31- BIÇAK

7.7K 1.2K 324
                                    

Asef girdiği sokakta sırtını duvar yasladı.

Kalabalık bir sokağa girdiğini düşünürken ıssızlığın ortasına düştüğünü son anda fark etmişti ama buradan geri çıkamazdı. İçindeki endişenin aksine yüz ifadesi dümdüzdü.

Ne yapacağını biliyordu ve o yüzden sakin olmaya çalışıyordu.

Sahilde o adamı gördükten iki gün sonra yine her izlenme hissiyatı ile dönüp baktığında o çocuğu görüyordu. Sürekli kendisini izliyordu, gittiği her yerde.

Polise haber verecekken içindeki öfke birikince, çocuğun derdini öğrenmek için böyle bir oyun oynamıştı.

Bardan çıkıp kalabalık sokakta gezdikten sonra daha az kalabalığın olduğu sokağa girip, daha sonra da kendini bu ıssız yere attı. Issız olması hâlâ kendisini rahatsız etse de yapacak bir şey yoktu.

Sokakta adım seslerini duyduğunda nefesini tuttu, az önceki endişesinin üzerine korku eklenmişti. Karanlık sokakta büyük gölgeyi gördü, yavaşça olduğu yere geliyordu. Sakin olmaya çalıştı ve cebindeki otelden aldığı bıçağı çıkardı. Kendisini korumasını gerektirecek bir şey olduğunda hiç acımadan bunu kullanacağını biliyordu.

Adım sesleri yaklaştı, o sokak lambasından yansıyan gölge küçüldü. Olduğu yerde rahatsızca kıpırdandı. Kafasını yana çevirip baktığında bir beden saliselik olarak karşısına çıktığında vücudundaki adrenalin ile anında o bedenin kolundan tuttu ve seri bir hareketle az önce yaslandığı duvara o bedeni sertçe yasladı.

Elindeki bıçağı kaldırıp boğazına doğru tutarken diğer koluyla göğsüne baskı yaptı.

Karşısındaki esmer genç iri iri olmuş gözleriyle kendisine bakıyordu. Hep uzaktan izlediği için yüzünü tam anlamıyla ilk defa gördü. Kahverengi gözleri, karanlıkta simsiyah duran saçları ve ince dudakları ile kendisinden belki bir yaş kadar küçük duruyordu.

"Kimsin sen?" dedi Asef saniyeler sonra, çocuğun endişeli gözleri kendisini rahatlattığı için sadece öfke ile konuşuyordu.

Çocuk cevap vermedi, Asef sivri olmayan bıçağı biraz daha dayadı boğazına.

"Niye izliyorsun lan beni?" dedi ardından.

"Abi," dedi çocuk, bu lafla kaşlarını çattı. "Kerem abi gönderdi beni."

Kerem'in adını duyduğunda afalladı, dudakları aralandı.

"Ne?"

Çocuk yutkundu, onun ismini verdiği için korktuğu belliydi.

"Kerem abi senin peşinden gönderdi, bir sıkıntı olursa kendisine haber vermem için." dedi esmer genç, o da kendisi afalladığı için biraz rahatlamış görünüyordu.

Asef çatık kaşları ile bir süre daha yüzüne baktı ve ardından bulundukları pozisyonun farkına varıp bıçağı boynundan çekip bir adım geriye gitti.

"O yüzden mi sürekli peşimdeydin?" dedi teyit etmek ister gibi, çocuk kafasını salladı.

Asef sinirle dişlerini sıktı ve bıçağı yere fırlattı. Çocuğa bir daha bakmadan az önce geldiği sokağa öfkeyle yürüdü. Arkasından gelen adım seslerini duyunca daha da sinirlendi.

"Gelme peşimden döverim seni." diye bağırdı ve sinirden titreyen eliyle telefonunu cebinden çıkardı.

Onun ismini bulup aradı ve o sırada ayak sesi durmamıştı. Telefon ikinci çalışta açıldı.

"Efendim bebeğim."

"Senden nefret ediyorum!" diye bağırdı.

"Ne?" Kerem'in şaşkın sesi geldi kulağına ilk. 

"Dangalak!" dedi yeniden sinirle. O sırada Kerem sanki anlamış gibi derin bir nefes aldı.

"Senin amına koyayım Samet." diye mırıldandı sinirle.

Asef ise öfkeyle telefonu kapatıp titreyen vücuduyla otele ilerledi.

RETROUVAILLES Where stories live. Discover now