1. BÖLÜM - İLK GÜN.

31.5K 2.1K 2.2K
                                    

Keyifli okumalar...

🐺

Tatlı mı tatlı uykumdan alarmımın iğrenç sesiyle uyandığımda gözlerimi açıp bir süre tavana bakarak hayatımı sorguladım. İçimdeki hesaplaşmamı bir türlü bitiremeyince göz devirerek bedenimi yatakta dikleştirdim ve gerindim. Hemen duvarıma yapıştırmış olduğum Türkiye haritasına bir öpücük atarak yataktan kalktım.

"Kurban olduğumun ülkesi," diyerek haritaya el salladım ve banyoya gittim. Rutin işlerimi hallettikten sonra paldır küldür Ebru'nun odasına giderek arkadaşımı yatağından kazıya kazıya çıkardım.

Beraber güzel bir kahvaltı hazırlarken bugün ilk kez gideceğimiz okulumuz hakkında dedikodu yapıyorduk.

Ebru salatalığını ağzına atıp çiğnerken, "Ben bu sefer Rıza babaya kurt adamları bulduğumuzun haberini vermek istiyorum," dedi usulca. Ardından da çayını hüpürdeterek içti.

Bu yaptığına yüzümü buruştururken, "Rıza babayı sal artık lütfen. Twitter'da Rıza babaya özgürlük adıyla hastagh açmama az kaldı," dediğimde kendisi bana güzelinden bir el hareketi çekti.

Terbiyesizdi bu kız yahu!

Ama haklıydı da bir yandan. Şu çok sevgili kurt adamları bulmayı ben de çok istiyordum.

Maceramızın en başına dönmek gerekirse, biz Ebru ile çocukluktan bu yana arkadaştık. Aile dostumuzun kızı olan Ebru benim kız kardeşimdi.

Ebru, bana nazaran her zaman daha fazla hayalperestti. Vampirlere, kurt adamlara, büyücülere, yani doğaüstü olan her şeye hep inanırdı. Muhakkak var olduklarını dile getirirdi. Ben, ilk başlarda doğaüstü varlıklara inanmıyor olsam da atalarımızın da zamanında söylediği gibi üzüm üzüme baka baka kararmış ve ben de inanır olmuştum.

Ebru ile en beğendiğimiz tür kesinlikle kurt adamlardı. Okuduğumuz ve araştırdığımız kadarıyla daha insancıllardı. Gerçi Ebru'nun Vampirlere karşı tuhaf bir ilgisi de yoktu değil. Arada rüyalarında edward diye mırıldandığını da duymuştum.

Ben, bir Vampir görsem insanca beni ısırmasını rica edecekken Ebru evlenmeyi bile teklif edebilirdi ancak vampirlerden ayrı olarak bizi kurt adamlara çeken şey, mühürdü.

Mühür onlar için gerçek aşkın sembolüydü. Mühürlendikleri insana karşı sonsuz bir sevgi, sadakat duymalarını sağlayan mühürün hastasıydım. Bir kurt adamın da bana karşı böyle şeyler hissetmesini istemek şımarıklık değildi bana göre.

Böylece yıllar yılları kovalarken bundan 3 ay önce okuduğumuz bir kitap bizi fena gaza getirmiş birdenbire "bu kurt adamlı hayatı biz de hakediyoruz" diyerek Türkiye'den ayrılmış, kitaplarda anlatıldığı gibi soğukluğun, yağışın hakim olduğu ülkelere yahut şehirlere doğru yola çıkmıştık.

Yaz aylarında başladığımız bu serüven Lise son sınıfımızda da bize eşlik etmişti. Bir ay önce başladığımız okulda da deli divane şekilde kurt adamları aramış, ancak bulamamıştık. Toplam 3 ülkeye gidip 9 şehir gezmiş ancak sonuç nafileydi. Taşındığımız bir şehirde kaldığımız en uzun süre 1 haftaydı. Çünkü eninde sonunda bunlar kurt adam olabilir dediğimiz herkesten anında bir bokluk çıkıyordu.

Ve artık son bir durağımız kalmıştı: Fejian.

Fejian sık sık sağanak yağmura ev sahipliği yapan, soğuğun asla gitmediği, yolları hep çamurlu olan büyük bir kasabaydı. İkiye ayrılan bu kasabanın bizim de yaşıyor olduğumuz yukarı kısmı Fems, aşağıda kalan kısmı ise Jern idi.

PABUCUMUN MÜHRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin