Serkan: Doğru lan

Serkan: Kim yolladı?

Ahu: Emre

Ahu: Sabah babamla kahvaltı için dışarı çıkıyorduk öyle geldiler

Serkan: Fotoğrafını çektikten sonra çöpe attığını umuyorum

Serkan: Atamadıysan sen bana ver

Serkan: Kasaptaki koyunlara takılan karanfil gibi

Serkan: Emre'ye o gülleri takarım

Yağız: JDJWKEKDKSKLWLWLDKDJWKDOFD

Yağız: Ahu lütfen yapsın lütfen

Ahu: Güller çok güzel

Serkan: Hayır Ahu güller güzel değil

Serkan: Sen biraz malsın

Ahu: Dün odama geldi

Yağız: Oha

Yağız: Haldun amca ne yaptı

Serkan: Eşek sudan gelene kadar dövmüştür inşallah

Serkan: O eşeği sudan getirmemek için her şeyi yapardım

Ahu: Gizlice girmiş, babam görmedi

Ahu: Özür dilemeye çalıştı bir şeyler dedi ama

Ahu: Bittiğini söyledim

Serkan: Seni koruyamadığım için ben de suçluyum ama

Serkan: Onunla biz bir değiliz

Ahu: Biliyorum

Ahu: Ondan beklentimi niye yükselttim ben de bilmiyorum

Ahu: Her neyse

Ahu: Yağız ortadan kayboldu

Ahu: Bir eskorta yürüyor olmasın?

Yağız: Lan kızım!

Yağız: Yanlışlıkla oldu diyorum

Serkan: Sus pis yavşak

💧

Görkem: Ahu

Görkem: Nasılsın?

Görkem: Birkaç defa yanına geldim ama baban sokmadı içeri

Ahu: İyiyim, teşekkür ederim

Görkem: Nasıl oldu kaza?

Görkem: Sen tanıdığım en iyi sürücülerden biriydin

Görkem: Alkollü araç kullanacak birisi de değilsin, tanıyorum

Ahu: Senin yaptığın şantaj yüzünden oldu

Ahu: Hatırlarsan beni tehdit etmiştin

Ahu: Ne çabuk unutuyorsunuz bu yaptıklarınızı?

Ahu: Ben kinci bir insanım

Ahu: Benimle tekrar yakın olabileceğini falan mı sanıyorsun?

Görkem: Tırnaklarını yine çıkarmışsın

Görkem: Ama bu sefer en azından yalnız değilim

Görkem: O tırnaklar Emre efendiye de batırılmış

Ahu: Eee?

Ahu: Emre'nin yerini doldurmaya mı geldin?

Ahu: Geniş omzunda mı ağlayacağım?

Görkem: Bir gün inşallah

Ahu: 🙄🙄🙄🙄

💧

"Her gün mü yolluyor? Oha!"

"Serkan'a söyleme, tamam mı? Öğrenirse bir kaşık suda boğacak çocuğu." Diye uyardım Yağız'ı.

"Yok kızım, söyler miyim?"

Elimdeki kitapları masaya bırakırken Yağız da elindeki karton bardaklardan birini benim önüme koydu. Az önce son final sınavıma girmiştim. Geçemeyeceğimi bile bile tüm sınavlara girmiş, kendimi aşmıştım. Oysa vizelerden sanırım sadece bir derse girmiştim.

Yani hepsinden yüz alsam bile geçemiyordum galiba.

"Yanına bir şey ister misin?"

"Yok teşekkür ederim." Kahvemden bir yudum alıp gözlerimi etrafta dolaştırdım. Yazın sıcaklığına karşın olan finallerden dolayı etraf çok kalabalıktı. Bazı masalar grupça bağırarak ders çalışıyor, bazıları da sınavdan çıkmış olmalıydı ki soru tartışıyorlardı. Bize oldukça uzak olan masada da Görkemleri gördüm.

Günlerdir Görkem ve Oğuz hariç kimse ne aramış ne de sormuştu. Onlarınki de kısa bir mesajdan ibaretti. Zaten sağlam olmayan arkadaşlığımız benim nazarımda tamamen bitmişti. Etrafımda birilerinin olmasına gerek yoktu.

"Emre burada."

"Hım?"

"Seninki burada."

Gözlerim kafenin girişine kaydığında onu gördüm. Dik duruşuyla içeri girdi. Üzerine giydiği tişört, kaslarını belirginleştirmişti. Yaz, ona da yaramıştı. Gözleri etrafta dolandı ve son olarak benim üzerimde duraksadı.

Onu odama geldikten sonra hiç görmemiştim. Neredeyse iki haftaya yakın oluyordu ve  varlığını tek belli eden şey, evime yolladığı güllerdi.

"Hüseyin abiyi arayayım, alsın beni." deyip çantamdan telefonumu çıkarttım. Ekrana dokunurken üzerime gölgesi düştü.

"Yağız izin verir misin?"

Gergin bir sessizlik masaya hakim olurken ağır ağır başımı Yağız'a çevirdim.

"Beni götürür müsün?"

Hızlı hızlı başını salladı. Ayağa kalkıp bana da elini uzatmıştı ki Emre sıkıca kavradı bileğini.

"Yağız kardeşim izin ver!"

"Kız gitmek istiyor, zorluk çıkartma!"

Emre istekle bana baktı ama istemiyordum. Hem konuşacak bir şey de yoktu. İlk başta kendisi itmişti beni, şimdi geri çekmek istiyordu ama bu sefer de ben razı gelemiyordum. Onu sevmekten korkmuştum çünkü başkasından duyacağım sözler bir kulağımdan girip diğerinden çıkarken  Emre'nin kelimeleri ok olmuş, hedefini tam on ikiden vurmuştu.

Yağız'ın yardımıyla yanından sıyrılıp geçtik. Kafeden çıkarken telefonuma bir mesaj düştü.

Emre: Sıkılmadın mı birine dayanarak yürümekten?

Emre: Altı üstü saçma bir alçı

Emre: Biraz etrafına bakınmalısın

Emre: Ama o yanındaki herife değil!

Emre: Seni kucağında taşımak isteyen birine bakmalısın

(Görüldü.)

        (Bu kişiyi engellediniz.)

💧

Kitabın başında Ahu'nun attığı mesajlara benzer mesajlar atmaya çalıştı bizim öküzcük🤪

YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG) (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin