bir

1.6K 180 25
                                    

Ashton görüş alanına giren tanıdık sarı saçları görünce şaşırmadı. Yine mi diye söylendi içinden.

Altı ay önce kuzenini trafik kazasında kaybeden Luke üzüntüsünü hala atlatamamıştı. Ashton birini kaybetmenin zor olduğunu bildiğinden Luke'a hep kibar davranmıştı ama Luke hala ziyaret saatleri dışında gelmemesi gerektiğini öğrenememişti.

Ashton ellerini beline koyup şişirdiği yanaklarındaki havayı verdikten sonra uyarıcı bir tonda "Luke..." dedi.Dalıp gitmiş olan Luke onun varlığını yeni fark edip irkildi , çapaklı gözlerini ovuşturup "Bana bir dakika daha ver."dedi. Ashton Luke'u tanıdığı şu iki aylık sürede istenilen bu bir dakikaların yarım saate kadar çıktığına şahit olmuştu bu yüzden kararlı bir sesle "Bu saatte burada olman yasak , sana bunu defalarca söyledim."dedi. Luke ofladı. Eliyle mezar taşını sevgiyle sıvazlayıp kalktı "İşte gidiyorum mutlu musun?"dedi.

"Yapma Luke....Sabahları istediğin kadar durabilirsin."

Luke inatla "Ama ben bu saatte gelmek istiyorum."dedi.

Luke ile konuşmak bir çocuğu teselli etmek gibiydi.

"Neden bu saatte ?"

"Deli olduğumu düşüneceksin ama umrumda değil , bu saatte onun varlığı hissediyorum. Sanki benimle konuşuyormuş gibi oluyor."

Büyük kapıya geldiklerind ruhani şeylere çok kafayı takmayan Ashton "O zaman sana anlatacaklarını sabah anlatsın."dedi. Luke ise kaş çatmayla Ashton'a veda etti.

knock knock ↣ a.iWhere stories live. Discover now