Levi x Reader (Aot x Reader)

Çiftlik Evi

Beğenin lütfen 🔪

Yorum da atın

Aynadan kendime baktım ve üstümü düzelttim. Komodinin üstündeki çantamı da alarak odadan çıktım.

Koridorda yürürken karşıma Jeanlar çıkınca durdum.

"Komutanım bir yere mi gidiyorsunuz?"

Marco'ya baktım, "Çiftliğe gideceğim."

"Gölge'yi görmeye mi gidiyorsunuz? Ben de geleyim mi?"

"Sasha gidiyorsa ben de giderim! Bizim ne farkımız var?"

Sasha ve Connie'ye karşı başımı olmaz anlamında salladım. "Bugün serbest eğitim günü. Kendi aranızda çalışacaksınız."

Yanlarından geçip giderken omuz üstünden onlara, özellikle Jean'a baktım.

"Geldiğimde hele bir antrenman yapmadığınızı göreyim. Hepinizi parçalarım."

Hepsi aynı anda bağırdı, "Emredersiniz komutanım!"

Gülümseyerek önüme döndüm ve aşağı inerek ana kapıya geldim.

Tam kapıdan çıkacağım sırada duyduğum ses ile durdum.

"Nereye?"

Arkamı dönüp Levi'a baktım. "Gezmeye."

"Gezmek?" bana doğru birkaç adım daha attı ama aramızda hâlâ belli bir mesafe vardı.

"Nereye, Isabel?"

"Şu an beni sorguya mı çekiyorsun?"

Kısık gözleriyle bir süre bana baktı ve mırıldandı. "Hayır, arkadaşın olarak nereye gittiğini soruyorum."

Önüme düşen uzun saçlarımı geriye doğru taradım, "Çiftliğe gideceğim. Gelecek misin?"

"Çiftlik?"

"Çiftlik işte. Hayvanlar falan oluyor hani."

Düşünür gibi bir süre durdu ve bana doğru ilerlemeye başladı.

O geldikçe kapıya doğru geri adımlamaya başlamıştım ve en sonunda sırtım kapıya yapışmıştı.

O ise gelmeye devam ediyordu.

Aramızda çok az bir mesafe kaldığında donakalmış şekilde tam önümdeki yüze bakıyordum.

"Ne oldu?"

Başını hafifçe sağa eğip anlam veremiyormuş gibi baktı. "Asıl sana ne oldu?"

Kapının açılma sesini duyduğumda irkildim. O ise beni kenara çekerek kapıdan çıktı.

"Kapıyı açacaktım, neye bu kadar şaşırdın ki?"

Arkasından ona bakakaldım. "Piç herif..."

.

2 saat sonunda çiftliğe ulaşmıştık.

Arabamdan inerek anahtarı çantama koydum ve büyük çiftlik evine ilerlemeye başladım.

Levi'da hemen yanımda yürürken etrafı inceliyordu. "Burada tanıdığın biri mi yaşıyor?"

"Evet."

Eve yaklaştığımız zaman birkaç havlama sesi duyduk, daha sonra ise evin arka tarafından Gölge koşarak bize gelmeye başladı.

Elimdeki çantamı yere bıraktım ve ben de yere çömelerek kollarımı iki yana açtım.

Gölge üstüme o kadar hızlı atladı ki dengemi kaybederek popo üstü yere düştüm.

Kendisi mutlulukla üstümde debelenirken ben ise onu sakinleştirmeye çalışıyordum.

"Sakin ol oğlum, dur bekle."

Sırtını okşamaya başladığımda sakinleşince onu kucağımdan indirip ayağa kalktım.

Kendisi büyük bir köpek olduğu için eğer 2 ayağı üstünde dursa benim boyuma geliyordu.

Büyük olduğu için oldukça ağırdı da.

Gölge aniden sinirlenmiş gibi havlayıp Levi'a doğru gidince boynundaki tasmasından onu tuttum.

"Gölge, dur! O dostumuz!"

Başımı kaldırıp Levi'a baktım. Tip tip Gölge'ye baktığını görünce kaşlarımı çattım.

"Sevsene köpeği! Seni düşman sandı!"

Başımı tekrar Gölge'ye çevirip kafasını sevmeye başladım.

"Köpeğe bile nasıl sert bakıyorsan artık! Azıcık mutlu baksana."

Eğilip o da benimle birlikte Gölge'yi sevmeye başladı.

"Ne kızıyorsun? Alt tarafı böyle bir köpek beklemediğim için şaşırdım. Gören sanar köpeğe sövdüm."

Başımı ona çevirdim, yan yana olduğumuz için yine yakın duruyorduk.

O da başını bana çevirdiğinde ilk duraksadı ve gözleri gözlerimle dudağım arasında gidip geldi.

Yutkunup mırıldandım, "Kızmadım, ben... Sadece-"

"Aaa! Necdet buraya gel! Isabel gelmiş!"

Emine teyzenin sesini duyunca bir anda ayağa kalktım ve evin verandasında bize doğru bakan kadına el salladım.

"Merhaba teyze!"

Necdet amca da evden çıktığında gülümseyerek el salladı, "Hoşgelmişsin kızım! Gel içeri, gel!"

Gözü Levi'a kaydı ve muhtemelen onu daha önce hiç görmediği için hafif kaşları çatıldı. Ama daha sonra tekrar gülümsemeye başladı.

Gölge çoktan eve koşmaya başladığında Levi'a döndüm. Onların kim olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.

Hafifçe koluna vurduğumda geri bana döndü. Çenemle evi işaret ettim, "Gel hadi."