Antrenman

2.4K 258 124
                                    

Beğenin lütfen 🔪

Yorum da atın

Boks torbasına ardı ardına yumruklar ve tekmeler atarken kapının açılma sesini duydum ve hareketlerimi yavaşlattım.

Boynumdaki havluyu elime alıp terimi kurulamaya başlarken arkamı dönüp gelene baktım.

Jean, elinde bir termosla bana bakıyordu.

"Jean?"

Ona doğru ilerledim, "Bir şey mi oldu? Saat daha erken değil mi? Sorun ne?"

"Saat 6.45, 15 dakika sonra antrenmanlar başlayacak."

"O kadar oldu mu ya?"

Elindeki termosu bana uzattı, "Uyumadınız, kahveyi için lütfen."

Termosu elime alıp başım eğik termosa bakarken mırıldandım, "Teşekkürler."

Birilerinin çocukmuşum gibi benimle ilgilenmesini sevmezdim ama Jean kardeşim gibi gördüğüm biriydi ve 1.5 sene önce olan olaydan sonra bana en çok destek çıkmaya çalışan kişi olmuştu.

Duvara yaslanıp yere oturdum, kendisi de benden biraz uzağa yere oturdu.

Kahveden bir yudum alıp gülerek mırıldandım, "Eren ile aran nasıl?"

"Lütfen o yeşil gözlü aptalı aklıma getirmeyin."

Kahkaha atarak ona döndüm, "Mikasa peki? Aşık gibi bakıyorsun kıza!"

"Mikasa... Çok güzel kız tabii."

Alay eder gibi gülerek başını bana çevirdi, "Komutan Levi peki? Geldiği günden beri tartışıyorsunuz. Tüm herkes sizi konuşuyor."

O kısa boylu cücenin aklıma gelmesiyle kaşlarımı çattım, "O aptalı aklıma getirme. Gece zaten tüm sinirlerimi gerdi."

Kahvemden bir yudum daha alıp termosun kapağını kapatarak sertçe yere bıraktım. "Piç herif."

Yüzündeki gülümseme yavaşça soldu, ciddileşmişti.

Önüne dönerek dizlerini kendisine çekip kollarıyla bacaklarını sardı.

"Onlar gelmesinin babanızın size yaptığı saygısızlık olarak gördüğünüzü biliyorum ama... Burada onların bir suçu olduğunu düşünmüyorum. Eğer bir hatam varsa, affedin."

Başını tekrar bana çevirdi, "Komutan Levi ile iyi anlaşamıyorsunuz ve ondan nefret etme sebebiniz babanız. Komutan Levi bir şey yapmadı. Her ne kadar ben de onları çok sevmesem bile..."

Ona ne şekilde baktım bilmiyorum ama başını hafifçe eğdi, "Özür dilerim, haddim olmayan konulara karışmama-"

"Jean, sinirlenmedim."

Başını kaldırıp bana baktı, onu rahatlatmak için gülümsedim. "Her şeyde özür dilemeyi bırak. Eğer gerçekten haksızsan özür dile sadece. Sana her şeyi öğrettim ama bunu öğretemedim."

O da gülümseyerek başını aşağı yukarı salladı, "Biraz öyle oldu."

Kolundaki saate baktı ve mırıldandı, "Birkaç dakika kalmış. Kahvenizi bitirin. Bu şekilde eğitim vermeniz zor olur."

Onun uyarısıyla bir dizimi kendime çekip iyice yayıldım ve termosu tekrar elime alarak kahvemi yudumlamaya başladım.

"Babanızla aranız nasıl?"

"En son yeni ekip geldikten sonraki gün sadece 1.5 dakika konuştuk."

"Yeni ekip hakkında konuştunuz mu?"

"Bana neden söylemediğini, bizim buraya yettiğimizi düşündüğümü söyledim. Ve o da beni reddetti, haddim olmayan şeylere karışmamamı söyledi."

"Efendim..."

Kapının açılmasıyla Jean'ın sesi yarıda kesilmişti.

Erenler içeriye yığın hâlinde girdi, arkalarından ise Levi.

Levi ile göz göze geldiğimizde yavaşça ayağa kalkarak kahvemin dibinde kalan kısmı da içtikten sonra termosu kenara bıraktım.

Ellerimi eşofmanımın cebine sokarak kendi askerlerimin yanına ilerledim.

"Günaydın!"

"Günaydın komutanım!" tüm askerlerim aynı anda cevapladığında gülümseyerek başımı hafifçe sağa eğdim.

"Bu sesi sonsuza dek dinleyebilirim."

"Biz de sonsuza dek söyleriz komutanım." Connie'nin dediği şey ile gülümseyerek başımı iki yana salladım.

"Günaydın."

Gülümsememi Levi'ın soğuk sesi kesmişti.

Başımı ona çevirdim, kendi askerlerine demişti bunu.

"Günaydın komutanım!"

"10 tur koşu. Başlayın."

Yüzümü buruşturdum, bu adam cidden askerlerine karşı hiç samimi değildi.

Ona baktığımı hissetmiş gibi başını bana çevirdi. Göz göze geldiğimizde başımı önüme çevirdim.

Levi x Reader (Aot x Reader)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora