13 "Mutluluk

379 44 5
                                    

Hamile olmak içinde senden bir emanet taşımak,  eşsiz bir o kadar da zordu. Allah'ın sana bir şey emanet etmesi, senin onu içinde hissetmen, aile olman herkese nasip olacak bir şey değildir.
Hamile kaldığımdan beri herkesin bana olan düşkünlüğü de daha da artmıştı. Hamile kaldığımı öğrenince işten de ayrılmıştım. Akşam namazından sonra camın kenarında dışarıyı seyrediyordum. İçeri ay'ın yansıması vuruyor, bir yandan usul usul yağan yağmur cama damlalarını bırakıyordu. Su damlaları da sanki insanlar gibi yarış halindeydiler.

Dışarıyı seyrederken omuzlarımı örten şal ile arkama döndüm. Feyyaz yanıma oturup sarıldı.

"Yağmuru mu seyrediyorsun bakayım?"

"Hıhı çok güzel değil mi?"

"Senin güzelliğinden başka bir şey göremiyorum ki ben canım benim."

Gülümseyerek yanağını öptüm.

"Feyyaz."

"Gülüm."

Başımı ona çevirip gözlerine baktım.

"Bebeğimize ilk ne öğretelim. Yaşı biraz büyüyünce ilk Sahabe Efendilerimizin hayatını mı öğrensin? Yoksa Peygamberler tarihini mi?"

"Sen ne istersen onu öğrensin güzel gözlüm. Ama ben kızımız olacak gibi hissediyorum."

Gülümsedim. "Bak sen öyle istediğin için öyle hissediyor olmayasın?"

"Eh biraz o da var."

"Hem belki oğlumuz olur. Oğlumuz olursa sana benzer. Senin gibi serseri olur."

Kahkahaları kulaklarıma dolarken cimcikledim.

"Ya gülme yalan mı?"

"Yok yok değil tabi. Ama benim gibi serseri olursa senin gibi muazzam bir kadınla evlenir."

"Bak sen."

Biraz yaklaştığımız sıra Leyla geldi içeri. O gelince doğruldum biraz.

"Ablacım."

Elini bana uzattı oturmak için. Feyyaz ile aramıza oturttuk.

"Noldu ablacım."

Gülümseyerek elimi tuttu.

"Babamı getirmekle çok iyi yaptın. Çünkü ne olursa olsun o bizim babamız. Ben senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum tabiki. Ama teşekkür ederim abla, çok teşekkür ederim."

"Canım benim, senin merhametli kalbini severim."

"Hem belki gerçekten düzelmiştir ve annemle yeniden evlenir."

Feyyazla birbirimize baktık.

"Sen bunları düşünme hadi odana götüreyim ben seni güzel bir uyku çek."

Beraber odasına geldiğimiz de saçlarını okşayarak uyuttum ve çıktım odadan. Odadan çıktığım da salonda baş ucunda ki suya uzanmak isteyen babamı gördüm. Yanına gidip bardağa uzandığım da bana döndü.

"Sağ ol kızım."

Cevap vermeden arkamı dönecekken kolumu tuttu.

"Mişa biraz konuşalım mı?"

"Konuşmayalım baba. Konuşursak sana içimde bir nefret oluşur ve ben onun olmasını inan hiç istemiyorum. Ne yaşandıysa yaşandı ve bitti. Yarından itibaren de burada doktora gideceksin belki fizik tedavi vs şeylerle yeniden yürüyebilirsin."

"Böyle güzel bir aile kurmuş olman beni öyle mutlu etti ki. Bir baba olarak benim sana veremediklerimi senin kendi ellerinle inşaa etmiş olman."

"Ben yapmadım. Rabbimin bana lütfudur. Neyse iyi geceler."

Çıkmadan başının ucuna tekrar çektim masayı uzanacağı şekilde.

Odaya geldiğim de Feyyaz kitap okuyordu yatakta. Yanına oturur dizine uzandım. Elleri hemen saçlarım da dolaşırken bana dikti gözlerini.

"Güzelim."

"Bebeğimiz böyle bir evde büyümeli mi sence?"

"Nasılmış evimiz?"

İç çektim.

"Baksana sen bile bütün aileme katlanmak zorundasın."

"O nasıl söz Mişa? Ben hepsini de çok seviyorum. Babanı da seviyorum. Ya sen benim ailemin nasıl dağıldığını görmedin mi? Ben yıllarca aile sıcaklığı özlemi çektim. Rabbim seninle beraber bana bir aile daha nasip etti. Bir daha böyle şeyler söyleme lütfen."

Saçlarımda ki elini tutup avcunu öptüm.

"Seni seviyorum hemde çok."

"Bende sizi çok seviyorum."

"O takvâ sahipleri, bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcar, öfkelerini yutar ve insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyilik ve ihsân sahiplerini sever." | Ali İmran 134 |

24 OCAK | TAMAMLANDI |Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα