41. BÖLÜM - AKIL.

9.5K 1K 593
                                    

Merhabalar, nasılsınız? Umarım çok iyisinizdir. Bölüm bir gün gecikti ne yazık ki ama bugüne yetiştirdim. Bölüm sonundaki açıklamamı okumayı unutmayın bebişler.

Keyifli okumalar. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorumm💙

🐺

Aaron, Conroy, Axel, Penny ve Tina'ya şöyle bir baktım. Ardından bir sürü yüzükle dolu olduğunu hayal ettiğim ellerimle başımda olmayan tacımı düzelttim.

Bırak şu Kanuni ayaklarını...

Çok sevgili kitsune kardeşlerim bu hareketime doğal olarak napıyon aq bakışı atınca, "Ah pardon, bir an tacım varmış gibi hayal ettim de," derken onlara imalı bir bakış attım. "Kırk yılın başı Kraliçeniz olmuş, siz de zahmet edip bir tac getirmemişsiniz ama önemi yok," deyip metanetini koruyan Gülfem bakışı attım. "Ben tacsız da Kraliçe olurum."

Sözlerim üzerine Penny ışık saçan gözleriyle bir kahkaha attı. "Ne kadar da şirin ve komik bir Kraliçemiz var ya," diyerek hayranlıkla iç çekti.

Oysaki ben şaka yapmamıştım. Boşuna mı Kraliçe oldum ayol, tacım olması gerekmiyor mu? Ben arkamdan tacsız Kraliçe olmuş dedirtmem.

Ramiz Dayı edasıyla burun çektim ve ortamda oluşan sessizlikten rahatsız olarak camdan dışarı baktım. Fejian'ın sisli dağları gözlerime süzülürken öylesine elimi salladım, "Buralar eskiden hep dutluktu," dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.

Tina merakla sordu, "Şimdi ne?"

Omuz silktim, "Yine dutluk, bir şey değişmedi." dedim ve, "İnsanlar da böyledir işte," diyerek konuyu 365 derece çevirdim.

Koskoca Kraliçeyim sonuçta. Arada özlü ve anlamlı sözler söylemeliyim ki klasım sarsılmasın.

"Siz zaman geçti, devir değişti diyerek karşınızdakinin hatasını göz ardı edip affedersiniz ama o hala aynı kişidir ve hala hataların peşinde koşturuyordur," deyip havalı bir şekilde camdan uzaklara doğru baktım. "Ha dutluk, ha insanoğlu... İkisi de aynı nankörlükte."

Dutluk: Ben ne alaka aq

"Neyse ki insan değiliz," diyen Conroy bana sıcak bir ifadeyle bakıyordu.

Doğru lan, ben insan olmadığımı unuttum bir an. Neyse dewamke.

"Haklısın Conroycuğum," dedim gülümseyerek.

Conroy dedikçe de aklıma konvoy yapmak geliyordu Allah'ıma kitabıma. Gülmemek için kendimi zor tutarak derin bir nefes aldım. "Buraya gelmeden önce size kalacak bir yer ayarladım. Daha doğrusu bir arkadaşım ayarladı," derken Hüseyin'i kastetmiştim kendi içimde. "Burada daha fazla kalamazsınız. Hem ayrıca buradaki kimseden korkmanıza da gerek yok. Fejian da sadece kurt sürüleri ve birkaç tane de vampir yaşar ama zaten iki tür de bizim müttefikimiz. Geri kalan halk tamamen insandan oluşmakta. Bu yüzden de sizi rahat etmeniz açısından merkeze yakın bir yere yerleştireceğiz. Evimi de göstereceğim, istediğiniz her an gelirsiniz."

"Sağolun Kraliçem," dedi Aaron tok bir sesle.

Acıkmadı herhalde eheeheheheh

"E haydi o zaman," diyerek ayaklandım. "Sizi kalacağınız yere götüreyim ve güvende olduğunuzdan emin olayım."

Hepsi sözlerimle beraber ayaklandığında Aaron'a döndüm. "Kitsune halkı ne kadar sürede burada olurlar?" diye sordum merakla.

On beş dakika önce bizzat benim telefonumla birileriyle görüşen Aaron, "Savaş gününden bir önceki gece burada olurlar. Dikkat çekmemesi adına karanlıkta harekete geçecekler ve adayı uzun süre bırakamayacakları için son güne kadar bekleyecekler." diye açıklamada bulundu.

PABUCUMUN MÜHRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin