21|| Her şey yolunda?

475 41 16
                                    

Güzel bir başlangıç ve... Eh, okuyup görün.

7. Bölüm: Her Şey Yolunda?

Ashley titrekçe bir nefes verdi. Yaklaşık on dakikadır başında eğilmiş, öğürüyor olduğu tuvaletin sifonunu çekerek ayağa kalktı.

Sabah Büyük Salonda kahvaltı ettikten sonra Profesör McGonagall onu yanına çağırmış, dün onu bulamadığı için Harry ve Ron'la uçan araba kazası cezasını bugün çekeceğini söylemişti.  Biçim Değiştirme sınıfını baştan aşağı temizlemeye göndermişti onu. Sınıfın her bir köşesini hiç sihir kullanmadan silip süpürmek ona pek de zor görünmemişti ilk başlarda, ancak yaklaşık yarım saat sonra anlayabildi o kadar da kolay olmadığını. 

Oda serin ve büyüktü. Ve her taraf pisti, gerçek anlamda pis. Ve en ince ayrıntısına kadar sınıftaki tüm tozları alması gerektiği söylenmişti. Öğrencilerin bıraktığı artıklardan iğrenmemek elde değildi. Ashley kendi kendine bir daha gittiği sınıfları kirletmemek ile ilgili bir söz verdi. Profesör McGonagall bunun iyi bir ceza olacağını düşünmüştü, öyleydi de. En azından Ashley için, temizlikle arasının pek iyi olduğu söylenemezdi.

Orada daha ne kadar oyalandığını hatırlamıyordu. Birdenbire kendini tuvalette bulmuştu, terliydi ve titriyordu. An önce on dakika boyunca kusmuştu, hala midesi bulanıyordu. Şakaklarına saplandan acı başını döndürüyordu.

Tuvalete nasıl geldiğini bilmiyordu. Hatırladığı son şey Biçim Değiştirme sınıfının camlarını siliyor oluşuydu. Sonrasında kendini şimdi, içinde bulunduğu durumda bulmuştu. Çok fazla toz ve temizlik malzemesi kokladığı içinden kendinden geçmiş olduğunu düşündü. Evet, bunun mutlaka bir zararı olmalıydı. Başka bir sebebi olamazdı herhalde, neden olsun ki?

Lavaboda yüzüne biraz soğuk su çarptıktan sonra düşünceli bir halde koridora adımladı. Yorgun hissediyordu ama biraz temiz hava almanın iyi geleceğini düşündü. Havanın güzel olduğu son günlerdeydiler bu yüzden içeride kalmak istemiyordu. Cüppesini koluna asarak ince gömleğinin yakasını biraz gevşetti. Gördüğü en yakın çıkıştan dışarı çıktı. Esen hafif meltem biraz üşütüyordu ama pek de umursamadı. Şatodan uzaklaşarak araziye daldı. Temiz havayı içine çekerek çimlerle kaplı taş basamaklardan aşağı indi, ilerledi, Hogwarts şatosu tamamıyla arkasında kaldı. Hagrid'in kulübesini de arkasında bırakarak iyice uzaklaştı her şeyden. 

Hava güzeldi. Güneş hafif nemli çimenlere vuruyor, etrafı ısıtıyordu ama parçalı bulutlar sayesinde insanı terletmiyor, gözlerini yakmıyordu. Gökyüzü masmaviydi, etrafta neşeyle şakıyan rengarenk kuşlar dolanıyordu.

Ashley bir yerde durup oturmak istediğine karar verdi. Ve neresi olacağını da çok iyi biliyordu.

Karagöl'ün yakınlarındaki yeşil söğütü düşünüyordu. Söğüt ağaçlarını hep sevmişti ve Hogwarts arazisinde bunlardan birkaç tane vardı. Tabii Şamarcı Söğüte yaklaşamazdı, normal ağaçlardan bahsediyordu o. Yanına yaklaştığınızda size saldıranlardan değil. 

Ashley gülümseyerek şatonun sağ yanında kalan yaşlı ağaca doğru ilerledi. Ağacın dallarında kendi aralarında ötüşen kuşlara baktı, ağacın uzun ince dallarının her bir yanındaki yemyeşil yapraklar onlara yuva olmuştu. Kalın gövdesinin dibine oturmak için ilerledi. 

Ama ağaca iyice yaklaştığında, orada bulmayı planlamadığı birini gördü. Afallayarak durdu.

"Merhaba, Ash." Harry gülümseyerek kafasını ona çevirdi.

"Mer... Merhaba." Ashley birini görmeyi planlamıyordu, yalnız olacağını düşünmüştü. Ağacın yanına gelene kadar da orada başka birinin olduğunu fark etmemişti. "Sen, ne yapıyorsun burada?"

Yıldızın Dileği || Harry PotterWhere stories live. Discover now