close

1.6K 160 307
                                    

Büyük bir heyecanla kapının önüne çıkmıştım geldiklerini haber etmeleriyle. Heyecandan olduğum yerde duramıyordum. Chan ve Changbin oppanın arabalarıyla gidecektik.

Kapının önünde duran arabaya binmiştim. Cam kenarını kapmıştım Felix ve Jisung'dan önce. İkisi de uyuzluk yapıp beni ortaya oturtuyorlardı. Jisung ve Felix çantalarımızı bagaja bırakmıştı. Çadırlar öndeki araçtaydı muhtemelen. O araba daha büyüktü.

Minho oppanın ön koltuğa oturmasıyla diğer ikisi de binmişti. Jisung ortaya oturmuştu mecburen. Gülmüş başımı cama çevirmiştim. Hem benim yanımda hem de cam kenarında oturmak istiyordu.

Sahte bir kızgınlıkla bana bakmıştı.

"Cezan yol boyunca başımı omzunda taşımak ve birlikte müzik dinlemek."

Kıkırdamıştım. Kulaklığının tekini bana uzatmış diğerini de kendine takmıştı.

"Seve seve kabul ederim."

Çok geçmeden yola koyulmuştuk. Başımı cama yaslamıştım, o da telefonundan oyun oynuyordu. Arada onu izliyordum arada dışarıyı. Bir süre sonra ise uyuyakalmıştı. Kulaklığı kulağından çıkarmış, elindeki telefonu kucağımdaki küçük çantaya koymuştum.

Ormanlık alanlara girmemizle yüzümde küçük bir tebessüm oluşmuştu. Yeşillik, doğa, huzur. Burada geçireceğimiz zaman ilaç gibi gelecekti inanıyordum.

Öndeki aracın otopark gibi bir yerde durmasıyla bizde durmuştuk.

Felix'in Jisung'u cımcıklamasıyla sıçramış uyanmıştı şapşal. Gözlerini kırpıştırmıştı etrafına şaşkın bakışlar atarak. Daha fazla yanında durup tatlılığının esiri olmamak için inmiştim arabadan.

Bagajdan çantamı sırtıma almış, ayarladığımız bir kaç poşeti elime almıştım. Jisung yanımda durmuş çantasını sırtına alıp elimdeki poşetleri almıştı.

"O kadar ağır değiller."

Başını iki yana sallayıp önden ilerlemişti. Hâlâ uyku mahmuruydu sanırım, yüzündeki ifadesizlikten anlamıştım. Arkasından gülmüştüm.

"Canın bir şeyler taşımak istiyorsa şu kamp sandalyesini alabilirsin."

Chan oppaya gülümsemiştim. Sandalye ve kalan poşeti elime alıp arabanın önünde onu bekliyordum. Diğerleri önden gitmişti eşyaları alıp. Gerçek bir abim varmış gibi hissediyordum onunlayken, bana yardımcı olmak için uğraşıp duruyordu.

Arabayı kilitledikten sonra poşetleri tek eline alıp kolunu omzuma atmıştı.

"Hadi bizde gidelim şu şapşalların yanına."

Gülümseyip ilerlemeye başlamıştım.

Çoktan bir yer bulmuşlar, kurma aşamasına geçmişlerdi bile. Felix'in dediğine göre abisi kamp işlerine bayılıyordu. O yüzden şanslı sayılırdık. Çantamı ve poşetleri bir köşeye bırakmış bizim kalacağımız çadırı ayarlamaya çalışan Jisung'un yanına gitmiştim.

"Yeni evimizi kurmama yardım et."

Gülerek çubuklardan birini tutmam için bana uzatmıştı. Kısa sürede çadırı kurmuştuk. Jisung yardım için diğerlerinin yanına gitmişti ardından. Çantalarımızı çadırın içine koymuştum.

Çadırdan çıkmamla aniden koluma Jeongin girmiş ve beni de kendiyle ilerletmeye başlatmıştı.

"Biz Harin'le çalı çırpı toplamaya gidiyoruz!"

"Biz de onlara eşlik ediyoruz!"

Diğer koluma giren Hyunjin ve onun koluna giren Felix'le takım tamamlanmıştı sanırım. Ben aralarında kalmıştım öyle.

Streetlight • Han JisungWhere stories live. Discover now