altmış beş'

26.8K 971 271
                                    

☆yıldızlamayı unutmayalım ☆

Diğer bölüme 50 yorumcuk gelmiş, mesajı anladım bebişler 😙

💧

"Hazır..." Emre beni duymadan hala etrafa bakmaya devam ettiğinde sesimi biraz yükseltip "Hazır, içebilirsin." dedim.

Ağı bir hareketle bana döndü. Rastgele evde yaptığım karışımlardan birini hazırlamıştım tav olması için. Yoksa bu akşam buradan kalkamazdım ve haliyle içeceğine istediğim şeyi de atamazdım. Çünkü sağ olsun her şeyi ayağıma getiriyordu. 

"Biraz tatlı olsa iyi olur." dedi dudak büzerek. Elimdeki uzun bardağı ona uzattığımda eline alıp yan yan baktı. 

"O zaman vişne suyu iç Emre..."

"Dalga geçme." deyip bir yudum aldı. Heyecanla beğenip beğenmeyeceğini beklerken dili tekrar dudaklarının üzerinde gezindi. "Sevdim, alkollü değil mi bu?"

"Meslek sırrı."

"Barmen olmaya mı karar verdin sınıfta kalınca?" Gözlerimi devirişimle üst üste birkaç yudum daha aldı. 

Ona verdiğim ilaç, hafif bir azdırıcıydı. Gerçi Emre'nin ben yanında olduğumda buna ihtiyacı yoktu ama küçük bir oyun oynamak istiyordum. Zor durumda kalmasını, heyecanla kasılıp durmasını istiyordum. Düşündükçe karnımdan kasıklarıma doğru bir sızı yayılmaya başladı. Dilim damağım kururken dakikalardır önümde duran kokteylimden birkaç yudum aldım.

"İngiltere'de belki denerim. Hem barmen olamayacak ne var ki? Eminim çoğu kişiden daha iyisini yaparım."

"Sana asılanlar yüzünden ben de katil olurum." Tepkisine sırıtarak bakarken bardağındaki sıvıyı yarılamıştı bile. "Umarım kör olmam. Her güzel şeyin illa bir acısı olur." 

Kahkaha atmamak için kendimi sıktım. Elbette bir bedeli olacaktı. Tüm gece bana muhtaç olarak bakma bedeli...

💧

Alnından akan damlaları elinin tersiyle silerken yandan kızarmış yüzüne baktım. Oturduğu taburede öylece duruyor, önüne bakıyordu. Zor durumda olduğunu görebiliyordum ama farkında değilmiş gibi yapmak işime geliyordu şu an için.

"Gitsek mi artık?" dedi boğulmuş arzulu sesiyle. Hala bana bakmıyordu. 

Saat gece ikiyi geçse de itiraz ettim hemencecik. "Hayır ya, dans etmek istiyorum."

"Dans mı etmek istiyorsun?"

"Evet." Kendimi yere bırakışımla Emre hızla kolumdan tutup dengede kalmamı sağladı.

"Dikkat et, düşeceksin." 

Halini gördüğümde içime şefkat doldu. Gözleri laciverte dönmüştü neredeyse. Öyle kusursuzdu ki baktıkça içimde gerçekten de kargalar uçuşuyordu. 

"Hadi dans." dedim elini tutup çekiştirerek. Avucu elimi sıkıca sardı ve bu bile onu tahrik etmiş gibi gözlerini yumup dudaklarını birbirine bastırdı. "Emre bak gelmeyeceksen, ben şuradaki çocukla dans edeceğim çünkü yarım saattir bana bakıyor."

"Hangi çocuk?" dedi zorla. "Sikmiyim belasını." Gerçi şu haldeyken zor olmazdı zaten. Derin derin nefes alıp verirken "Alçınla nasıl dans edeceksin, başka bir gün geliriz o zaman dans edersin." dedi.

"Hayır, ben şimdi istiyorum." dedim ısrarla. 

Kafasını salladı ve yavaşça ayağa kalktı. O an, altındaki şişkinliği fark ettim. İki saattir gizlemeye çalışıyordu ama şu an önümdeydi işte. Kabarmış, kendini bana göstermek istiyordu.

YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG) (ASKIDA)Where stories live. Discover now