Siyah hareler kemeri taktıktan hemen sonra yüzüme büyük bir dikkatle bakarken tek eli bariz şekilde titreyen ellerimi avcu arasına aldı. Diğer eli de beklemeden havalandı ve yanağıma dokundu. Gözleri gözlerimden bir an olsun ayrılmazken dudaklarını araladı ve "Yankı, dalmışım." diye fısıldadı. Sesi yavaş ve sakinleştirici çıkmıştı.

Yanağımdaki eli, bulunduğu yeri usul usul okşarken her hareketimi dikkatle izliyordu, bu kısa sürede titrememi durdurdu. Gözlerimi kırpıştırıp her mimiğimi izleyen gözlerden ayırdım gözlerimi. Buna rağmen bakışlarını üstümde hissettiğimde bir şey demeden ona yaklaştım ve yanağına ufak bir öpücük bıraktım.

Aldığı nefes, bu hareketimle titrer gibi çıkarken geri çekildim ve gülümsedim. Diğer kişiler biz hareket etmediğimiz için aynı yerde duruyorlardı, daha fazla beklememek için elimi havaya kaldırdım ve "Hadi gidelim de sizi bir güzel yeneyim!" dedim iddiayla. Gülüş sesi kulaklarımı doldururken önüne döndü ve az önce çalıştırdığı arabayı sürmeye başladı.

Mahalle ve ev arasında çok mesafe yoktu, yine de ayakkabılarımı çıkartıp ayaklarımı koltuğa koydum ve yanağımı dizlerime yasladım. Gözlerim direkt olarak yola odaklanmış ve fazlasıyla ciddi olan adamı izlerken hiç çekinmeden dudaklarımı yaladım. Acaba nasıl bu kadar ciddi olabiliyordu? Ben iki dakika ciddi olsam iki gün kendime gelemiyordum.

Ciddi olduğum zamanlar Görkem elinde bıçak olan civcive benzediğimi söylüyordu. O yüzden sanırım bu iyi bir şeydi.

Benim susmadığım ve gözlerimle Korel'i yediğim, Korel'inse sadece yüzünde ufak bir tebessümle arada bir bana bakıp önüne döndüğü yaklaşık bir saatlik bir yolculuğun sonunda araba durdu. Anlattığım konuya o kadar odaklıydım ki bir an yarıda kalıp başımı kaldırdım ve "Aa, gelmişiz." dedim şaşkınca.

Korel, kemerini açarken bu dediğime "Hmm, gelmişiz." diye mırıldandı. Ona dönüp "Sahaya gömülmeye hazır mısın? Yani biliyorum zaten sen bana kıyamazsın, performansının altında oynarsın ama hiç gerek yok. Biliyorum canım, ben ne desem de yapacaksın bunu ama yani gerek yok diye diyorum. Yoksa biliyorum ben sen bize yardım bile edersin kazanmamız için." dedim ve tatlı tatlı sırıttım.

İnşallah ederdi.

Bu cümlelerim dudaklarını yukarı kıvırmasını sağlarken sessiz bir gülüşle omuzları titredi, benim beklentiyle bakan gözlerime havalanmış kaşları altından alay dolu bir bakış fırlattı. Ardından aynı alayla ağzını aralayıp "Evet Yekta gerek olmadığını biliyorum. O yüzden güzel aklını yorup merak etme, performansımın bile üstünde oynayacağım." dedi.

Sertçe yutkunurken gergince güldüm. Yok yahu ne merak etmesi, sadece kaybedersem ne kadar rezil olacağımı hesaplıyorum.

Bir anda olduğum cam sertçe çalındığında irkilip başımı cama çevirdim ve sabırsızca buraya doğru bakan Görkem'i gördüm. Camlar filmli olduğu için beni göremiyordu, beklemeden camı aşağı indirmek için kapının üstündeki düğmeye bastım. Cam yavaş yavaş aşağı inerken Görkem tamamen inmesini beklemeden, beni gördüğü an "Lan dörtte geleceğim dedin saat beş oldu, neredesin yavş-" diye söze başladı ama sözleri yanımdaki adamla göz göze geldiği an kesildi.

Mafya [bxb] • TamamlandıWo Geschichten leben. Entdecke jetzt