9

244 20 2
                                    

Berk elindeki telefonu komodine bıraktı, daha fazla Gece'ye cevap verecek hali yoktu. Başından geçen her şeyi düşünmek onu daha da kötü yapmıştı. Yatağından kalkıp psikiyatristin yazdığı sakinleştirici almak için banyoya gideceği sırada odasına giren Bulut ile şaşırmıştı. Genç adam nefes nefesiydi, koşmuş gibiydi, üstünde gri bir eşofman takımından başka bir şey yoktu.

"Sen...iyi misin?" diyerek kendisine yaklaşıp başını ellerinin arasına alan, dikiş izlerini inceleyen ela rengi gözlere yanıt veremedi. Kalbinin hızla atışlarını görmezden gelerek uzaklaşmaya çalıştı ama geriye doğru gittikçe Bulut'ta üstüne geliyordu.

"Bulut keser misin-"

"Bana neden söylemedin Berk?"

Ses tonu buzdu adeta, kırılmıştı.

"Arkadaş olduğumuzu düşünmemiştim." dedi Berk, geçen günkü sorularının yanıtları aklından çıkmıyordu.

"Berk... en çok fasulye yemekten nefret edersin, yeşil çay içmeyi çok seversin, yorganla yatamazsın, bir gün köpek sahiplenmeyi çok istiyorsun. Sence arkadaşın değil miyim ben?"

Böyle bir yanıt beklemiyordu, Berk'in nefesi kesilmişti.Arkadaşlık adı altında abisi için onunla iletişim kurduğunu düşünmüştü, bir şeyler paylaştığının farkında bile değildi.  Dolmaya başlayan gözlerle iyice ağlak bir bebek olmaya başladığını düşündü.

"Derya'nın da, senin de arkadaşınım, tamam mı? İkinizin de yeri bambaşka."

"Ama-"

"İstiyorsan ağlayabilirsin. Benim yanımda hep ağlayabilirsin, Berk."

Kaslı, genç adamın omuzlarına yaslandı Berk. Ağlamadı, yalnız olmadığını görmek bile ona güç vermeye başlamıştı.

Zamanla geçecek, dedi kendi kendine.

Tüm yaraları iyileşecekti.

*

Berk annesinin evin içinde kendi adını seslenişiyle uyandı. Bulut da yanında uyuyakalmıştı, pencereden yansıyan ışıkla çoktan akşam olduğu belli oluyordu. Bulut'u uyandırmamaya çalışarak yataktan yavaş adımlarla kalkarken odasından çıktığında annesini tam kapının önünde bulmuştu.

"İyi misin hayatım?"

"Uyuyakalmışım anne, Bulut da ziyarete gelmişti o da uyumuş benle."

"Ah evet Derya haber vermişti."

"Abim.. o nerde?"

Hastaneden geldiğinden beri abisini görmemişti ve dürüst olmak gerekirse aklına yeni geliyordu.

"Odasında, ders çalışıyor." Diyen annesine başını sallayan Bulut, koridorun sonundaki abisinin odasının kapısını tıklattı. Abisinin "gel" yanıtıyla odaya giren Bulut abisi gittiğinden beri bu odaya girmediğinin bile farkında değildi. Abisinin odası hiç değişmemişti, sanki abisi hiç gitmemiş gibiydi sadece kitaplığı eskisi kadar kalabalık durmuyordu.

"Abi.."

"Gel buraya" diyerek güçlü kollarının arasına alan abisinin sarılışına karşılık verdi Berk. Abisi ondan bir baş daha uzundu, bedeni daha kaslıydı, yine de onun dışında abisiyle hemen hemen birbirlerinin kopyası gibiydiler.

"Ben her zaman yanındayım, Berk. Bundan sonra sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim."

 Berk abisiyle bir süre sarıldıktan sonra içeri girip "hadi yemeğe" diyen annesiyle ayrıldılar. Salona geldiklerinde ailenin üvey çocuğu Bulut ve babası çoktan masaya oturmuş, bekliyorlardı. Herkes oturduktan sonra uzun bir sessizlik içinde ağır biçimde yenilen yemğe Berk hiçbir şey demedi. Annesi hala yıkılmış bir yüze sahipti, Berk'e belli etmemek için ne zaman yüz yüze gelseler gülümsüyordu. Babası ise sabahtan beri bakışlarını kendisinden çekmemişti. Alnındaki kırışıklık sanki iki günde iyice belirginleşmişti.

"Size tatlı yaptım, çocuklar" diyen annesi en son sessizliği bozmuş ve mutfaktan getirdiği, Berk'in en çok sevdiği tatlı olan profiterol ile Berk annesine gülümsemişti. 

"Ellerine sağlık, anneciğim." derken Berk son derece samimiydi. Annesinin bu kadar vakitsizlik içinde ona vakit ayırması bile mucizeydi. 

Ailesini suçlamıyordu, abisine ve kendisinin ihtiyaçları için her zaman çok çalışmak zorunda kalmışlardı.

"Babanız ile biz bir karar verdik, çocuklar. Bundan sonra yarım gün çalışacağım." 

Annesinin açıklaması ile Berk kaşlarını çatmış, karşısında oturan annesinin gülümeyen suratına bakakalmıştı. 

"Anne, hayır." dedi Berk annesinin kendisini yüzünden böyle bir karar almasını istemiyordu. Çaprazında oturan babası Berk'in elini sıktı.

"Oğlum... ne düşündüğünü inan biliyorum, bizden iyi kimse bilemez, ama biz sizin için para kazanıyoruz. Paradan daha da önemli bir şey sizin sağlığınız. Hem fiziksel hem de... zihinsel sağlığınız."

Annesi derin bir nefes aldı ve gülümsemesini sürdürürken devam etti.

"Belki ileride tam zamanlı çalışmaya geri dönebilirim, ama şu an ve gelecekte de artık buna ihtiyacımız yok.  Yeterince birikim yaptık, bundan sonra hem senin yanında kalacağım hem biraz kendime zaman ayıracağım, kötü mü olur?" diyen annesine Berk, itiraz edemedi.

Yaptıkları şeyi anlıyordu, endişeleniyordu ve kendisini tek bırakmak istemiyorlardı.

"Hayır." diye mırıldandı Berk ve bakışlarını profiterole çevirirken sessizce yemeğe başladı.

Yine de bunun için kendisini suçlu hissetmeye başlamıştı.


gece [boyxboy]Where stories live. Discover now