19. BÖLÜM - HANÇER.

15.3K 1.5K 618
                                    

Merhabalar! Bölüme geçmeden önce sizi bir konuda bilgilendirmek istiyorum.

Bu gece memleketime gideceğim ve hem internetin çok çekmemesi, hem de fımdık toplayacak olmamdan ötürü bölümler haftada bir gelmeye başlayacak ama emin olun genelden daha uzun bölümler yazmaya çalışacağım.

Yeni bölüm gününü de Cumartesi seçtim. Birkaç aylığına her hafta Cumartesi günü bölüm gelecek. Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim.

Keyifli okumalar. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın!

🐺

"Oy ben nerelere gideyim?" diye söylenerek dizlerime vurdum.

"Çağla sakin ol," dedi Boris kaşıma geçerek. "Yıpratma kendini."

Ona acıyarak baktım. Yazık, daha başlarına gelen felaketten haberleri yoktu...

"İnanamıyorum ya," diyerek Türkçe konuşan Ebru'nun sesi duyuldu ortamda. "Bu nasıl olabilir? Kral ve büyü ustası halan... Ne saçma bir kombinasyon bu böyle?"

"Bir de bana sor!" dedim dertli dertli ve ellerimi açarak Allah'a seslendim. "Rabbim sence de bu biraz aşırı olmadı mı? Yazık değil mi bu krallıkta yaşayan insanlara... Ota boka büyü yaptıran kadın kraliçe mi olacak şimdi?"

Ebru yüzünü buruşturdu ve bize anlamsız gözlerle bakan diğerlerinde göz gezdirdikten sonra Chris'e odaklandı. "Tanrı size sabır versin," dedi onların dilinde.

"Ay yeter kızlar," dedi sonunda Rose dayanamamış olacak ki. "Bence abartıyorsunuz. Gerçek anlamda büyücü bile olamayan birisi en fazla ne yapabilir ki?"

Rose'e cevap verme tenezzülünde bile bulunmadım zaten onlara en büyük cevabı sevgili halam verecekti galiba çünkü Kral Jeff halama mühürlenmesinden iki dakika sonra Türkiye'ye gitmek üzere yola çıkmıştı. Krallığı da bir süreliğine Boris'e emanet etmişti.

Hazel olaya en pozitif tarafından bakıyor olacak ki, "En azından şöyle düşün," dedi dikkatimi çekerek. "Artık Kral'ın seni ya da Boris'i öldürmeyeceğinden eminiz. Yani rahatlıkla yemek yiyebilirsiniz."

"Doğru," dedim biraz olsun kendime gelerek. "Ama masadakilerden yemem, güvenmiyorum."

Boris söylediğim şey üzerine gülerken kapıdaki askerleri çağırdı ve masadaki yemeklerin kaldırılıp yerine yeni yemeklerin konulmasını istedi. Konulacak olan yemeklerde de özellikle domuz eti olmaması gerektiğine dair askeri tembihlemeyi unutmaması kalbimi eritti. Askerler hızla Boris'in dediklerini yerine getirirken Drew söze girdi.

"Halanı o kadar çok merak ediyorum ki," dedi heyecanla. "İsmi neydi?"

Yüzümü buruşturdum ve, "Alev," diye mırıldandım. "Bizim oralarda kendisine Yılan Alev derler..."

Chris, "merakım git gide körükleniyor," dedi gülerek.

"Gül sen gül," dedi Ebru ona acıyarak bakarken. "Alev de sana böyle gülecek."

"Gururlanmakla, yerin dibine girmek arasında mekik dokuyorum. Sonuçta halam koskoca krallığa kraliçe olacak ama öte yandan da kendisi ultra sokma gücünde bir yılan..."

Rose gülümseyerek omzuma dokundu. "Boşver," dedi. "Ayrıca olan kurtlara olacak, sen neden dertleniyorsun ki?"

Çünkü gelecekteki 73732838 çocuğumun babası kurt Rose. Ne saçma bir soru bu böyle?

"Çünkü Boris kurt ve hatırlatırım; senin nişanlın da öyle. Ayrıca," deyip aklıma gelenle Rose'a dikkatle baktım. "Senden bir şey rica edeceğim. Lütfen halama insanları büyücü yapabildiğini söyleme," dedim usulca. "Eğer bunu öğrenirse kendini büyücü yaptırır, gücünü ikiye katlar."

PABUCUMUN MÜHRÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin