20|| Belirsiz Davranışlar

447 41 4
                                    

Bölümü son iki günde zar zor yetiştirdim, pek içime sinmedi. Benim için çok dolu bir haftaydı. Umarım beğenirsiniz.

6. Bölüm: Belirsiz Davranışlar

Haftasonuna kadar geçen tüm günler aşırı derecede yorucuydu. Ashley derslerden derslere koşuşturup duruyor, gece yatakhanesine döndüğünde sanki ölüm döşeğindeymiş gibi uyuyordu. Sabah kahvaltıya giderken de tek gözü kapalı oluyordu. Ne zaman Harry'le biraz olsun vakit geçirmek istese ya Lockhart, ya da Colin Creevey onları bölüyordu. Ron hala asasını tamir edememişti. Yeni girdikleri okul maratonuyla başa çıkabilen tek kişi Hermione gibi gözüküyordu, o her zamanki gibi sınıf birincisiydi. 

Ashley Draco ile yüzyüze gelmemek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Slytherin'ler ile olan tüm derslerinde başını hiç çevirmiyor, ona bir kez olsun bakmıyordu. Bazen derslerde birkaç saniyeliğine olsun çocuğun gözlerinin onun üzerinde yemin edebilirdi ama gözgöze gelmekten ölümüne kaçınıyordu. Kelid Aynasının önünde kendine verdiği sözü görmezden geliyordu. 

Sürekli olanları ve olacakları düşündüğü için zihini de en az bedeni kadar yorgundu. Haftasonu biraz olsun uyuyabileceğini düşünüyordu ama cumartesi sabahı güneş henüz daha tam olarak kendini gösterememişken, kan ter içinde gözlerini açtı. Başına saplanan keskin bir ağrı ve kulaklarına onu sağır eden bir çınlama vardı. Vücudundaki ağrı dayanılmazdı.

Birkaç saniyeliğine, anlamazca etrafına bakındı. Yatağının perdeleri yarım yamalak kapatılmıştı, yatağının hemen yanındaki ince uzun pencereden gelen günün ilk ışıkları zorlukla aydınlatabiliyordu odaydı. Gözlerini ovuşturarak doğruldu, saçları terden alnına yapışmıştı. Uykulu bir biçimde su şişesini bulmak için elini komodinine uzattı.

Ama aniden eline gelen soğuk deri defter acı ve çınlamanın yerini uyuşukluğa bırakmasını sağladı. İrkilerek defteri yatak örtüsüne bıraktı. Sandığından ne zaman çıkardığını hatırlamaya çalıştı bir süre, ancak bu sadece başınındaki ağrının geri dönmesini sağladı. Onunla ilgilenmesi gerektiğini biliyordu ama kendini Hogwarts'a o kadar kaptırmıştı ki bir türlü vakit bulamamıştı. Derfteri yeniden sandığının en dibine yerleştirdi.

Kitaptan hatırladığı kadarıyla bugün Harry'nin antrenmanı vardı. Erkenden uyandığı içinde onu izlemeye gitmeye karar verdi. Ama hazırlanması her zamankinden uzun sürmüştü. Başı sürekli dönüyordu ter tüm bedenini ele geçirmişti. Hızlı bir duş aldığında kendini daha rahatlamış hissediyordu ama bacakları hala ağrıyordu. Cüppesini uyuluk uyuşuk gözlerini ovuşturarak giyindi.

O çimlerden geçip sahaya girdiğinde hava tamamen aydınlanmıştı. Harry'nin de aralarında olduğu kırmızı Quidditch cüppelerinin içindeki yedi Gryffindor oyuncusu sahadalardı. Ama hepsi teker teker yere inmeye başlamışlardı. Ashley bunun sebebini öğrenmek için etrafına baktı, hiç de zor olmamıştı. Yeşil cüppeli Slytherin'ler ellerinde süpürgeleri sahaya doğru yürüyorlardı.

Wood, Slytherin kaptanına, "Flint!" diye gürledi. "Bu bizim antrenman saatimiz! Özel olarak geldik! Şimdi defolup gidebilirsiniz!"

Marcus Flint, Wood'dan daha iri yarıydı. Yüzünde ifritimsi bir kurnazlık ifadesiyle cevap verdi: "Hepimize yetecek kadar yer var, Wood."

Ashley Harry'nin yanına geçti. Harry onu görünce şaşkınlıkla kaşları kalktı ama bozuntuya vermeden tekrar önüne döndü. Ashley onun arkasında Slytherin'leri inceledi. Aslında tam olarak Slytherin'leri değil, altı oğlanın en arkalarında duran çocuğu, Draco Malfoy'u. Solgun, sivri yüzünü kaplayan kibirli sırıtışıyla Gryffindor takımına bakıyordu. Onu görmemişti.

Wood, "Ama ben ayırttım!" dedi öfkeyle.

"Ah," dedi Flint. "Ama benimde elimde Profesör Snape'in özel olarak imzaladığı bir not var, Ben Profesör S. Snape. Yeni Arayıcı'larını çalıştırma gereksini nedeniyle bugün Slytherin takımına Quidditch sahasında çalışma izni veriyorum."

Yıldızın Dileği || Harry PotterWo Geschichten leben. Entdecke jetzt