Tokat

2.2K 254 208
                                    

Beğenin lütfen 🔪

Yorum da atın

Babam bana yaklaştı, "Aç ağzını."

"Babalık... Alkol testi mi yapıyorsun cidden?"

Konuştuğum an kaşlarını çattı, "Sen alkol mü aldın?"

"Aa Mahmut... 29 yaşındayım biliyor musun?"

"ISABEL!"

Yüzümde bomboş bir gülümseme varken mırıldandım, "Yine ne hata yaptım?"

Yine ne hata yaptım...

Bir çocuğun babasına söylediği en acı şeylerden biri.

"Levi ile neden tartışıyordun?"

"Vayy, tüm tesis duymuş sanırım?"

"BU KADAR ERGENCE DAVRANMAN YETER! 1 HAFTADIR NE BOK YEDİĞİNİ SANIYORSUN SEN?"

"Sen buraya bana sormadan yeni ekip getirirken ne düşünüyorsan ben de yeni ekibe bunları düşünerek ne yapıyorsam yapıyorum."

"Ekibe değil de komutana!"

Omuz silktim, "Tabii, komutana karşı ayrı bir nefretim var. Hem emin ol, o da beni sevmiyor."

"Isabel! Bunu ciddiye al! Yaptığın şey çocukça!"

"Niye, sen çok mu büyükçe davranıyorsun?"

Elleri sinirden titriyordu, farkındaydım. Eh, alışıldık bir durumdu.

"İnsan nefret ettiğine benzer derler, baba."

Belimdeki bıçağın bile ağırlık yaptığını hissediyordum. Alkolün etkisi olmalıydı.

Elimi belime atıp bıçağımı çıkardım ve başımı eğerek ayna gibi olan bıçaktan kendime bakmaya başladım.

"Sence de öyle mi?"

Bıçak tuttuğum kolumu karşıdaki darta doğrulttum ve tek gözümü kapatıp bıçağı dartın tam ortasına attım.

Daha sonra tekrar babama döndüm, "Gerçi senden nefret etmiyorum."

Gülümsedim, "Babamsın sonuçta."

"Isabel, saçmalamayı bırak."

"Bazen annemi özlüyorum. Sen de özlüyor musun?"

Ağızımdan 'Anne' kelimesi çıktığı an bakışları değişti. Yavaşça yutkundu ve bana bakmak istemiyormuş gibi arkasını döndü.

İki elini de beline koydu. "Levi ile tartışmayı bırak. O güçlü-"

"Ben de güçlüyüm."

"Lafımı bölme!"

"Sikerler lafını. Doğru değil mi? Güçlü değil miyim? Bununla övünmen gerekmiyor mu? 'Benim kızım çok güçlü' demen gerekmiyor mu?"

Öfkeyle yandaki sehpaya tekme attım. Sehpa karşı duvara kadar gitti ve sertçe duvara çarparak odada, hatta muhtemelen tüm katta büyük bir gürültü çıkardı.

"ANLAMIYORUM! MATEOLAR'IN ÖLMESİ BENİM SUÇUM MUYDU? ORADA ÖLÜM KALIM SAVAŞI VERDİKLERİNİ BİLSEM BEN DE O TARAFA GİDERDİM! BENİM NE HİSSETTİĞİMİ HİÇ DÜŞÜNDÜN MÜ? LEVİLAR'I BURAYA GETİRTTİN ÇÜNKÜ BANA ASLA GÜVENMİYORSU-"

Sözüm, yüzüme sertçe çarpan tokatla son bulmuştu.

Başımı kaldırıp babama baktım, bana tokat atan eli hâlâ havadaydı. Mavi gözleri kısık, hafif uzun saçları önüne düşmüştü.

"Bir daha. Benimle konuşurken saygını bozarsan bu odadan armanı vererek çıkarsın."

Birkaç saniye öylece yüzüne baktım, tokat acıtmıştı ama bu hiçbir şeydi.

Bazı zamanlar mental şeyler fiziksel şeylerden daha çok acıtırdı.

Ağızımdan kısa bir "Vaov" kelimesi çıktı.

Ellerimi pes etmiş gibi iki yana kaldırıp indirdim, "Askeri, armasıyla tehdit etmek de bayağı havalı olmalı adamım."

Tam tekrar ağızını açacakken arkamı dönüp kapıya iledim ve elimi kapı kulpuna attım.

"Bıçağım sende kalsın, baktıkça beni hatırlarsın."

Kapıyı açıp odadan çıktığım an Levi ile yüz yüze gelmiştim.

İlk kez bu kadar ne diyeceğini bilemez gibi duruyordu.

Kapıyı ardımdan kapatıp gülümsedim, "Komutan Levi, babama sürpriz yapmaya geldiniz sanırım?"

Bir adım kenara çekilip elimle kapıyı işaret ettim, "Babam da sizi çok özlemiştir. Malum, en özel ve en güçlü askerisiniz."

Levi x Reader (Aot x Reader)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt