Seonghwa merakla ve bir o kadar da endişe ile küçük olanın yanına gitti. Minik bedenin kıyafet dolabının karşısında sinirle kendisine baktığını gördüğünde dudağını dişledi.
"Ne oldu güzelim?"
"Hyung kıyafetlerim nerde?"
"Bebeğim onlar kirliydi ben de makineye attım."
"HYUNG DAHA YENI ALMIŞTIK!"
"Ama bebeğim herkes deniyor onları, hep terli terli geri bırakıyorlar. Ben de bunlar yıkanmışken diğerleri de yıkansın dedim."
"E ben ne giyeceğim o zaman?"
"Benimkilerden bir şeyler giy."
"Sen çok dekolteli giyiyo- dur bir dakika. Neden sen hep dekolteli giyiyorsun?"
"Bebeğim, geç kalacağız bak. Üzerine bir şeyler giy de çıkalım artık. Eve geldiğimizde kızmaya devam edersin olur mu?"
Dudak büzerek bir kaç kıyafet alarak üzerini giyindi ve parfümünü sıktı.
"Wooyoung dokunup durmasana!"
Yeosang sinirle yanındaki hyungunun hemen solunda duran çocuğa vurdu. Seonghwa dudaklarını birbirine bastırarak Yeosanga baktığında, Wooyoung şaşkınca siyah saçlj olana döndü.
"Ne dokunması?"
Yeosang bir Wooyounga bir Seonghwaya bakarken olayı anladığında masanın altından büyük olanın bacağına vurdu. Pembe saçlı acı bir inilti çıkardığında Yeosang ona sırtını döndü ve diğerlerinin sohbetini dinlemeye devam etti.
Seonghwa elini Yeosang'ın sağ omzuna koyduktan sonra solundaki Wooyoung, Mingi ve Jongho ile sohbete daldı. Wooyoung fotoğraf çekmek istediğinde telefonu Mingiye uzattı ve üçlü bir fotoğraf çektiler.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yeosang ise Yunho ve San ile fanların yorumlarını okuyorlardı. Hongjoong ise bu kaos ortamı yüzünden başı ağrıdığı için sadece içeceğini içiyordu pipietinden.
Yunho kolu uzun olduğu için aralarındaki San'a rağmen Yeosang'ın yanağını sıktı ve güldü.
"Şirin."
"Yapmasana!"
Yeosang huysuzca ve gülerek Seonghwaya yaklaştı.
Önündeki bardağı kafasına diktikten sonra kendisine şaşkınca bakan mavi saçlı ile o da ona baktı.
