BÖLÜM 59• GÜN 90''

Beginne am Anfang
                                    

Çağrı, "Saçlarını mı boyamıştın?" dediğinde gözlerimi yavaşça yüzüne çevirdim. Bana değil, pastadaki fotoğrafıma bakıyordu ve Sarp ikimizin arasında bir yerde sıkışmıştı. Buraya geçerken onu yana ittirdiğimi fark etmemiştim bile.

"Hayır," derken sesim kuruydu. "Yazın güneşte dura dura böyle olurdu."

"Güzel gözüküyor," dedi Çağrı bakışlarını yüzüme kaldırırken. Ciddiyetle bana bakıyordu.

Gülümsemeye çalıştım fakat bunu yapabilecek kadar güçlü değildim. "Yalan söylediğini biliyorum."

Çağrı sırıttı. İri ve sıralı dişleri gözler önüne serildi. Göz devirmeye üşenip sadece bakışlarımı pastaya indirmekle yetindim.

Yüzüm... Gözlerimin içinde bir boşluk vardı. En ufak bir ışık bile gözümün içine düşmemişti. Yorgun gözükmüyordum. Yüzüm dinçti. Fakat... Umutsuz gözüküyordum. Muhtemelen uykusuz geçirdiğim gecelerin olduğu zamanlardan değildi bu fotoğraf. Belki de dokuzuncu sınıfın yazında bu fotoğrafı çekinmiştim. 

O zamanlar her şey yolunda mıydı ki?

Pek hatırlamıyordum ama hayatımın hiçbir döneminde bir şeylerin yolunda olmadığını biliyordum.

İşin komik yanı, fotoğraftaki Afra şu anki halimden daha iyi görünüyordu. O zamanlar yüz hatlarım şimdiki gibi sivri değildi. Yüzüm çökmemişti. Muhtemelen ideal kilomdaydım. Gözlerimdeki o bakış aynı olsa da gözlerimin altı normaldi. Şimdiki kadar derin ve karanlık değildi. Dolgun dudaklarımda bile belli belirsiz bir renk vardı. Şu an o renklerden herhangi birine sahip olduğumu düşünmüyordum. 

Dilim damağım kururken gözlerimi çakmakların dikildiği pastanın üzerinde gezdirmeye devam ettim. 

İlk dikkatimi çeken Gökhan'ın fotoğrafı oldu. Siyah saçlarının gözlerine kadar inmediği fotoğrafı pastanın üzerindeydi ve fotoğrafta yüz hatları daha çocuksuydu, daha az kemikleri belli oluyordu. Kameraya bakan gözlerinde durgun bir bakış vardı. Bu fotoğrafı çekindiği dönemde yüreğini sızlatan bir şeyler olduğunu tahmin edebiliyordum.

Dilime engel olamadım. Kelimelerle ağırlaşmış dilim ağzımın içinde hareket ederken, "O olaylar yaşanmış mıydı?" diye sordum. "Bu fotoğrafın olduğu zamanda..." Gökhan'la aramızda Kutay vardı ve Gökhan pastayı incelemeyi çoktan bırakmıştı. Kafasını hafifçe geriye yatırırken bana tek bir bakış atmakla yetindi. İnce dudaklarını hafifçe birbirine bastırdı ve sustu. Cevap vermedi.

O olaylar yaşanmıştı.

Dikkatimi çeken ikinci fotoğraf Sarp'ınkiydi. Sarp'ın upuzun sarı saçları fotoğrafta kısaydı. Sarı saçları çenesine kadar inmiyordu. Yüzünde bir sürü sivilce vardı ve onun da kameraya bakışlarından mutsuz olduğu belliydi. "Sarp sen saçını lisede mi uzatmaya başlamıştın?" diye sordu Mete.

"Liseyi bıraktıktan sonra," derken Sarp'ın sesi huzursuz geliyordu. "Bu fotoğraf liseyi bırakmadan önceki son dönemimden."

Ona zorbalık yaptıkları dönemden. Kendini sevmediği ve mutsuz olduğu dönemden...

"Kutay bok gibi çıkmışsın lan," dedi Çağrı aniden.

OYUNBAZ 7 TUTSAK 1 ÖLÜ (+18)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt