Bölüm.3. Sapkın Arzular.

5.8K 152 2.2K
                                    

Merhabalar can okurlarım!

Aşkolar emin olun Teslime'nin başına gelenler sıradan olaylar değil. Onun yaşadıkları ezber bozan cinsten.

O zaman Teslime'ye destek verip onun hikayesini hep beraber öğrenmeye ne dersiniz?

Bölüm.3. Sapkın Arzular.

Teslime, hiçbir şeyden habersiz su testisini pınardan doldurmuş gerisin geri kendi tarlalarının yolunu tutmuştu. Ferhat'ı bıraktığı yere geldiğinde hiç kimseyi göremeyince ister istemez şaşırdı. Acaba bir hinlik peşinde olabilir miydi, çünkü şaka yapmayı çok severdi. Olmadık zaman da olmadık yerde karşısına çıkar sürprizli şakalar yapardı. Seslense miydi acaba? Yok, bunu yapamazdı çünkü sesini birileri duyar sonra kötüye yorardı. Zaten Ferhat ile olan münasebeti arkadaşlıktan öteye gitmiyordu.

İkisinin de yaşı küçüktü sonra kimin ne olacağı bilinmezdi. Ferhat, üniversite okumak istiyordu Teslime, ilkokul mezunu. Mantık çerçevesinde düşününce onların birlikteliği biraz zordu ama bu kimin umurundaydı. Eros'un okuyla vurulan kalpler mantık tanır mıydı? Tanımazdı elbette...
Açıktan açığa olmasa bile kalpleri gizliden gizliye vurgundu birbirine.

Oyalanmak istemediği için adımlarını hızlandırdı fakat bir taraftan da gözleri Ferhat'ı arıyordu. Yolu yarılamış olmasına rağmen ortalıkta hiç ses seda yoktu. Yalancı hani beni bekleyecektin? Alacağın olsun senin. Hem bekleyeceğim diyorsun hem de çekip gidiyorsun! Sanki kendisi demişti beni bekle diye; beklemek için gönüllü olan oydu...

Sinirli adımları toprak zemini döve döve ilerliyordu. Nedensizce boğazına bir yumru oturmuş tıkamıştı alıp verdiği nefesini. Neredeyse kendi tarlalarının kıyısına gelmişti ama hala Ferhat'ı görememişti. Tedirgin olmuştu acaba kendisini beklerken başına kötü bir şey gelmiş olabilir miydi? Bir dakikayı aşkın durup etrafına bakındı amacı hem tıkanan nefesini düzene koymak hem de Ferhat'ın kendi tarlalarında olup olmadığına bakmaktı. Aklına gelen her yere baktı ama hiçbir yerde göremedi. Nereye gitmiş olabilirdi ki, buhar olup uçmamıştı ya?

Sıkkın bir nefesi dışarı üflerken testiyi yüklendi ve susayan anasının yanına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı zaten yeterince gecikmişti biraz daha gecikirse anasından zılgıtı yerdi...

Ağır toprak testiyi bir kilometrelik yoldan getirene kadar nefes nefese kalmıştı. Sanıldığı kadar kolay değildi dolu testiyi taşımak yormuştu körpe bedenini. "Hade Teslime, sallandığın yeter artık getir şu suyu. Şuracıkta ölsek dudağımıza değdirecek bir damla suya hasret gideceğiz."

Testiyi omuzundan indirdi ve kulpuna bağladığı kalaylı tasa biraz su doldurdu. "Tamam, ana hemen getiriyorum!"

🔥🔥🔥

Öte yandan kaşı ve dudağı patlayan Ferhat, olay yerinden hızla uzaklaşmış ailesi endişelenmesin diye doğruca çadırlarına girmişti. Gerçi ne yaparsa yapsın patlak dudağını bir şekilde göreceklerdi, hemencecik iyileşmesi mümkün değildi ki... Zaten Musa piçinden hiç hoşlanmazdı bir de üstüne ondan dayak yemişti. Erinde gecinde yediği dayağın intikamını almak için bilendikçe bileniyordu. "Senin oracıkta hakkını avucuna verirdim ama yaşına başına dua et. Hadi yaşından başından vazgeçtim asıl sebep Teslime'nin senin yakının olması, eğer yakının olmasaydı bana attığın yumruğun acısını misliyle sana geri ödetirdim."

Ferhat, kimselere görünmeden kendi çadırlarında kendini gizlerken Musa, düştüğü yerden kalktı önce üstüne başına yapışan pıtrakları temizledi. Kısacık bodur boyuna bakmadan arzularının peşinden gitmek için boş durmayacaktı. Ne yapacağını Ferhat'ı nasıl yolundan çekeceğini çok iyi biliyordu. Onun derdi Teslime'yi korumak falan değildi ki, birilerini kızın üstünde görse dönüp bakmazdı bile. İnsana has ahlak kavramı Musa'ya göre değildi onun tek derdi Ferhat'ı ayağının altından çekmekti. İşte Musa denilen şahsiyetsiz sadece uçkur peşinde koşan ahlaksızın tekiydi.

Hudutsuz Arzular (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin