2.8

14.5K 413 43
                                    

Sessiz bir araba yolculuğunun ardından dediği gibi deniz kenarında, boş, çimenlik bir alana getirmişti beni. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemin en güzel yanı istediğim çoğu yerde deniz bulabiliyor olmaktı. Çimenlik biraz yüksekte kalıyor ve deniz daha altta kalıyordu. Ama manzara çok güzeldi.

Bagajdan aldığı büyük kilimi çimenlere yaydı. Anında kendimi üzerine atıp yattığımda gülerek yanıma yattı. "Neden buraya gelmek istedin? Restoran, bar, kafe, lunapark... Randevularda buralara gidilir." Kaşlarımı kaldırıp başımı ona çevirdim. "Sen randevularında bara mı gidiyorsun?"

"Tabi sen yeni reşit olduğun için bilmezsin bunları." Gülerek konuşunca göz devirdim. Koyu mavi gökyüzüne döndüm. Hava kararıyordu.

"Çok gürültülü olurdu. Ben zaten kafamdaki gürültüden kaçıyorum." Gözlerimi kapatıp mırıldandığımda bir süre ses gelmedi. Yaklaşık on dakika sonra konuştu. "Anlatmak ister misin?"

Ona baktım. Bıraktığım gibi bana bakıyordu. "Dinlemek istiyor musun ki?" Çok az erkekte görebileceğim, çekici gülümsemesini sundu. "Boş Kral'ı olan benim ama bu seferlik sen Kraliçe olabilirsin." Yarım bir gülüş atıp gökyüzüne döndüm yine.

Kumral saçları ve siyah gözleri vardı. Beyaz teni benimkinden biraz daha koyuydu ama esmer değildi. Ben çok açık tenli olmalıydım. "Sanırım anlatabileceğim bir şey yok." Vücudunu da bana çevirerek yatmaya devam etti. "Ne düşündüğümü bile bilmiyorum."

"Depresyona mı girdin sen?" Gülerek ona baktım. "Hiçbir şey beni depresyona sokamaz."

"Anlaşılan o ki sokmuş."

Bir şey demedim. Bir aradaki uzun sessizliklerimizle konuşurken hava kararmıştı. "Sen beni tanıyorsun. Ama ben seni tanımıyorum."

"Ve tanımadığın bir adamla boş bir çimenliğe geldin." Ona baktım. "Sanırım gerçekten depresyona girmişim." Bu sefer o güldü. "Araba ve lojistik şirketim var. Normalde ekonomi okumuştum ama babam böyle bir iş kurmak isteyince, ben de okulu sevmeyince bıraktım ve şirket kurdum. Senden dört yaş büyük olduğumu zaten biliyorsun."

"Şirket kurmak için üniversiteyi bırakmamalıydın."

"Hayatımı kurtarmak için diplomaya ihtiyacım yok. Doğru adımı attığım sürece başkalarının gittiği yoldan gitmeye de ihtiyacım yok. Şu an benimle aynı sınıfta okuyan tüm arkadaşlarımdan daha zenginim."

"Belli. Özgüvenin bağırıyor."

Ben de vücudumu ona çevirerek yattım. Öylece birbirimize bakıp yıldızların yatarken çok masalsı bir şey yaşıyorduk. Sürekli gözlerine bakmak bir yerden sonra zor olunca gözlerimi ondan çekip kilime diktim. İşlemeleri ezberlemeye çalışırken ortamın sessizliği, daha doğrusu sadece ağaçların hışırdayan yapraklarının ve cırcır böceklerinin sesi vardı, ve esen rüzgarın boynumla yüzüme çarparken verdiği hisle mayışmıştım.

Uyuyacağımı anladığımda gözlerim neredeyse kapatmak üzereydi. Dudaklarımı yalayarak vücudumu döndürmeden başımı gökyüzüne çevirdim. Boğazımı temizledim. "Buraya başka hayallerle geldiğini biliyorum ama sanırım uyumak üzereyim."

"Uyuyabilirsin." Dalgın sesiyle ona döndüm. Birkaç saniye gözlerime baktıktan sonra gözleri aşağı kaydı. "Dudakların çok güzel."

Bana bunu mesajla yazmış olsaydı kıyameti koparacağıma emindim. Ama o an o kadar normal bir şeydi ki...

Bu sözle ister istemez ben de onun dudaklarına baktım. Bir kızı kıskandıracak kadar güzeldi. Gerçekten onu bu konuda kıskanabilirdim.

Hangimiz yaptı bilmiyorum ama yüzlerimiz yaklaştı. Dudaklarımız birleşti. Birkaç kez ayrılıp tekrar birleşen dudaklarımızdan sonra elimi yumuşak saçlarına daldırdım. Dudaklarımdaki baskısı derinleşirken sanki ona hiç sapık dememişim gibi öptüm onu. Sanki iki sevgiliymişiz ve çok normalmiş gibi.

Sanırım bu oldukça kafa dağıtıcıydı. Dışarı çıkma görevi başarıyla sonuçlanmıştı.

- - - - -

Instagram : leyhizal

Instagram Sayfası : leyhizalhikayeleri

Twitter : leyhizal

Yayım Tarihi : 20 Kasım 2021

Don't Cry Darlene | TextingWhere stories live. Discover now