15. Bölüm

5 3 0
                                    

Multi: Mr. Doctor Man- Palaye Royale
Dinlemenizi şiddetle öneririm :)
İyi okumalar♡






İşaret parmağım kızıl buklelerimin arasında dolanıp ben dalgınca aynadaki aksime bakarken hiçbir şey düşünmek istemiyordum.

Kurtulmak istiyordum. Bu kirli oyunlar ve entrikalardan kurtulmak ve o şikayet ettiğim eski huzurlu yaşamıma geri dönebilmek...
Lakin tam olarak şu an, bana zamanı geriye alabilme şansı verseler ve ben geçmişe geri gittiğimde yurdun attığı kabul tarihinde hiçbir sorun olmamasını benim de sakince yurttaki yatak odamda huzurlu bir biçimde ders çalışmamı vaadetselerdi kabul etmezdim.

Evet, boktan şeyler yaşıyordum ve daha da boktan şeyleri yaşayacağıma emindim, belki de ölecektim kim bilir?
Ama bunun benim için hiçbir önemi yoktu.

Ben yine o ara sokakta Arın'la karşılaşmayı, hayatında bir iz bırakmayı ve Can ile adı gibi can dostu olmak isterdim. Onlara neden bu kadar bağlı olduğuma dair en ufak bir fikrim bile yoktu.

Bir kere ben insan sevmezdim ki! Sadece uzaktan o sahte ve kirli dostlukları izler, sanki o dostluklar gerçekmiş gibi onlara imrenirmiş gibi yapıp bir dost istediğim için biraz olsun normal olduğumu düşündükten sonra yine kendimi kandırarak Sude gibi mükemmel bir dosta sahip olduğumu düşünerek avunurdum.

Lakin gerçek bunlardan çok farklıydı.
Yabaniydim ben bir kere. Evet, istediğim zaman oldukça kibar ve asil davranırdım, mesela yazın İsveç'e gittiğimizde büyükannemin ve büyükbabamın verdiği davetlerde adeta 1700'lerden kalma gibi, köklü Larsson ailesine yakışan bir isveç leydisiydim: Oldukça kibar, asil, zarif ipek koyu renkli elbiselerinin içinde, dantelden siyah eldivenli uzun parmaklarıyla piyano çalabilen ve soğuk bir gülümsemeye sahip Freya Larsson.

Çünkü bu benim taktığım bir maskeydi.

Kışın ise baba tarafımın yanındayken her zaman candan kahkahalar atan, yüzünden sıcacık gülümsemesi eksik olmayan tatlı, iyi aile kızı Adin Kara.

Çünkü bu da benim taktığım bir maskeydi.

Gerçekte ise ben hiç kimseydim.
Hâlâ benliğini çözememiş, kimliğini bulamamış, insanlardan kelimenin tam anlamıyla nefret eden ve gölgelere, sessiz notalarına sığınarak istemsizce parmaklarını hayali tuşlar üzerinde hareket ettiren ve aslında kimseye tam olarak güvenemeyen, ama güveniyor rolü yaparak kendini kandırmaya çalışan Freya Adin Kara.

İşte, maskem düşmüştü.
Şimdi ise daha önce bilmediğim, yüzümde derin kesikler açan bir maskem vardı: Karanlığa bürünmüş, azimli, cesur, hırslı, güçlü bir kadın.

Ama gerçeği hâlâ çok farklıydı: Korkmuş ve bilinçaltının en derininde gizlenmiş, dizlerini karnına çekip başinı kollarının arasına gömerek saklanmak isteyen küçük, çaresiz bir kız.

Bakışlarım Diana'dan aldığım kapatıcıya kaydığında dudak büktüm. Şu an evde değildi ve benim de yüzümdeki bu izleri kapatmam gerekiyordu ve ondan izinsiz odasına girip aldığımı öğrenirse saçlarımı tek tek yolmaya çalışacağından emindim.
Lakin bu o an umrumda olan son şeylerden biriydi.

Kapatıcıyı aldım ve morarmış göz altlarıma sürmeye başladım, ardından yine Diana'dan her ne kadar kendinin haberi olmasa da ödünç aldığım allıkla zaten solgun olan ve son birkaç günde daha da solmuş yüzüme biraz renk vermeye çalıştım, fakat sonuç berbat olunca yüzümü buruşturdum.

SpotlightWhere stories live. Discover now