Kardeşi...

Bu kız...

Kanser hastasıydı...

Öyle anlatmıştı değil mi? Kardeşim çok ağır tedaviler gördü, demişti.

Gülüşüm yavaşlarken kız Emre'ye ayıplarcasına bakmaya devam ediyordu.

"Gamze'ciğim... Ahu ablan biraz şakacıdır." dedi olayı toplamaya çalışarak. Gözleri bana değdi. "Yemek hazırlayacaktık biz de... Gel içeri."

"Abi ama..."

Emre kardeşine dönüp göz kırptı. Ben ne olduğunu anlamasam da takılmadım.

"Yok ya... Abi kardeş aranıza girmeyeyim şimdi." Gülümsedim ve küçük görümceme baktım. "Son yemekleriniz zaten. Abini aldığımda görüşemeyeceksiniz."

"Abi!"

"Şaka yapıyor, mizacı biraz değişiktir."

Emre öyle bir ağzının içinde konuşuyordu ki kudurduğuna emindim. İşler ciddiye binmeden buradan toz olmam lazımdı. Aile işlerine girmeye hiç mi hiç niyetim yoktu.

Benim ilgi odağım sadece Emre'ydi. İşeri ciddiye bindirmeyeceğimize göre aileye ihtiyacımız yoktu.

"Seni hiç sevmedim."

"Beni kimse sevmez." diye yanıtladım şak diye.

"Hadi Ahu... Gel içeri işte... Ayrıca kardeşimle de düzgün konuş. Sen de Gamze..."

"Ama Emre..."

"Ama Emre..."

Emre ofladı. Bizi arkasında bırakıp içeri girerken Gamze'yle bakıştık. Burnunu kıvırışına gözlerimi devirdim. Ergen...

Gamze de içeri girdiğinde gidip gitmemek arasında kaldım. Bugün istediğim bamyaya kavuşamayacağım belliydi.

"Bari şu cadıyla uğraşayım." diye mırıldandım.

Terleyen avuçlarımı taytıma sürtüp içeri geçtim. Attığım her adımda bir sahne gözümün önünde düştü. Duvara yaslayıp beni öpüşü... Yatak odasında ellerimi yatağa kelepçeleyişi... Çalışma masasında beni hareketsiz bırakıp dakikalarca içime saplanışı... Merve yüzünden kavga edişlerimiz... Her biri içimde bir çiçek açtırmıştı.

Mutfağa vardığımda Emre kollarını katlamış hamur açıyordu. Hadi lan! Cidden yapıyordu bunu...

"Yeni mi sevgili oldunuz?"

"Yeni..."

"Üç yıldır."

Emre'nin yanıtına şaşkınlıkla baktım ama o önündeki merdaneyi, açtığı hamurun üzerinde bir kez daha yuvarladı.

Arkadaşlar gerçekten börek mi açıyordu bu?

"Anlamadım... Şimdi yeni mi sevgilisiniz, üç senedir mi? Yeniyseniz endişelenmeme gerek yok... Ama üç senedir sevgiliyseniz annem seni haşlar abi... Kadın kaç tane kız getirdi eve haberin var mı? Gerçi hepsine yemek yaptırdı, karnım doymuş oldu ama yine de onlar gelmeden evvel temizlik yapıyordu. Madem vardı sevgilin, kadıncağıza söyleseydin ya..."

"Nefes al abiciğim."

Gamze, Emre'nin bunu demesini bekliyormuş gibi derin bir nefes çekti içine. Tencereyi ocağın üzerine bırakıp tezgaha hazırladığı malzemeleri tekrar gözden geçirdi.

"Annen abine kız mı arıyordu?" diye sordum sandalyeyi çekerken. "Boşuna aramasın, abin beni bırakamaz."

"Nedenmiş?" diye sordu küçümsercesine.

"Çünkü abinin bam-"

"Ahu!" Dilimi çıkarttığımda Emre hamuru baya genişçe açmıştı. "Gamze de bizim okulda üniversite okuyor bu sene." dedi konuyu başka yere çekerken. "Şimdilik yurtta kalıyor, arada da bana geliyor."

"Bizim okulda mı?" dedim dudaklarımı büzerek. "Abin gibi avukat mı olacaksın?"

"Kimse o kadar çalışmaz!"

"Bence de..." dedim onaylayarak. "Abin inekti... Kütüphanede birbirimize çarpıp kitaplarımız yere düştü... İlk öyle tanıştık. Yani... İlk görüşte aşk bizimkisi."

Emre de kendini tutamayıp güldü ama Gamze'nin suratına bir hayranlık ifadesi yayılmıştı. Bu kız ya çok pembe dizi izliyordu ya da acayip saftı.

"Gerçekten mi?"

"Tabi..." Emre'nin bileğine uzandım. Öğlen ondan habersiz taktığım tokayı alırken şaşkın şaşkın yüzüme baktı.

"O toka ne zamandan beri orada?"

"Sır." Öpücük fırlatıp saçlarımı tepemde topladım. Tekrar ilgimi Gamze'ye yönelttim. "Çok yakışıklı çocuklar vardır orada... Geneli zengindir..."

"Öyleler..."

"Ne okuyorsun peki? Bölümün ne?"

"İşletme... Maalesef herkes abim kadar çalışkan olamıyor. Ben ailenin mini, aklı başka şeylere çalışan bireyiyim."

"Aklın neye çalışıyor tam olarak?"

"Ahu!" Ay bu da sürekli ismimi seslenip duruyordu. Bu kız üniversitedeydi yahu, benim lafımla hareket edecek hali yoktu ya. Aklı fikri yerindeydi, kendi kararlarını verirdi. Belki sadece ilham olurdum birazcık.

"Sen Ahu Özdemir misin?" diye sordu Gamze kepçeyi bırakıp bana dönerken. Gözleri parladığında bu haline anlam veremedim. "Sen o musun?"

"Evet de..."

"Abi oha!" diye çığlık attı. "Bölümde ismini, hatta okulda ismini bilmeyen yok senin! Hocalara soktuğun lafları üst dönemler anlattı! Herkes hayran sana! Biz söylesek sınıfta bırakırlar, sen nasıl cesaret edebiliyordun Ahu abla?"

Bir anda Ahu abla olduk... Hadi hayırlısı bakalım...

"Beni de sınıfta bıraktılar zaten." diye mırıldandım kendi kendime. "Bak görüyor musun Emre... Namım almış başını gidiyor."

Abi kardeş ağızlarını açıp konuşacakları sırada evin içinde zil sesi yankılandı. Kaşlarım çatılırken başımı mutfağın kapısına çevirdim. Tekrar benimkilere döndüğümde birbirilerine bakışırlarken yakaladım onları. Emre büyük elini tabaktaki kıymaya daldırdı, Gamze de çorbasına döndü.

"Sen bakıver kapıya güzelim..."

"Biri mi gelecekti ki?"

"Marketten sipariş vermiştim."

"Tamam."

Ayağa kalkıp mutfaktan çıkarken Emre arkamdan cüzdanının yerini söyledi. Takmadan kapıya vardım. Çantamı zaten buraya bırakmıştım, ben öderdim. Çantamdan cüzdanımı çıkartıp kapıyı araladım.

"Ücret ne kadar?"

"Ne ücreti kızım?"

Duyduğum zarif sesle başımı kaldırdım.

Karşımda tanımadığım emin olduğum yaşlı bir çift duruyordu.

💧

Emre doğruyu söyle, kızımızla evlenmek mi istiyorsun?

YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG) (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin