3.bölüm

159 115 24
                                    

- Alo! Efendim Asiye?
- Hazal dün ne noldu doktorda? Ne konuştunuz?
-Ya cidden Asiye derse yetişmeye çalışıyorum ve merak ettiğin şey bu mu? Hiç vaktim yok derse geç kalacağım, sonra anlatırım. Öptüm.
..

Haydi bakalım Hazal. Güne Semih hocanın dersiyle başlıyoruz. Moral bozmak yok, sakin kal ve uslu uslu dersini dinle kızım.

- Sen yine dışından mı konuşuyorsun ya! İlginç bir kızsın, seni hala çözemedim.

Sınıfın kapısının önünde içeriye girmeye hazırlanırken yine dışımdan konuştuğumun farkında değilim. Ve tabi Sude de boş durmamış olacakki beni duymuş.
Sinir oluyorum bu kıza ya! Neden oluyor bilmiyorum ama beni kıskanıyor. Gıcık şey! Şeytan diyo ağzına Bi tane çak! Neyse tamam bugün sakin geçecek. Bu kız yüzünden kalbini strese sokmaya hiç gerek yok Hazal. Kendine gel.

- Ihhıhım
Eyvah! Hoca gelmiş.
-Pardon hocam, buyurun.
-Siz buyurun Hazal Hanım lütfen.

Hocanın hemen önünden sınıfa girip gözüme en yakın yeri kestirip oturduğum sırada Sude'nin bana baktığını farkettim.
Bir insan bu kadar kıskandığını belli edemez ya!

Dersin son dakikalarına doğru sıkılmaya başlamıştım hatta acıktığım için sıkılmıştım. Hocanın dersi çok güzel ilerliyordu biraz heyecanlıydı ama zamanla aşar elbette bu durumu.
Hoca konunun son cümlelerini söylerken bir yandan da kolundaki saatine baktı ve hemen konuyu kapatarak başka bir konuyu anlatmaya başladı.

-Evet arkadaşlar, dersimiz birazdan son bulacak. Her hafta yapmayı hedeflediğim bir durum var. O da şöyleki-

Gözlüğünü düzeltip tahtaya yönelip birşeyler yazmaya başladı. Herkes merakla bekliyordu.
~En uzun yoldur insanın içi~ Cahit Zarifoğlu

Tahtaya yazdığı sözden sonra hemen herkesle göz teması kuruyorduki Bi saniye - kızlarla göz temasından kaçınıyor. Dersin bazı yerlerinde kızlar soru sormadığı sürece dikkate bile almıyor denilebilir. Tuhaf!

-Evet arkadaşlar! Cahit Zarifoğlunun meşhur bir sözü olduğunu sizlerde biliyorsunuzdur. Size bu söz konusunda bir beş dakikanızı alıcam sadece. Kendi fikirlerimi bahsedeceğim ve ders bitecek.
Şair demiş ya ~ en uzun yoldur insanın içi ~ diye. İnsanın içi kendisine en yakın olan yer değil midir aslında? Değil mi Akın'dı sanırım.

Elinde tuttuğu tebeşir ile göz temasından kaçınmadan Akın'a soru yöneltmişti.
-Evet hocam öyledir.
-Peki şair neden "en uzun yoldur" demiş?
- Yani, düşünce olarak demiştir hocam.
-Doğru. İnsanın düşünceleri kendisine ne kadar içten olsada en içinden çıkılmaz düşünceler yine kendi düşüncelerimizdir. Örnek verecek olursak; bize bir derdini anlatan arkadaşımızı ya da bir insanıın derdine rahatlıkla ve mantıklı bir şekilde bütün sorunları düzeltebilecek karar ve ciddiyetle düşünür ve o kişiyi doğru bir yola yönlendiririz. Ama kendimize böyle değilizdir. Olamayız da. Çünkü insanız. İnsan olmak en azından kendine merhamet etmektir bence. Evet.. Düşüncelerimiz bizim içimizdedir, beynimizdedir. Ama mantıklı bir sonuca varmak uzun bir yoldur. Yol almak gerekir. Hamken, pişmek gerekir.
Yoldanda sapmamak gerekir.

Evet benim düşüncelerim bunlardı. Dersimiz bitmiştir. Haftaya görüşmek üzere.

Eline aldığı siyah çantasıyla beraber sınıftan çıkarken kızların gözde hocası konumuna şimdiden gelmişti bile.
Çok komik bir durum ya! Adam dersini anlatıyor, görevi olan konuları anlatıyor bir iki de edebiyat yapıyor sonra ondan iyi,ondan cool hoca yok.

Bugün sadece sabah iki saat dersim olduğu için ders bitiminde kantinden kahve ve tebikide vişneli kek alıp işe gitmek için minübüs beklemeye başladım. Kulağımda kulaklıkla ve açık kahverengi montumla hava ne kadar soğuk olursa olsun çok huzurluyum. Bu soğuk hava beni her zaman dinginleştirir.

merhem Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora