6

4.2K 254 74
                                    

Oturduğum lüks arabanın içinde bana orada nasıl davranmam gerektiği ile ilgili sıkıcı bir konuşma yapan menajerime göz devirdim. Gören de ilk defa bir toplantıya katılıyorum sanardı. Geçiştirmek adına kafamı salladım ve aynadan son kez kendime baktım.

Arabadan indiğimde, korumam direkt olarak yanıma gelmişti. Beraber menajerimi beklemeden yürümeye başladığımızda, homurdanarak bize yetişmeye çalıştığını duyuyordum.

Kış aylarına yaklaştığımız için hava soğuktu ama güneş de bir o kadar parlaktı. Kafamdaki siyah şapkayı çekiştirirken, tanınmamaya özen gösteriyordum. Sonunda, görkemli gözüken uzun binanın önündeydik.

Hybe.

Beraber içeri girdiğimizde, beni görünce hemen yanıma iki görevli gelmişti. Anlaşılan önceden haber verilmişti. Mavi gömlekli şirin kadın bir şeyler hakkında bilgi verirken, ben de etrafı inceliyordum. Beyaz ağırlıklı bir yerdi.

Beni bir asansöre yönlendirdiklerinde, oraya ilerledim. Kat ona basan erkek görevli ile göz göze geldiğimizde gülümsedim, o da gülümsemişti. Heyecanlı duruyordu.

Asansörden sonra, uzun bir koridor yürümüş, ardından da büyük ve geniş bir ofise gelmiştik. Görevliler, Taehyung ve menajerinin birazdan burada olacağını söyleyip, yanımızdan ayrılmışlardı.

Ofisin içinde büyük yuvarlak bir masa, köşede kahve ya da çay yapmak için küçük bir tezgah ve malzemeler, hemen masanın önünde de büyük bir ekran ve tahta vardı. Camları yerden tavana kadardı, güzel bir manzara bizi karşılıyordu.

Kapı açıldığında, dikkatimi oraya çevirdim. Kahverengi kabanı, uzun boyu ve gözlerinin önüne dökülen saçları ile Taehyung karşımdaydı. Derin bir nefes alarak gülümsedim.

O da hafif tebessüm ile bana bakmıştı ama ortamdaki gerginliği herkes görebiliyordu. Menajerim sahte bir şekilde boğazını temizlediğinde, Taehyung kafasını salladı ve elini uzattı.

"Ben Kim Taehyung, tanıştığımıza memnun oldum."

Kalın ses tonuyla konuştuğunda, gözlerim kemikli uzun parmaklarına gitti. Yutkunurak kafamı salladım. Bende elimi uzattım.

"Bende Kim Jennie. Umarım iyi anlaşırız Bay Taehyung."

Elimi hafifçe salladığımda, elimi bırakmış, hafif tebessüm etmişti. Bir görevli yanımıza geldiğinde, çoktan oturmuştuk. Hepimize ne istediğini sormuştu.

"Sade filtre kahve lütfen."

Taehyung benimle aynı anda aynı siparişi verdiğinde, kaşlarım havaya kalkmış, şaşırarak ona dönmüştüm. O da bana baktığında, kıkırdamıştık. Ortamdaki ciddiyet azaldığı için mutluydum.

Dikkatim, ayağa kalkan Taehyung'un menajerine döndü. Eline aldığı kağıtlardan birini Taehyung'un önüne, birini de benim önüme koymuştu. Kağıtta, kısaca birbirimiz ile ilgili olan etkileşimlerimiz, ardından yaşanan birkaç olay ve bir anlaşma vardı.

Gizlilik Sözleşmesi.

Okuduğum başlığı algılamaya çalışırken, aklımdaki kötü düşünceleri susturmaya çalıştım. Belki de düşündüğüm şey değildi?

"Önünüze koyduğum bilgilerden anlayacağınız gibi, aranızdaki ufak yanlış anlaşılma, ikinizi de oldukça olumlu bir yönde etkiledi. Biz de iki şirket olarak ortak bir karar aldık."

Hafif göbekli menajer konuşurken, hala algılamakta zorluk çekiyordum, bu kesinlikle tahmin ettiğim şeydi.

"Ne demeye çalışıyorsunuz Bay Im? Açık olur musunuz?"

Taehyung karışık bir ses tonuyla konuştuğunda, adam gülümsedi ve kafasını salladı.

"Uzun lafın kısası, bir süre sahte bir beraberlik yaşamanızı istiyoruz. Her iki taraf içinde iyi bir fırsat olacağını düşündük."

Duyduğum şey beni şaşırtmadığı için küçük bir kahkaha attım. Herkes bana dönerken bu umurumda değildi. Saçımı arkaya doğru atarken, Taehyung ile göz göze gelmiştik. Şaşkın şaşkın bana bakarken, dikkati dağılmış, hızla menajerine dönmüştü.

"Bunu kabul edeceğimizi size düşündüren şey ne? Üstelik fikrimizi bile sormadınız?"

Taehyung kükrer gibi sinirle konuştuğunda, ben bile korkmuştum. Anlaşılan bu onun için bir seçenekti. Gülümsedim.

"Öncelikle sakin olun Bay Taehyung. Üzgünüm ama bu sizin için bir seçenek değil, çünkü bu bizzat Bang Pd-nim tarafından istendi."

Tahmin ettiğim gerçekleşmişti, bundan sonra neler olacağını çok iyi biliyordum. Bunu daha önce de yaşamıştım, Jongin ile aramızdaki dostluk yanlış anlaşılınca şirketler bunu hemen prime dönüştürmüştü.

Eminim bu fikri de öne süren benim şirketimdi. Taehyung ile aramızda geçen bu saçma olay bizi nereye kadar süreklemişti böyle? Onu suçlasam da, olanlar ikimizinde suçuydu.

Taehyung çileden çıkmış gibi solumaya başladığında kendime gelmiş, kafamı sallayarak ellerimi önümde birleştirmiştim.

"Pekala, başka seçeneğimiz olmadığı için uzatmaya gerek yok bence. Diyeceğiniz başka bir şey yoksa imzalayabiliriz Bay Taehyung."

Taehyung bir şey demediğinde, birkaç önemli detaydan bahsetmeye başlamışlardı. Onları dinleyemiyordum, yapabildiğim tek şey buradan çıkınca olacakları düşünmekti.

Korktuğum biri ile ilişkimin açıklanması değildi, sorun Taehyung da değildi, sorun alacağım tepkiler, bana yakıştırılan iğrenç lakaplardı. Sokakta, ödül törenlerinde, sosyal medyada...

Her yerde olacaklardı, sadece bu aptal sektörde bir kadın olduğum için.

Sonunda önümdeki kağıdı imzalamıştım, aynı Taehyung gibi. Kimseyle göz göze gelmemek için yere doğru bakıyordum. Menajerim ve korumam yanıma gelirken, beraber çıkışa ilerledim. Her şey yeni başlıyordu...

wrong [düzenleniyor] Where stories live. Discover now