Atışma

2.8K 273 258
                                    

Beğenin lütfen 🔪

Yorum da atın

Kapıyı iki kez tıkladım ve içeri girerek ardımdan kapadım.

"Efendim."

Babam başını elindeki kağıtlardan kaldırarak bana baktı. "Evet?"

"Buraya yeni gelen ekip hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyorum."

"Ne için?"

"Burası her zaman bizimdi. Hiçbir zaman başka bir ekip ek olarak gelmemişti. Ayrıca buraya tek ekip olarak yettiğimizi düşünü-"

Dudaklarınım arasından dalga geçer gibi çok hafif bir gülüş çıktı. "Buraya yetiyor musunuz?"

Duraksadım. "Ben yettiğimizi düşünüyorum."

"Öyle mi?" elindeki kağıtları avuç içinde düzenleyerek kenara bıraktı ve sandalyesini geri iterek yavaşça ayağa kalktı.

"Demek yetiyorsun..."

Başımı sertçe aşağı yukarı salladım. "Öyle diyorum. Ayrıca madem buraya yeni ekip getirmeyi düşünüyordunuz, bunu bana da söylemeniz gerekmiyor muydu? Ben buranın komutanı-"

"Sen komutansın. Ben ise buranın yöneticisi."

Başımı hafifçe eğdim, "Haklısınız efendim."

"O zaman çıkabilirsin."

Başka bir şey demeden ve yapmadan direkt odadan çıktım ve sert adımlarımla koridorda yürümeye başladım.

Ortak salonun önünden geçerken içeriden gelen bağırışlar ile durdum ve başımı kapalı kapıya çevirdim.

Hızlıca kapıyı açarak içeri daldım. Eren denen yeşil gözlü çocuk ve Jean yine kavga ediyordu.

"Jean!"

Etraftaki izleyenler bize dönse bile Jean ve Eren durmamıştı.

Aralarına girdim ve ikisini de yavru kedi gibi enselerinden tutarak ayırdım.

"Ne oluyor lan size?"

Eren elimden kaçmaya çalışırken Jean zaten bu duruma alışık olduğu için kaçmaya çalışmıyordu.

"O başlattı!" dedi eliyle Eren'i işaret ederken.

Eren ise kaşlarını daha fazla çattı, "Yalan atma at ağızlı! Bana atar yapan sendin!"

Jean'ı uzun zamandır tanıyordum, onu sevsem bile kanı ısınmadığı birine karşı atar yaptığı doğruydu.

Eren ise... Geldiğinden beri sayamadığım kez Jean ile kavga etmişti.

Başımı Eren'e çevirdim. "Geleli daha 1 gün olmadı. Götünü yerinde tutamıyor musun?"

Mikasa birkaç metre ileride öfkeyle bana bakıyordu, Armin denen sarı kafa ise onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

Bu 3 velet... Birbirlerine çok bağlıydılar.

Bir el Eren'i tuttuğum elimin bileğini sertçe tuttuğunda başımı hafifçe arkama çevirdim.

Gördüğüm an tüm sinirlerimin gerildiği herif tam karşımda duruyordu.

"Askerimi bırak."

"Askerin benim askerim ile kavga ediyor."

Gözü 1 saniyeliğine Eren'e kaydı ve geri bana baktı. "Benim askerim ve bir ceza vereceksem de ben veririm. Askerimi. Bırak."

Öfkeyle Eren'i bıraktığımda ensesini tutarak Mikasaların yanına gitti.

Tam Levi'a laf edecekken sağ taraftan bir ses geldi. "Efendim... Beni de bıraksanız..."

Başımı Jean'a çevirdim. Onu unutmuştum.

Onu da bıraktım ama işaret parmağımı ona doğrulttum. "Seninle sonra konuşacağız."

Başını sallamakla yetinerek odadan çıktığında tekrar Levi'a döndüm.

Ona asla katlanamıyordum.

Ne kadar güçlü olduğu, zeki olduğu, hiçbir şeyi umrumda değildi.

Ona. Kesinlikle. Katlanamıyordum.

Ben buradayken... Onun olması babamın bana yaptığı eziyetten başka bir şey değildi.

Kendimle verdiğim iç savaşa yenilerek iç çektim ve hemen yanından geçerek odadan çıktım.

Levi x Reader (Aot x Reader)Where stories live. Discover now