıma yasladım. Birkaç çalışın ardından onun sesini duydum.

Sevgili'min.

"Sevgilim?" Dedi uykulu sesiyle.

Evet, sevgiliydik biz. Hem de tam dört gündür.

Sevgiliydik.

Muhtemelen uykudan uyandırmıştım zaten sabahın sekizinde uyanıp onu da uyandırmam akıl kârı değildi.

"Yiğit, kapıyı açsana?" Şuan görmesem dahi kaşlarının çatıldığına emindim. "Güzelim senin kapımda ne işin var?" Derin bir nefes aldım. "Canım bunu sorgulamadan önce kapıyı mı açsan acaba?" Dediğimde iç çekti. "Canım mı dedin sen?" Burnumdan nefes vererek güldüm.

"Yiğit, hadi kapıyı aç." Onaylayarak telefonu kapattı ve birkaç saniye sonra kapıyı açarak karşımda durdu.

Henüz dün görüşmemize rağmen bu kadar özlemem normal değildi.

Bileğimden tutarak aniden içeriye çekti ve kapıyı kapatarak sırtımı kapıya yasladı. Olayın gerçekliğini bedenimin üzerine çöken bedenini fark ettiğimde anladım. Gözlerini yüzümün her yerinde dolaştırdı ve derin bir nefes alarak başını boynuma gömdü.

Aramızda kalan kutuyu hemen yanımda duran portmantoya bıraktım ve ellerimi sırtına attım.

İki eli kapıya yaslıydı ve beni resmen sarmalamıştı. Benim ise bir elim sırtında, bir elimde ensesindeydi.

Burnunu boynuma sürttü ve derin bir nefes aldı. Gözlerim yavaşça kapanırken ona daha sıkı tutundum. Tutmasam düşecek gibiydim. Boynuma bıraktığı öpücükle birlikte yutkundum.

"Hala kollarımın arasında olduğuna inanamıyorum." Diye mırıldandı boynuma yaslı olduğu için boğuk çıkan sesi ile.

Beni böyle imkansız görmesi canımı yakıyordu. Ben onu beni kandırmakla, bana yalan söylemekle itham etmiştim ve buna rağmen benden vazgeçmemişti. Ben sevilmeyeceğime körü körüne inanırken o beni imkansızı olarak görüyordu.

Hayat çok acımasızdı.

Başını geri çekti ve dudaklarımızı birleştirdi. Uzun sürmeyen, naif, özlem dolu bir öpücükten sonra tamamen çekildi ve elimi tutarak yürütmeye başladı. "Dur," dedim aniden. Bana çatık kaşlarla bakarken arkamı döndüm ve portmantodan bıraktığım kutuyu alarak tekrar ona döndüm. Elimdeki kutuya baktı. "Bu ne?" Diye sordu gözleri kutudayken.

"Hazır mısın?" Dedim sırıtırken. "bir kafe sahibinden çikolatalı pasta yiyeceksin."

Heyecanla kurduğum cümlenin ardından gözlerini bana çevirdi. "Sen mi yaptın?" Alt dudağımı ısırarak onaylar anlamda başımı salladım.

Gülümsedi.

Kalbimde sayamadığım kadar çok çiçek açtı.

"Hadi yiyelim hemen." Dedi elimi çekiştirerek. Arkasından giderken ofladım. "Yemeyeceğiz maalesef." Olduğu yerde kaldığında kıkırdadım. "Bizimkileri çağırdım hepimiz yeriz diye düşündüm." Yalnızca birkaç saniye düzelen kaşları tekrar çatıldı. "Of," dedi mızmızlanarak. "Baş başa olsaydık."

Gülümsedim ve parmaklarımın ucuna çıkarak yanağına bir öpücük bıraktım. "Biz hep baş başa oluruz sevgilim ama arkadaşlarımla tanışmanı istiyorum." Dedim hala dudaklarım yanağına temas ederken. Bir kolunu belime sardı ve o da dudağını yanağıma yaslayarak benim aksine sert bir öpücük bıraktı.

"Tamam Papatya'm, tamam. Zaten sana yok diyemiyorum ki." Sırıtarak elini tekrar tuttum ve salona yürüdük.

Elimdeki kutuyu yemek masasına bıraktıktan sonra tam oturacaktım ki kapının çalmasıyla oturmadan kapıya ilerledim. Salondan çıkarken kısıkça Yiğit'in sesini duydum.

"Sevgilimle bir gün bile geçiremiyoruz anasını satayım." Güldüm ve kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm yüzler bana gülümseyerek bakıyordu.

"Baldız buraya gelmeye zorlandım." Diye homurdanarak içeriye giren Egemen montunu çıkarmaya başladı. "Zaten baldız gönlünü kaptırmış dedim daha çok gözüme sokmayın dedim ama dinletemedim." Onun ciddi ciddi söylenmesine kahkaha attım ve arkadakilere döndüm.

Anıl ve Nil içeriye girdiğinde ikisiyle de sarıldıktan sonra Gülce bana kocaman sarılarak yanağımdan öptü. "Bebeğim aşk seni güzelleştirmiş." Dedi gülerek. En son Burak içeriye girdiğinde iki parmağıyla yanağını sıktı. "Kapımızı yengem mi açmış oy oy oy! Yeni gelin mi oldun kız?" Dedi hala yanağımı sıkarken. Sıktığı yanağımın kızardığını hissettiğim esna da yanağını bıraktı ve montunu çıkartarak içeriye geçti.

Derin bir nefes alarak bende içeriye geçtim.

Bölüm Sonu

Selam.

Kısa bir bölümle geldim ama arayı uzattığım için hemen atmak istedim. Zaten diğer bölümde çok geçmeden gelir.

Bölüm nasıldı?

Siz nasılsınız?

Papatya ve Yiğit?

Sizi seviyorum.

Çok.

Instagram: nazii.wtp

Yol | TextingKde žijí příběhy. Začni objevovat