elli sekiz'

25.5K 1K 153
                                    

☆yıldızlamayı unutmayalım ☆

Yorumcukları göreyim 😳

Yorumcukları göreyim 😳

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

💧

Serkan'ın kucağında odadan çıkarken gözlerim benden izinsizce etrafta dolandı. Onu görmek istemiyordum.

Peki... İstemiyorsam niye böyle davranıyordum? Günlerdir yanıma gelmeyen adamı niye göz ucuyla etrafta arıyordum?

"Ojelerin yarım kalmış." dedi Serkan normal çıkarmaya çalıştığı bir sesle. Az önce odama nefes nefes girmiş, birkaç dakika dinlenmek zorunda kalmıştı. Kaşının üstü hafifçe açılmıştı ama önemsiz bir şeymiş gibi davranıyordu.

"Evet, hatta birini de taşırdım. Güzel olmadı."

"Güzel, güzel de sanki rengi biraz şey gibi olmuş."

"Ne gibi olmuş?" dedim tırnaklarıma bakarak. O arada hastanenin kapısından çıkmış, güneşin yakan sıcağına kavuşmuştum. İşte bu havanın kölesiydim. Sonunda soğuk havaları geride bırakabilmiştik.

"Yani fosforlu sarı, biraz canlı... Evet çok canlı olmuş."

"Yakışmamış mı?"

"Yakışmış elbette ama kırmızı falan da olabilirdi." Kaşlarım havalandığında aceleyle önüne dönüp "Sadece bir öneri tabi benimkisi." diye mırıldandı.

"Yok ya... Sen kendininkini kırmızı yaparsın, ben bunu sevdim."

Gözlerini devirip cebinden araba anahtarını çıkardı. Arka koltuklara beni dikkatle bırakırken alçılı ayağıma biraz daha dikkatli davrandı. Kapıyı kapatıp arabanın etrafında dolanacaktı ki telefonu çaldı. Duraksayıp onu açtı ve bana eliyle iki dakika deyip biraz uzaklaştı.

Saçlarımı geriye atıp Serkan'ın uzaklaştığı yere bakarken sol tarafta olan hareketlilikle bakışlarım oraya kaydı. Emre uzun boyuyla olduğum yere bakıyordu. Uzaklığına rağmen gözündeki morluğu fark ettim.

Yavaşça camı indirip ona daha derinden baktım.

Bana doğru birkaç adım attığında Serkan onu görmeden arabaya doğru gelmeye başladı. Şoför kapısı açıldığında elimi kaldırıp Emre'ye doğru salladım. Önce hareketime sonra yüzüme baktı.

Araba çalışmaya başladı. Burukça gülümsedim.

Bu Emre'ye benim vedamdı. Güzel anım, kusursuz hatıramdı.

💧

"Şu elbise sana çok yakışır... Alalım, beğenmezsen ben giyerim." dedi Vildan abla baktığı bir dergiyi bana doğru uzatırken. Sarı renkli, uzun bir abiyeydi. Pek benim tarzım değildi.

"Olur, alalım."

"Yarın bizim salona götüreyim seni, şu saçlarına bir bakım yaptırmak lazım. Haline bak."

"Kızımı rahat bırak Vildan." Babamın içeri girmesiyle rahat bir nefes aldım. Şu an düşündüğüm en son şey saçımın boka benzemesiydi. Tamam en son değildi ama önceliğim de değildi. Saçlarımı seviyordum ne de olsa. "Hadi masaya..."

Babamın yardımıyla masaya geçerken evde sadece üçümüz ve çalışanlar vardı. Bu eve gelmeyeli uzun zaman olmuştu ve özlemiştim. Yine de benim küçük evimin yerini tutmuyordu çünkü orayı ben kendim isteyerek, severek döşemiştim.

Yemeğe başlarken sessizdik. Babam arada bir bana bakıp gülümsüyor, sonra önüne dönüyordu. Yokluğum onu çok korkutmuştu. Biz birbirimizin yara bandıydık ve ben az daha babamı yalnız bırakacaktım.

"Okul?" diye sordum halsizce. Zaten bok gibi olan üniversite hayatım bu son olan olayla tamamen yok olmuş olabilirdi. Devamsızlık günlerim, sınavlarım berbat haldeydi.

"Bir süre dondurabilirsin istersen." dedi babam anlayışla. Çatalını tabağının yanına bırakıp dudaklarını temizledi. "Ahu kızım şu an okul en son düşüneceğin şey... Araya birilerini sokup halledebilirim."

"Hayır... Sene tekrarı sorun değil benim için."

"Sen nasıl istersen."

"Ay canım benim ben üniversiteyi yedi yılda bitirmiştim, boş ver." dedi Vildan abla küçük bir kahkaha atarak. Doğru diyordu. Kendisi babamın üniversitedeki en yakın arkadaşlarındandı. Ankara'da yaşıyordu ve İstanbul'a pek gelmiyordu. Genelde biz onun yanına giderdik ama bu sefer sanırım benim durumum onu buraya getirmeye yetmişti.

"Takmıyorum zaten." dedim omuz silkerek. "Sadece artık çalışmak istiyorum... İş hayatını merak ediyorum."

"Çalışırsın, daha ufaksın." dedi babam yemeğine tekrar başlarken.

"Yirmi iki yaşındayım baba."

"Ee küçüksün işte?"

"Baba!"

Vildan ablayla ikisi kahkaha atarken kollarımı birbirine bağlayıp ikisine baktım. Serkan veya Yağız'ın buraya gelip beni savunması lazımdı. Şu an eksik oyuncuyla oynuyordum.

Yemek sonlana kadar birbirimize takıldık. Günler sonra üzerimden bir yük kalktığını hissettim ama kalbimde hala bir ağrı vardı, geçmiyordu.

O geceye tekrar dönmek arabaya binmemek istiyordum. Güç bela kazandığım ikinci şansı neredeyse kaybedecektim. Kendime bu yüzden çok kızgındım, affedemiyordum. Etrafımdaki herkesi de çok üzmüştüm.

Emre'ye ise kızgın değildim. Kızgın olsam, arkadaşlarım gibi öfkelensem belki her şey daha kolay olurdu ama değildim. Tek hissettiğim derin bir kırgınlıktı. O kadar kırgındım ki hayatımda böyle hissettiğim bir anı yoktu. Ben daha önce kimseye kırılmamıştım.

Babam beni üst kattaki odama çıkardığında kapıyı açmadan kucağından inmek istedim. Yavaşça yere bırakıp dengede kaldığımdan emin oldu.

"İyi geceler baba." deyip kapıyı açtım. Başımı çevirip kırışmış yüzüne baktım. "Teşekkür ederim."

Gözleri doldu ve sadece başını salladı.

İçeri girdim ve babamı kapının ardından bıraktım. Lambaderin ışığı odamı hafifçe aydınlatırken gördüğüm gölgeyle düşecek gibi oldum.

"Bana başka çare bırakmadılar." dedi. Tamamen ortaya çıktığında morarmış gözüne baktım. "Seni bana göstermek istemiyorlar... Ben de böyle hırsız gibi odana gelmek istemezdim."

"Konuşacak bir şey yok Emre." deyip sekerek yatağıma oturdum.

"Benim yüzümden kaza yaptın." Önüme kadar geldiğinde başımı ona doğru kaldırdım. Saçları dağınıktı, üstü de öylesine giyilmiş gibiydi. "Özü-"

"Özür dileyecek bir şey yok." dedim dümdüz. Yoktu. Onun hiçbir suçu yoktu.

"O gün söylediklerim..."

"Emre bitti!" Onun yüzüne bir yumruk da ben atmışım gibi geriye doğru sendeledi. "Sen söylediklerinde haklıydın, biz bir ilişki yaşayabilecek olgunlukta insanlar değiliz. Belki sen öylesin ama bu gayretin de bana karşı olmaz. Kızgın değilim sana, suçlamıyorum da. Ama bitti Emre. Birbirimiz tanıma evremiz biteli çok oluyor ama" deyip küçük bir nefes aldım. "bu sefer seks de bitti."

💧

Emre'nin duygularını fark etmesi için kaybetmesi gerekiyordu bebişler. Bazı duyguları karıştıran bir karakter 😕

Bu arada arkadaşlar bu kitabı yazan olarak bu hikayede şimdiye kadar çok seven taraf Ahu'ydu.

YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG) (ASKIDA)Where stories live. Discover now