BÖLÜM 57• GÜN 90

Start from the beginning
                                    

Onları geride bırakacağımı düşünseydim, ölmeye çalışmazdım. Pes ederdim, ölmeye bir zafer diyebilseydim eğer. 

Ölmekten vazgeçerdim.

Göğüs kafesimi zorlayan onlarca his vardı... Günlerdir Ölüm'ün elinin altındayken hiçbir şey hissetmediğimi şimdi anlayabiliyordum. Ölüm'den korkmuştum. Ondan kurtulmak istemiştim. Ölmeyi tekrar istemiştim ve hemen sonrasında hayatta kalmaya karar vermiştim. Ve belki de tüm bunların birleşimi dehşetti. Ölüm, dağılmış parçalarımı toplarken sadece dehşet içinde kalakalmıştım. 

Bir kelebeği avucunun içine aldığında, kelebek uçamayacağını bildiğinden kanat çırpmaya korkardı.

Hissetmek bana bir bedenim, bir hayatım olduğunu tekrar hatırlatmıştı. Hayatta kalmıştım! Yaşıyordum! Hissetmek aciz bir insan olduğumu yüzüme vuruyordu!

Adımlarım birbiri önüne düşerken onların yüzüne bakıyordum. Yüzlerindeki morluklar ve izler, bana yakın zamanda kavga etmiş olabileceklerini düşündürmüştü. Benden sonra kavga ettikleri düşüncesi midemin kasılmasına neden oluyordu. Birbirlerini suçlamış olabilirlerdi. Ya da bilmediğim farklı şeyler olmuş olabilirdi. Onlar günlerdir neler yaşadığıma ne kadar yabancıysa, ben de onlara o kadar yabancıydım. 

O denli suçlu hissediyordum ki bir an onlar için bir ölü olarak kalmamın onlara daha iyi geleceğini bile düşündüm. 

Utanıyordum. Onları yüzüstü bıraktığım için çok utanıyordum fakat biliyordum ki başka şansım yoktu. Anlamak zorundaydılar. Ölüm'ün elinde kalmaktansa ölmeyi tercih etmemi anlamak zorundaydılar. Çünkü onlar verdiğim kararı anlayamazsa ben, kendime bir şans daha veremezdim.

Anlaşılmaya o kadar ihtiyacım vardı ki.

Ölümü bir kaçış olarak görmeme hak vermelerine...

Ölüm'den kaçmak için ölüme sığınmıştım ve sonrasında ölüm beni yüzüstü bırakıp Ölüm'ün avucunun içine düşmeme neden olmuştu.

Bedenimde hafif bir titreme vardı fakat uzun süre başka yerde kaldıktan sonra evine döndüğünde yatağının rahatlığını özlemiş biri gibi koltuktaki tanıdık yerime ilerlerken adımlarım titremiyordu, özlem doluydu.

Onlar bakışlarını tam olarak üzerime çeviremezken, gözlerini yüzüme kaldıramazken kendimi bir yabancı gibi hissediyordum. Bir zamanlar onlar için tanıdık olan biriymişim ve şimdi de bir yabancıya dönüşmüşüm gibi. Çünkü benimle temas kurmayan o gözlerde hem tanıdık, hem yabancı bir şeyler vardı. 

Çünkü artık bende de hem tanıdık, hem yabancı bir şeyler vardı. 

Ev aynıydı. Kameralı silahlar, dış kapıdan salona açılan koridorda duran kitaplık... Sadece ufak tefek şeyler değişmişti. Kitaplığın kenarları sivri değildi. yontulmuş ve yassı bir şekilde büründürülmüştü. Tuhaf bir şekilde, tüm mobilyalar böyleydi. 

Bu çok ufak değişikliklere rağmen kendimi yeni bir eve girmiş gibi hissetmiştim. Burada benim yokluğumda da bir şeyler yaşanmıştı ve bunların hiçbirini bilmiyordum. O geceden sonra neler hissetmişlerdi, birbirleriyle neler konuşmuşlardı... Ölüm onlarla iletişime geçmiş miydi? Yoksa sadece bir bilinmezliğin ortasında mı kalmışlardı?

OYUNBAZ 7 TUTSAK 1 ÖLÜ (+18)Where stories live. Discover now