2.2

8.3K 749 609
                                    

Naberrrrr

***

“He always be talkin' like he know, know, know
I told his, "Don't ever leave me 'lone, 'lone, 'lone"
I guess I'm accident prone, prone, prone”

En son ki takip edilişin üzerinden iki hafta geçerken Hwang Jun hala Hyunjin'in peşini bırakmamıştı ama Chan, bunlar Hyunjin'in kulağına gitmeden ya da fiziksel bir şekilde karşısına çıkmadan her şeyi engelliyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

En son ki takip edilişin üzerinden iki hafta geçerken Hwang Jun hala Hyunjin'in peşini bırakmamıştı ama Chan, bunlar Hyunjin'in kulağına gitmeden ya da fiziksel bir şekilde karşısına çıkmadan her şeyi engelliyordu.

Hyunjin ise kendi halinde bazen onların evine gidiyor, bazen kendi evinde duruyor kimi zaman ise
görmediği yerleri görmek için sabahtan çıkıyor akşama kadar kendine geziyordu. Bazen bu gezmelere Chan da katılıyordu ona, hatta bir keresinde Jisung zorla gelmiş, Hyunjin ise tahmin edemeyeceği bir şekilde eğlenmişti o günkü turdan.

Güneşin fazlaca olduğu bir gün hastanenin karşısındaki kafede soğuk içeceğini içerken ona doğru ilerleyen bedeni gördüğü gibi sırıttı.

Minho kendine bir sandalye çekip oturmuş, elini kaldırıp garsonu çağırmıştı.

"Sen böyle boş boş oturduğuna göre daha bitmedi?"

Kafasını salladı. "Seungmin bugün bir saat daha fazladan istediği için bekliyoruz. Odadan kovdu beni, kendi başına yürüyüp öyle karşımıza çıkmak istiyormuş."

Seungmin artık daha sağlam basıyordu fakat her seferinde daha da iyi olabileceğini bildiği için daha fazla fizik tedavi görmek istiyordu. Minho bu cümle ile gülerken gelen garsona içecek siparişini verip sandalyede daha çok yayıldı.

"Kalmışsın güneşin altında."

"Sorma." dedi yakınarak Hyunjin. Elini kaldırıp saatine baktı. "Neyseki on beş dakika kaldı. Beni odadan kovdu, tek başına gelemezse döve döve indiririm onu."

"Çakarım lan ağzına."

"Chan da sana çakar. Ama ona müsaade etmeden ben çakarım bir tane. Double punch yersin."

"Aptal."

Minho gülerek pipeti dudaklarının arasına yerleştirdi. Bir saatte olsa Seungmin, bugün kendi tek başına o merdivenleri ineceğini söylediği için her şeyi iptal edip gelmişti. Hyunjin ile ikisi genelde onu bekledikleri için ister istemez muhabbet ediyorlardı ve bu süreç onları yakınlaştırıyordu.

"Chan ne yapıyor?" sorusu gelince Minho arkasına yaslandı.

"Mal gibi bilgisayarda, kör olacak çalışmaktan. Götüm, iki hafta önce oturduğu yerde iki milyon dolar kazanan o değil sanki."

Arkadaşını hiç takmadan smoothiesini yudumlamış gözlerini hastanenin kapısına dikmişti. Hyunjin ona göz devirip biten kahvesini çöpe attı ve boynunu esnetti. Bu esnada ikinin de gözleri kapıya dönmüş, yürüyerek onlara gelen Seungmin'i fark etmişlerdi.

red lights, hyunchan ✓Where stories live. Discover now