yirmi yedi

3.3K 350 287
                                    

two truths and a lie

Jimin ameliyathane kapısından çıkıp maskesi ve bonesi çıkarttığı sırada cerrahın çıktığını gören hasta yakını hızla ayaklanıp telaşla yanına koşmuştu. Hasta yakınına, ameliyatın yolunda gittiğini, hastanın birkaç dakikaya odaya alınacağını söyledi. Jimin her ne kadar öncesinden ameliyatın minimum risk içerdiğini ve oldukça basit bir ameliyat olacağını temin etmiş olsa da, hasta gözyaşları içinde defalarca ve defalarca kez teşekkür etti.

Koroner arter baypas ameliyatı, Jimin için rutin sayılırdı. Elbette, tıpkı her ameliyatta da olduğu gibi, bıçak altına yatmak risk taşıyordu fakat Jimin bu spesifik operasyonda uzmandı. Şimdiye kadar, ameliyat sırasında nasıl sakinliğini koruması, operasyonu başarılı bir şekilde sürdürmesi gerektiğini ve hatta çıkabilecek herhangi bir komplikasyon ihtimalini dahi oldukça iyi biliyordu. Genellikle bu prosedürün komplikasyonları, nispeten daha küçük ve üstesinden gelinebilirdi.

"Teşekkürler. Teşekkürler Dr. Park. Çok teşekkür ederim." Jimin, adamın elini tutmasına izin verip tıpkı onun gibi eğildi. İki yetişkin insan karşılıklı birbirlerine eğilmişken Jimin tekrar tekrar "Lütfen, yeterince teşekkür ettiniz zaten! Ben sadece işimi yaptım, Bay Joo!" dedi. Fakat adam ağlamaya ve teşekkürlerine devam ederken Jimin, kendisinin bilmem kaçıncı ameliyatına girdiği hastanın aslında adamın tek ve biricik karısı oluşunu hatırlamıştı.

Adam nihayet kardiyologu saldığında, Jimin nöbet odasına yürüyorken karnının guruldadığını duydu. Şu an tek düşünebildiği masasına varır varmaz, bir an önce midesine ramen yollamaktı.

Tam nöbet odasına yaklaşmıştı ki, Dr. Jeon'un sesini duydu.

"Bir an hiç gelmeyeceksin sandım." Jimin kafasını çevirip baktığında Jungkook'un, hasta yakınlarının bekleme alanında oturduğu yerden kalkıp kendisine doğru adımladığını gördü. Masasına bir an önce varıp yemeğine kavuşmak için o kadar seri yürüyordu ki, Jungkook'u fark etmeden yanından geçip gitmişti. "Aşırı dikkatsizsin gerçekten Park."

"Ne?" Jimin yavaşlayıp travma cerrahına doğru yürüdü.

"İyi ameliyattı. Basit olsa da iyi el işiydi, Park." sırıttı Jungkook. İki sandviç tutuyordu ellerinde. Jimin gülümserken göz devirip "bunu bir iltifat olarak mı almalıyım? Belki de beni, aşağılamadan övmeyi öğrenmelisin."

"Aşağılamak mı? Ne yani koroner arter baypas ameliyatının senin gibi uzman bir doktor için rutin sayıldığı konusunda haksız mıyım?"

"Kapa çeneni," Jimin genişçe gülmemek için zorluyordu kendisini. "İzledin mi?"

"Son dakikalarını yakalayabildim. Bir kez bile gözlem odasına kafanı kaldırıp bakmıyorsun, farkında mısın?"

"Odaklı bir insanım ben." Jimin atılgan bir şekilde karşılık verdi. "biraz örnek almalısın Bay konferans konuşmama-dikkatini-vermeyen."

"Yuhhhh sadece bir kereliğine mahsustu!!" Jungkook göz devirdi ve Jimin suratını kırıştırdı karşılık olarak. Jungkook güldü. "Gerçekten odaklı birisin ama. Bu konuda sana katılıyorum. Resmen yanımdan geçip gittin."

"Tünel görüşe sahip biriyim ben; sadece önemli şeyleri görürüm. Önemsiz şeyler ilgimi çekmez." sözleriyle Jungkook'a gönderme yapmıştı Jimin. Fakat bunu cilveli bir tavırla, son zamanlarda hep yaptıkları gibi sataşarak söylemişti.

Jungkook kafasını geriye atarak kahkaha attı. "Önemsiz? Şeyler? Şimdi de 'şey' mi oldum?"

"Her neyse. Ne istiyorsun Jeon." gülümsedi Jimin.

a Dose of SaltKde žijí příběhy. Začni objevovat