22. bölümden alıntı

365 18 0
                                    

Selâm, güzellerim!

Bir sonraki bölümden kısacık bir alıntıyla geldim.

Bir iki güne bölümde hazır olur. Keyifliydi okumalar.

"Sen beni çok mu seviyorsun?"

"Çok, hem de pek çok seviyorum!"

"Ya, demek beni çok fazla seviyorsun?"

Sevgi sözcükleri ve adamın sevgisinin ölçütü genç kızın kalbini ihya etmişti.

Öyle güzel, öyle içten bakmaya başlamıştı ki...

Bu kez de genç kızın bakışları, gülüşleri, cilve yapar gibi ayakta sağa sola salınışı genç adamın ruhunu ihya etmişti.

"Sen böyle bakmaya devam edersen ben hiçbir yere gidemem ki. Bak yine aklımı çeldin sormayı unuttum.

"Teslime, salona mı geçip oturmak istersin yoksa benim odama mı geçelim?" 

Hayır, odası olmazdı,  küçücük odada tek başına onunla kalamazdı. Kapalı alanlar onun ruhuna karabasan gibi çöküyor soluksuz bırakıyordu. Nefes alamadığı sürece de boğuluyor hissini yaşıyordu.

"İstersen salona geçelim. Hem ben pencereden ara sıra bizim eve gelip giden var mı diye bakarım."

"Teslime, benim odamdan da bakabilirsin. Unuttun galiba sürekli benim odanın penceresinden sana baktığımı?" 

İkisinin de dudaklarına hafifçe bir tebessüm oturdu.

"Olsun, biz yine salona geçelim."

"Olur, Teslime, sen nasıl istersen."

Birlikte evin salonuna yani oturma odasına geçtiler. Her ihtimale karşı pencerenin perdesini sıkıca kapattı Fırat.

Perdeler kapanınca odanın içi loş bir aydınlığa bürünmüştü. Hala ayakta bekleyen Teslime'ye bakıp üçlü koltuklardan birini gösterirken, "Oturmaz mısın?" diye seslendi.

Biraz söyleşelim mi?

Sizce bu ilişki nereye kadar gider?

Birbirlerini bu kadar çok severken, bu aşk vuslata erer mi?

Evet

Hayır

Olarak cevap verebilirsiniz 🤗

Hudutsuz ArzularUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum