"Bir isyan mı?" Diye sordu Connie, gözlerini dehşetle açmıştı.
"Unuttunuz herhalde? Baloda Sasha tarafından alalen tehdit edildik!"
"Dili ile kalbi her zaman çelişir." Dedi sakinlikle Mikasa, elini masaya hafifçe vurdu." Ben varım."
"Bu çok riskli olacak." Demişti Ymir, yanağının içini ısırarak." Eğer başarısız olursak ibret-i âlem olsun diye öldürüleceğiz."
"Böyle bir şey olmayacak." Dedi Armin, kaşlarını çatarak." Mutlaka mükemmel bir plan yapacak ve bizi bu tehlikeden kurtaracağım."
"O zaman hepimiz bu konuda hemfikiriz." Dedi Eren, sırıtarak." Ben yer altına haber salacağım. Bir yerlerde başkanın mutlaka bir açığı olmalı. Bir ülke bu kadar kusursuz yürüyemez."
"Siz çocuklar ne planlıyorsunuz kendi kendinize?" Diye sordu Kaptan Levi, kolunu Eren'in başına koyarak.
Eren, homurdanmasına rağmen üstü olduğu için hiçbir şey yapamamıştı.
"Çek kolunu şuradan." Diye seslendi Mikasa, kaşlarını hafifçe çatarak.
"Yare yare..." kolunu çekip Mikasa'ya bakındı Levi." Yine başını tehlikeye sokmuyorsun umarım? Aksi takdirde seni amcama şikayet etmek zorunda kalacağım."
"Çocuk musun sen?"
"Kuzenin olarak hareket ediyordum yoksa üst rütben olarak mı hareket etmemi isterdin?"
Mikasa, homurdanarak başını çevirdi.
"Ee, burada neler dönüyor? Anlatacak birisi var mı?" Diye sordu Levi.
"Efendim, bir isyan planı oluşturuyoruz." Dedi Connie.
"CONNİE!" Diye seslendi herkes, Connie dudağını ısırıp başını bükmüştü.
"Oi oi, matte... isyan planı mı?" Diye sordu Levi, tekrar Mikasa'ya bakarak.
"Ölmek istiyorsan bana bunu söyleyebilirdin, bunlara gerek yok."
"Kaptan, plan benden çıktı." Diyerek Mikasa'yı savunmaya geçti Eren." Bunu ortaya ben attım."
"Seni takıma girdiğinden beri sevmiyorum zaten..." diye homurdandı Levi." Bu saçma düşünceyi neden ortaya attın?"
"Çünkü-"
"Çünkü arkadaşımız sevmediği bir evliliği yapacak." Dedi Ymir, Eren'in lafını keserek." Birinin onu koruması gerekiyor."
"Ve bu da bize düşüyor." Demişti Armin, yutkunarak.
"Öyle mi?" Diye sordy Levi, az evvelden daha sakince.
Sandalyeye oturup hafifçe yayıldı.
"İsyan çıkarmayı planladığınıza göre silahlarınız, teşkilatlanmanız ve bundan daha güçlü bir isyan sebebiniz vardır değil mi? Mesela halkı arkanıza alabilecek güçte bir delil? Hım? Bunu akıl etmişsinizdir herhalde."
"A-aslında... biz onu hiç düşünmedik." Demişti Connie, gözlerini kaçırarak.
"Çünkü daha yeni ortaya attık bu planı!" Demişti Eren hızlıca." Mutlaka uygun şartları oluşturacağız!"
"Peki nasıl bu kadar emin oluyorsun?" Diye sordu Levi, kaşlarını hafifçe kaldırarak.
Daha sonra ise kaşlarını çattı.
"Birisi bunu duyar ve başkana yetiştirirse hepinizin öleceğinden haberiniz var mı!" Diye bağırdı en sonunda.
Ayağa kalkıp ekibine sertçe baktı.
"Leydi Sasha'nın problemi, kendi kişisel problemidir. İşte bu yüzden sizlere arkadaşlığınız hakkında dikkatli olmanız gerektiğini söylüyordum. Hiçbiriniz mantıklı düşünemiyorsunuz!"
"Sevdiği kadınla evlenen sana göre iddialı sözler bunlar." Demişti Mikasa, dişlerini sıkarak.
"Mikasa!" Diye uyardı onu Armin, ancak çok geçti.
"Bazen karşında kimin olduğunu unutuyorsun, Mikasa." Demişti sesi sakin, gözleri ise öfkeyle parlıyordu Kaptan Levi'ın.
"Sen de öyle, kuzen."
"Ben bir devlet başkanının oğlu değilim."
"Devlet başkanının kızı olmakta onun seçimi değildi. Vicdanın yok mu senin?"
"Hey bir dakika, Jean nerede?" Diye sordu Ymir, etrafa bakınarak.
* * *
"Leydim."
Leydi Sasha, arkasını dönüp kendisine seslenen Jean'la göz göze geldi.
Şaşkınlığının yerini kısa bir süre sonra siniri almıştı.
"Asker Jean, size tavrımı dün tam olarak belli ettiğimi düşünüyordum. Ancak sanırım yeterli değilmiş."
"Kabalığımı mazur görün, böylece bende sizinkini görebilirim."
"Neden bahsediyorsun sen?"
Leydi Sasha, etrafına bakındıktan sonra Jean'a yaklaşıp ceketinin kolundan tutup köşeye çekiştirdi.
"Çok ulu orta konuşuyorsun."
Ceketini taş duvarın oraya geldikten sonra bırakmıştı.
"Neden bahsediyorsun sen?"
"Arabada benim de sizden hoşlandığımı söylemiştiniz."
Sasha, çatık kaşlarıyla dinlemeye devam etti.
"Yanılmadınız, kelimesi kelimesine de doğruydu. Evet, sizden hoşlanıyorum Leydim. Üstelik çok hoşlanıyorum, kolayca geçebilecek gibi de gelmiyor bu bana. Hoş, geçmesini istiyor muyum? Asla. İstediğim tek bir şey var."
"N-ne istiyorsun?" Diye sormuştu Leydi Sasha, duyduklarını idrak etmek çok güçtü.
Şaşkınlıktan ne diyebileceğini bile bilmiyordu aslına bakılırsa.
Jean, Leydi Sasha'nın elinden tutup dudaklarına götürdü ve üstüne bir öpücük kondurdu.
"Cevabı oldukça basit değil mi?" Diye sordu, gözleri Leydi Sasha'nın avcundaki elindeyken. Gözlerini tekrar Leydi Sasha'nın güzel gözlerine dikti.
"Sizi istiyorum Leydim, daha evvel hiçbir şeyi bu kadar istemediğim kadar istiyorum sizi."
Leydi Sasha'nın dudakları her bir kelimeyle daha da çok aralanırken, kendine gelip silkelendi ve elini hızlıca Jean'ın elinden kurtardı.
"S-saçmalıyorsun şuan da. Ben nişanlıyım ve senin bakmakla hükümlendiğin Leydiyim. Ölmek mi istiyorsun?"
Başını iki yana sallamıştı.
"Bir daha karşıma çıkma. Başka bir asker talep edeceğim, bu dediklerinde aramızda kalacak. Sevgin karşılıksız."
Gidecekken Jean, hızlıca onun bileğini tutmuştu.
"Bunun için beni affedin, ancak kendisine dürüst olmayan bana nasıl olabilir demiştiniz. Şimdi aynısını ben sizlere diyorum, siz kendinize dürüst değilsiniz bana nasıl olabilirsiniz?"
"B-bu...!"
Leydi Sasha, tekrar ona baktığında endişeli gözüküyordu.
"Kelimeleriniz önemsiz, güzel dudaklarınızdan yalan kelimelerin dökülmesini istemiyorum. Ağzınızdan çıkan her kötü kelime, kalbime bir hançer gibi saplanıyor sanki."
"Ölürsün..." diye fısıldadı Leydi Sasha." Seni yaşatmayacaklardır."
"Sizin için savaşmazsam asıl o zaman ölmeyi hak edeceğim."
"Ne kadar tehlikeli olduğundan haberin yok mu senin?!"
Jean, Leydi Sasha'nın bileğindeki elini biraz daha indirip elini eline kenetledi ve yavaşça kendisine çekerek göğsünü göğsüne yasladı.
"Umurumda değil."
"Eğer ölürsen ben-"
"Ölmeyeceğim." Demişti bir çırpıda, diğer elini Leydi Sasha'nın beline yerleştirerek.
"Çünkü hiçbir silah, benim sana olan sevgimi delip geçecek güçte değil."
"Dediğim gibi...sen cidden baş belasısın."
