39- YASEF'İN TUZAĞI

7.6K 1.3K 974
                                    

"Erhan burada kimse yok ki..." yanındaki beden mızmızlanırken onu umursamadan karanlık mekanda içeri yavaş yavaş adımladı.

"Elim terledi, diğerini tutar mısın?" dedi ardından, Erhan dişlerini sıktı.

"Oğuz, sus." dişlerinin arasından konuştuğunda çocuk susmak zorunda kaldı, daha doğrusu sesini kıstı ama kendi kendine homurdanıyordu.

Yasef'in gönderdiği mekanda hiç kimse yoktu ve sessizdi. Bu sessizlik biraz garip bir sessizlikti, sanki birileri izliyormuş gibiydi. Her an bir yerden birileri çıkacak gibi.

"Aşkım bence burada bir bok yok, boşu boşuna geldik. Dördüncü mekanda olabilirler, boşuna dolanıyoruz. Hayır bir de gerginsin diye ben de geriliyorum. Biri karşına çıksa direkt sıkacaksın ve ben daha diplomamı almadım. Avukatın bile olamam. Ayrıca görgü tanıklığı yapmam gerekecek, çok-"

"Bizi izleyen birileri varsa şu an kafama sıkabilir misiniz?" diye seslendi Erhan sinirle. Oğuz irkildi ama ardından lafını kesti diye sinirle baktı.

"Ne kadar da kibar, piç." dedi Oğuz.

Erhan ona aldırmadı ve karanlık bir köşeye silahını doğrultup baktı. İçeriye adım attıkça gerginliği daha da artıyordu. Oğuz yanında yaramaz bir çocuk gibi kendisinin aksine daha hareketli ve umursamazca bakınıyordu etrafına.

Tam o sırada bir ses duyduklarında Erhan onu bir anda arkasını döndü, dolayısı ile Oğuz'da... İkisi de silahını doğrulttu.

Karşı tarafta silahını doğrulttu, saniyeler sonra gelen kişinin Kerem olduğunu anladı. Kaşları çatıldı ve silahın indirdi yavaşça.

"Senin ne işin var burada?" dedi Erhan anlamayarak. Kerem'de ikisini süzüp silahını indirdi, paniklemişti.

"Yasef dördüncü mekan diye bana burayı söyledi, buraya çağırdı." dediğinde ikisi birbirlerine garip garip baktı.

"Dördüncü mekan mı?"

O sırada Kerem'in telefonu çaldığında boş mekanda zil sesi yankılandı, bakışlarını Erhan'ın üzerinden çekmeden ceninden telefonunu çıkardı ve cevaplayıp kulağına götürdü.

"Alo?" dedi gergince. Birkaç ses geldi, ardından Yasef'in sesi duyuldu.

"Kerem." dedi, arkadaki gürültüden ayrı bir şekilde sesi sakindi.

"Lan sen beni dördüncü mekan diye Erhan'ın olduğu yere göndermişsin, ne çeviriyorsun ulan yine?" sabrı taşmış gibiydi.

"Orada çıkın," dedi Yasef, arkadan birinin acıyla inleme sesi duyuldu. Ses dışarı kadar gelip mekanda yankılandığı için Oğuz ve Erhan'da bu sesi duymuştu. Birbirlerine baktılar. "Daha sonra eve gidin."

"Ne diyorsun lan?" Kerem anlamayarak, sertçe sordu. Ne işler karıştırdığını bilmiyordu.

"Silahları saklayın, polisler sizin peşinize düşmez ama gelirlerse bir alakanız olmadığını söyleyin." arkadaki inleme sesleri çoğaldı.

"Neredesin sen?" diye sordu Kerem anlamayarak.

"Siz beni dinleyin." dedi sorduğu soruya cevap vermeden. "Ha bir de.." sustu saniyelerce.

"Özür dilerim." dedi ve derin bir nefes aldı. "Senden ve Asef'den."

Kimseden bir ses çıkarmadı, bir gariplik olduğunu anladılar. Oğuz, sevgilisinin elini gerginlikle sıktı ama Erhan bunun farkında değildi. Telefondaki sese kitlenmişti.

"Orospu çocuğu!" Victor'un sesini duyduğunda Kerem gözlerini irileştirdi.

Yasef kahkaha attı. Bir süre sessizlik oldu yine.

"Seni seviyorum, buna inanmadığını biliyorum ama kendimden bile daha çok seviyorum kardeşim." Kerem'in soluk alışverişleri hızlandı. "Sen masalın yarısını anlatmıştın, masalın sonundayız. Küçük kardeş, elmasın kendisine ait olmadığını anlamış. Ve asıl elmasının, abisi olduğunu fark etmiş."

Kerem'in gözleri dolu dolu oldu, telefonu sıktı.

"Küçük kardeş, abisi için son bir iyilik yapmış ve onu elmasından ayırmamış." gülüyordu. "Ve kendi mücevherinin peşinden gitmiş."

Aynı saniye iki el silah sesi duyuldu, tüm sesler kesilirken telefonun yere düşme sesi geldi. Ve o sessizliğe karşı taraftan gelen köpek sesleri karıştı.

"Yasef!" Kerem'in bağırtısı kulak tırmalarken iki beden afalladı.

"Yasef!" diye bağırdı yeniden acıyla.

Üç kişi, o karanlık mekanda karşı taraftan bir cevap gelmeyeceğini anladılar.

---

RETROUVAILLES Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt