"Daha önce de geldim."

"Tek başına mı?" diye sordu merakla. Sonunda etrafa bakmaktan vazgeçmiş gibi yanımdan yürümeye başladı. İki saattir onu çekelemekten kollarım ağrımıştı. Resmen sırtında taşıtıyordu beyefendi kendisini.

"Ben her şeyi tek başıma yaparım." Hatırladığım kalın gövdeli ağacın sağına saptım. "Geldik bak."

Duraksamamla Emre de bana bakmayı kesip gözlerini önümüzdeki manzaraya çevirdi. Suyun kıyıya çarpışı kulaklarımızı dolduruyordu. Ay artık denizin ortasında yansıyor, cılız bir ışık gibi görünmüyordu. 

"Burası çok güzel." dedi bir iki adım atarak. Gözleri ilerideki kulübeye değdi. "Yaşayan biri mi var?"

"Babam yaptırdı." dedim gülerek.  Dimdik duran büyük bedeninin önüne geçip kollarımı boynuna doladım. Mavileri koyulaşarak yüzümü izledi. "Bu gece çok uzun olacak."

"Olsun..."  Boğuk sesiyle kendimi ona yasladım. Bluzumun açık kısmından belime tutundu. "Çok uzun olsun."

Ayaklarımın ucunda havalanıp dudaklarımı yumuşacık dudaklarına bastırdım. Genzinden gelen sesle beraber açlıkla dudaklarını aralayıp öpüşmemize izin verdi. Kalçamda hissettiğim baskıyla bir anda kendimi kucağında buldum. Ensesindeki tutamları usul usul okşarken dudaklarımı emiyor, ısırıyordu. Verdiği acı ve zevk birbirine karıştı. Dili ağzımın içine kaydığında onu daha çok kendime çektim.

"Dur, duralım." dedim soluk soluğa. Hızlı nefeslerimiz birbirine çarparken alnımı alnına bastırdım. "Buraya oturalım."

Beni kucağından indirmeden ince kumun üstüne oturdu. Suya çok uzak değildik, ıslanabilirdik ama bu kimin umurundaydı?

"Çok özledim." dedi boynuma sığınıp. "Aramızdaki o çekimin kaybolmasından korkuyorum..."

Çekimin kaybolması mı? Eğer bu olacak olsaydı aylardır o çekimden eser kalmamıştı. Ne yazık ki tutkum, her saniye katlanarak artıyordu. 

"Bir şey anlatmak istiyorum." dedim hafifçe gülerek. "Sonra bol bol özlem gidereceğiz. Hatta içimde sabahlayabilirsin, izin vereceğim."

"Çabuk anlat o zaman."

Elimle yanağını okşayıp kucağından yana doğru kaydım. Kalçam kuma değdiğinde memnuniyetsizce burun kıvırdım. Emre'nin kucağı daha iyiydi kesinlikle.

İçimdeki cesarete son bir kez daha göz gezdirdim. Oradaydı. Yıllar  sonra dile gelmek için beni bekliyor, bunu da en sevdiği adamlardan birine yapıyordu. Aşık olduğum adama geçmişi açmamı, onun her şeyi bilmesini istiyordu. 

Yanına kayıp başımı omzuna bastırdım. 

"Benim hakkımda ne biliyorsun?" diye sordum ilk önce.

"Pek bir şey bildiğim söylenemez."

"Peki... Önce ailemden başlayayım. Annemle babam kumarhanede tanışıp evlenmişler."

"Değişik." dedi hiç yadırgamadan. 

"Ben de orada dünyaya geldim." Bir an bedeni kasılır gibi oldu ama koluna tutunup başımı daha çok omzuna bastırdım. "Babam kumarhanenin başındaki adamlardan biriydi, annemse masalarda dolaşırdı. Çok dumanlı bir ortam olduğunu hatırlıyorum ama hep orada olduğum için artık kötü gelmiyordu bana. Sürekli insanlar gelip gidiyordu, gençler, yaşlılar... Pek çok insan görüyordum. Bazıları çok bakımlı oluyordu ama bazıları da leş gibiydi."

"Ahu..."

"Sus." dedim karşımdaki denize bakmaya devam ederken. "Annem de çok güzeldi Emre biliyor musun? Tıpkı benim gibi sarı saçları vardı. Sanırım ona benzediğim için beni hiç sevmedi. Bilmiyorum. Neyse zaten sevgi de aramıyordum." Yutkundum, buraya kadar hiçbir şey acı verici değildi. "Çocukken insanlar sana ne gösteriyorsa onu doğru sanıyorsun. Eğer sana hırsızlığı öğretirlerse birinin bir şeyini almak sana sevap gibi gelir."

"Bir şeyler mi çaldın?" 

Gözümden akan yaş, omzuna düştü. 

"Hayır..."

"Ne yapmış olabilirsin ki?" dedi.

Evet küçücük bir kız ne yapmış olabilirdi ki? Hiç... Hiçbir şey... Çocuklar masum olurdu ama kötü ellere düştüklerinde dünyanın en rezil insanına dönüşürlerdi. Hayatlar kararır, başka hayatlara gölge gibi çökerlerdi.

"Bana seks yapmayı ilk kim öğretti biliyor musun Emre?"

Emre kasılmaya başladı. Başını bana çevirmek istedi ama omzunda olduğum için hareket etmedi. Yine de başımı eliyle tutup bana doğru döndü. 

"Ahu ne oldu?" dedi korkuyla. Yüzündeki dehşeti görmemek için öyle durmaya devam ettim. "Ahu..."

"Sor." Eli yanaklarımı okşadı. "Kimin öğrettiğini sorsana. Sor!"

"Kim öğretti?"

Boğazımdan kaçan hıçkırıkla kirpiklerimi araladım. Emre'nin mavi gözleri de o an buz parçalarına ayrıldı. 

"Ahu... Kim öğretti?"

"Babam..."

💧

    Bu bölümleri düzenlemek bile zor geliyor bana :( 

YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG) (ASKIDA)Where stories live. Discover now