Hızlı yürüdüğüm için kısa sürede ulaştığım arabanın ön kapısını açıp içine yerleştiğimde şoför koltuğundaki Selim kocaman gülümsedi ve "Doğum gününü diğerlerinden önce kutlamamam için yemin ettirdiler, o yüzden hızlı hızlı gidelim evde kutlayacağım söz." dedi hemen. Bunu derken bile arabayı çalıştırmıştı, bu beni güldürdü.

Normalde de uzun sürmeyen yolu Selim'in gazı fullemesi sebebiyle daha da kısa sürede geldiğimizde kapının girişinde hemen arabadan indik. Araba bir rutin olarak bomba kontrolüne alınırken biz de eve doğru yürümeye başlamıştık, bu sırada ben Selim'e ailemle kutlamamın nasıl geçtiğini anlatıyordum. İçimde Korel'i görecek olmamın verdiği tatlı heyecan vardı.

Kapıya geldiğimizde Selim şifreyi söyledi, kapı bizi bekletmeden açıldı. Karşımızda duran Malik abi kocaman bir gülümsemeyle ikimize bakarken "Geçin, ben de geliyorum." dedi büyük bir hevesle. Sanırım normal zamanda ayrılamadığı bu kapıdan bir şekilde ayrılmak için izin kopartmıştı Korel'den, bu sevinci bana da bulaştı.

Selim'le yan yana salona doğru ilerlerken salonun içinden "Şş, aynı anda tamam mı?" diye bir fısıltı duyuldu. Başka bir fısıltı "Koro takımı mıyız biz?" derken başka bir fısıltı da "Ya susun, gelecekler şimdi!" dedi.

Dudaklarımı birbirine bastırıp daha fazla oyalanmadan salondan içeri girdiğimde bir anda kırk tane kalın ses "İyi ki doğdun Yekta!" diye bağırdığında korkuyla irkildim. Yuh! Zavallı kulaklarım!

Benim aklım sanırım zarı falan patlamış olan kulaklarımdayken tüm mafyalar karşıma dizildi ve büyük bir gülümsemeyle ellerini öne bağlayıp bana bakmaya başladılar. Yutkundum. Şey, bu biraz korkunç bir görüntüydü.

Yine de dudaklarımı kıvırıp "Teşekkür ederim!" diye cıvıldadığımda hepsinin yüzündeki gülümseme büyüdü, baştan başlayarak yanıma sarılmak için geldiler. Sarılırken hepsi bir kez daha doğum günümü kutladı, yaklaşık kırk kişi olduğumuz için bu kutlama faslı en uzun bir süre sürdü. En sonunda kimse kalmadığında gülümseyip en başından beri salonun kenarından bizi izleyen bedene baktım.

Geldiğim andan beri yüzünde minik bir gülümsemeyle beni izleyen Korel, kollarını göğsünde kavuşturmuş bir şekilde sırtını duvara yaslamıştı. Üstündeki siyah gömlek ona her zamanki gibi yakışmışken kollarını da kıvırmış, kolundaki sanırım yeni olan dövmeyi açığa çıkartmıştı. Ona döndüğümden kısa bir süre sonra yanıma doğru adımlamaya başladı.

Onu tanıdığımdan beri sert olan adımlarıyla yanıma geldikten hemen sonra, bir saniye bile beklemeden elini belime atıp beni kendisine çektiğinde ellerim refleksle sert omuzlarına tutundu. O ise hiç duraksamadan dudaklarını sertçe dudaklarıma bastırdı.

Yanımızda bizi izleyen kırk tane adam olmasının verdiği şaşkınlıkla gözlerim kocaman olurken o bunu hiç takmıyor gibi iki dudağımı da hiç çekinmeden öpmeye başladı. Bu sırada yan taraftan öksürme ve boğaz temizleme sesleri geldi, bu dudakları üstünde gülümsememi sağlarken omzumdaki ellerimi boynuna çıkartıp ona karşılık verdim.

Birkaç saniye süren öpüşmemizi çok uzatmadan geri çekildiğimizde tek eli havalandı, yanağımı avcu arasına aldı. Gözleri gözlerime tanıdık bir bakışla bakarken baş parmağı yanağımı yavaşça okşadı. Midem, vücudumdaki heyecan yüzünden kasılmış şekildeyken yüzünü kulağıma yaklaştırdı ve benim dudaklarımla ıslanmış dudağını kulağımın hemen altına sürttü.

Mafya [bxb] • TamamlandıWhere stories live. Discover now