Aradan geçen on dakikanın sonunda evin önüne gelmemle kaşlarım çatıldı.

Hızla arabayı park edip evin bahçesine girdim.

Yerde gördüğüm onlarca korumayla içimi bir korku kapladı.

Neler olmuştu böyle.

Tuna
-Siktir! Nolmuş lan burada.

Asel
-Hepsi baygın ölü yok.

Aklıma gelen çocuklarla kısık bir küfür mırıldanıp hemen eve koşmaya başladım.

-ASEL, TUNA ÇABUK BANA ÇOCUKLARI BULUN!!

Ben önden içeri girmemle çocukların adını tek tek bağırmaya başladım.

Allahım sen onları koru. Başlarına bir şey gelmiş olmasın.

Salondan gelen bir kaç tıkırtı sesiyle hızla o yöne doğru koşmamla yerde enselerini tutarak kalkmaya çalışan iki oğlumu gördüm.

Telaşla yanlarına gidip diz çöktüm.

-Aslanlarım iyi misiniz, neler oldu burada böyle, kızım nerede çocuklar?

Asel ve Tuna seslerimizi duyup buraya gelmeleriyle gözleri kocaman açıldı onlarında.

Asel hemen soğuk kanlılığını koruyup bir doktor edasıyla bir türlü kendilerine gelemeyen ikizlere bir şeyler yaptı.

-Önemli bir şeyleri yok. Başlarına muhtemelen sert bir cisimle vurmuşlar.

Duyduklarım içimi bir nebze rahatlatsada kızımın yokluğu ve bilinmezlik nefes almamı engelliyordu.

Barın'ın iki yanağına da ellerimi koyup göz göze gelmemizi sağladım.

-Aslanım bana bak, ve kendine gel. Kız kardeşin nerede. Üçüzünüz nerede söyle bana hadi aslanım!

Gözlerini birkaç kez kırpıştırıp tamamıyla kendine gelmeyi sağlayan oğluma dikkatle baktım.

-A abi.

Yanağındaki ellerim sıkılaşırken kafamı salladım.

-Buradayım koçum buradayım.

Bir kez daha gözlerini sıkıca yumup tekrar açtı.

Orospu evlatları nasıl sert vurdularsa benim kardeşlerime.

-A abi Lida.

-Evet evet Lida aslanım. Lida nerede?

-Abi Lida'yı k kaçırdılar.

Duyduklarımla başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünü hissettim.

Barın'ın yüzündeki ellerim işittiğim şeyin ağırlığıyla iki yanıma düşerken yutkunamadım.

Pars'tan devam: (Üvey abi)

Evinde yankılanan zil sesiyle elimdeki içkiyi bırakıp hemen kapıya doğru büyük adımlar attım.

Şuan evde benden başka kimse yoktu.

Kapıyı açmamla sağ kolumun kucağında baygın yatan küçük kardeşimi görmemle yüzümde memnuniyetle bir gülümseme oluştu.

Demek adamların onlara verdiğim görevi başarmıştı.

-İstediğin gibi evdekilere hiçbir zarar verilmeden kaçırdık küçük hanımı abi. Nereye götüreyim şimdi küçük hanımı?

-Güzel aferin size aslanım. Kızı da bana ver sen işinin başına dön.

Diyip kollarımı uzattım Mert'e doğru. Hızla bana kafasını sallarken küçük bedeni kollarım arasına bırakıp kayboldu.

Kollarımda varla yok arası hissettiğim ağırlıkla kaşlarımı çattım istemsiz.

Bu küçük şeyi aç mı bırakıyor bunlar.

Yavaşça sırtımı kapıya doğru dönüp tek ayağmla kapattım kapıyı.

Adımlarım üst kattaki benim odamı bulurken gözlerimi çekemiyordum küçük bedenden.

Gökten düşmüş meleği andırıyordu benim için.

Kollarımın arasından yere dogru sallanan kıvırcık beyaz saçlara kaydı bu kez de gözlerim.

Gerçek olamayacak kadar imkansız bir görüntüydü.

Dosyadan okudum kadarıyla iki göz rengine sahipti. Bir an içim amansız bir şekilde o gözleri görebilmek için yanıp tutuştu.

Kendi göz rengim buz mavisiydi. Kollarımda bulunan küçük bedenin ise buz mavisi ve koyu mavi gözleri vardı. İstemsiz bir şekilde benden bir parça taşıması hoşuma gitmişti.

Düşündüğüm ve yaptığım şeylerle hızla gözlerimi küçük bedenden çevirip kendime geldim.

Ben kollarımdaki küçük bedeni kaçırmıştım. Ona göre davranmalıydım.

Geldiğim odayla kapıyı açıp karşımdaki koca yatağa yavaşça yatırdım. Anında bir bebek gibi tek elini yanağının altına aldı. Sonra da diğer eliyle yüzük parmağımı tutup sıkıca kavradı.

Yaptığı bu şeyle gözlerim ellerimize kayınca yutkundum.

Minicikti lan eli.

Yaptığım ve yapacağım şeyler tekrar gözlerimin önüne gelince derin bir nefes alıp elimi çekmeye çalıştım. Sıkı sıkıya parmağımı tutan küçük beyaz parmaklar gücümle birlikte yavaşça ayrıldı benden.

Hissettiğim o boşluk hissi beni darma duman ederken başımı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım.

Ayağa kalkıp hızla kapıya yürüdüm. Bu odayı hemen terk etmeliydim. Hemde hemen.

Tam kapıyı açmış çıkacaktım ki titrek bir kedi miyavlaması duydum.

-Korkuyorum.

Tek kelime beni yerime mıhlamaya yeterken omzumun üstünden küçük bedene baktım.

Yatakta yatan küçük beden cenin pozisyonuna geçmesiyle daha da ufalmıştı.

Aklım ve mantığım bedenimi o an yavaştan terk ederken küçük bedene doğru bir adım attım.









..




Evet aşklar bölüm nasıldı?

Aslında bu bölüm özellikle Çelik'in ağzından yazdım ki bazı şeyleri kavrayın istedim kuşlar. Umarım geçen bölüm Çakıl ve diğerlerine kinlenen düşünceleriniz tekrar yumuşamış ve onları anlamıştır :)

Yeni karakterimiz tamamıyla hikâyemize dahil oldu. Hadi hayırlısı bakalım.

Pars'ı nasıl buldunuz?

Sizce kızımız uyanınca ve Parsı görünce neler olacak.

Abiler kızımızı bulabilecek mi bakalım?

Bu arada koyduğum oy sınırını bir günde geçmenizi beklemiyordum bebekler. Şaşırdım skjdks

390 OY ve 230 YORUM

.




NADİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin