Ceza

2.6K 255 236
                                    

Beğenin lütfen 🔪

Yorum da atın

"Marco?"

"Buradayım komutanım."

Listede ismin yanına tik attıktan sonra yoklamaya devam ettim.

"Sasha?"

"Buradayım komutanım." Sasha'nın boğuk sesini duyduğumda gülümseyerek isminin yanında tik attım.

Muhtemelen yine tıkınıyordu.

"Jean?"

Sessizlik.

Başımı kaldırıp karşımdaki eğitim askerlerine baktım. "Jean?"

Burada değildi.

Marco ve Sasha'ya baktım. "Jean nerede?"

İkisi de başını iki yana salladı, "Bilmiyoruz efendim."

Kaşlarımı çattım. Aptal çocuk yine eğitimden sıvışmaya çalışıyor olmalıydı.

Ona geldikten sonra cezasını verecektim.

Listeyi kenara bırakarak teçhizatlarımı kontrol ettim ve hangarın diğer tarafındaki büyük kapıya ilerleyerek elimi düğmenin üstüne getirdim.

"Sadece yarım saat duracağız. Karşınıza titan çıkarsa öldürün. Ve hiçbiriniz de ölmeyin."

Omuz üstünden arkamda hazır olda bekleyen askerlere baktım. "Eğer ölürseniz sizi diriltir ve tekrar öldürürüm. Anladınız mı?"

Hepsi ciddiyete bürünmüş şekilde başlarını aşağı yukarı salladıklarında düğmeye bastım ve büyük kapı yüksek bir sesle yavaşça açılmaya başladı.

.

Astlarım kollarımdan tutup beni durdurmaya çalışırken öfkeyle toplantı odasına ilerliyordum.

"Ko-komutanım! Sakinleşin lütfen!"

"Isabella... Komutan! Lütfen durun!"

Marco sol kolumdan, Sasha'da diğer kolumdan beni yavaşlatmaya çalışırken iki kolumu da aynı anda yanlara doğru açtım ve ikisi de dengesini kaybederek duvarlara doğru gitti.

"Sasha Blouse! Bir daha bana sadece ismimle seslenirsen kendini Jean ile aynı yerde bulursun!"

Üstümdeki teçhizat kemerini çıkarırken bağırmaya devam ettim.

"Marco Bodt! İkiniz de bir daha işime karışırsanız sizi kimse elimden alamaz!"

Gür sesim tüm tesisi inletirken bazı kapılar yavaşça açılıyor, askerler aralarında fısıldaşarak bana bakıyor ve bazıları korkarak benim olduğum taraftan uzaklaşıyordu.

Toplantı odasının önüne geldiğimde kapıyı hızlıca açarak içeri girdim ve ardımdan sertçe geri ittirdim.

Kapı yüksek bir sesle geri kapandığında odadaki 3 kişiden ikisi korku dolu gözlerle bana döndü.

Teçhizat kemerimi kenara fırlatarak Jean'a doğru ilerledim. Sandalyede oturan çocuk pişmanlık ve korku dolu gözlerle bana bakarak ayağa kalktığında tam önünde durdum.

"JEAN KİRSCHTEİN!"

Sesim küçük odada yankılanıp tekrardan kulağıma dolmuştu.

"Komutanım... Özü-"

"Sen..! Sen ne hakla benden izinsiz başka bir birlikle dışarı çıkarsın!"

Elimi kaldırarak işaret parmağımla Eren'i gösterdim. "NE HAKLA DIŞARIDAYKEN DÜŞMAN OLMAYAN BİR ASKERLE KAVGA EDERSİN!"

Öfkeden ve aklıma gelen anılardan dolayı gözlerim yavaş yavaş dolarken ellerim hâlâ sinirden titriyordu.

Dudaklarını araları ama dudakları titreyerek geri kapandı.

Ne yaptığını o da çok iyi biliyordu.

"Özür dilerim, komutanım."

Dudaklarından 3 kelime çıktığında geçmeyen öfkemle tekrar bağırmak için ağızımı araladım ama elimi yumruk yaparak sağımdaki masaya sertçe vurdum.

Daha fazla bağırmamalıydım.

Gözlerimi kapatıp derin nefesler alırken odada olduğunu unuttuğum diğer kişinin sesi duyuldu.

"Onlara ne ceza vereceğiz?"

Gözlerimi aralayarak masanın diğer tarafında ayakta duran Levi'a baktım. Onun önünde de sandalyede Eren oturuyordu ve belli etmemeye çalışsa bile korktuğu gözlerinden belli oluyordu.

Levi'ın nasıl Jean'ın onlarla çıktığını fark etmediğini anlamıyordum. Bunu ona daha sonra soracaktım.

"Yarın 2 saat erken kalkıp 2 saat fazla antrenman yapacaklar. Akşam tüm antrenman odalarını onlar toplayacak."

Onayladığından emin olmak için başımı hafifçe sağa eğerek mırıldandım. "Tamam mıdır?"

Kollarını göğüsünde birleştirmiş önce Eren'e sonra Jean'a baktı. "Tamam."

Levi x Reader (Aot x Reader)Where stories live. Discover now