on yedi

2.8K 347 424
                                    

code blue

"İkiniz beraber çalışacaksınız bu dosyada." demişti Seokjin dosyayı masaya bırakıp Jimin ve Jungkook'a bakarken. Jungkook yavaşça suratını avuçladı ve Jimin sinirle iç çekip saçını geriye yatırdı.

"Hope Hastanesi'nden yeni transfer edildi. Adriana Song, Ari'yi tercih ediyor, 19 yaşında bir kadın hasta. Astım, bilinmeyen osteokondrodisplazi*¹ ve kardiyomiyopati*² teşhisi koyulmuş fakat daha sonrasında doktoru MR sonuçlarını tekrar kontrol ettiğinde, kardiyomiyopatisi olmadığı fark ediyor..." Seokjin, iki cerraha detaylı bir özet geçti, hasta bilgilerini.

"Oldukça eşsiz bir hasta bu nedenle her ne kadar ikinizin birlikte çalışmasını istemesem de, iş her zaman önce gelir. İkiniz tarafından operasyona alınması gerekti. İkinizden hiçbir şey değil, yalnızca profesyonellik bekliyorum. Kişisel sorunlarınız gram umrumda değil. İhtiyacım olan tek şey en iyi iki uzman doktorumun, hastalarını tedavi etmesi. Anlaşıldı mı?" Seokjin net bir ifadeyle baktı ikiliye.

Jungkook uzaklaştırmasından döndüğünden beri, iki doktorun aynı hasta dosyasında çalışmamasını sağlıyordu fakat daha fazla sırf anlaşamıyorlar diye buna devam etmeyecekti, Seokjin. Bu sıradışı hastanın, hastanenin kardiyoloji ve ortopedi (Jungkook'un bir diğer uzmanlık alanı) alanlarında eksper doktorlarına ihtiyacı vardı. Sırf onlar anlaşamıyor diye hastanın hak ettiğini alamamış olması, doğru olmazdı.

"Anlaşıldı mı?" sorusunu tekrarladı Seokjin her ikisinin de sırayla gözlerinin içine bakarken. Jimin gönülsüzce kafasını sallarken Jungkook 'evet efendim' demişti. Seokjin ardından ekledi, "bu son şansınız."

Şok olmuş Jimin oturduğu yerde öne kayıp şaşkınlıkla sordu, "son şansım derken?"

"Çıkabilirsiniz." dedi Seokjin Jimin'in sorusunu yanıtsız bırakırken. Jungkook ayaklanıp eğildi ve odadan çıkmak adına kapıya ilerledi. Jimin ise telaşla ayaklanmıştı. "Son şansım derken, neyi kastettiniz?!"

"Park, bana sesini yükseltme."

"Özür dilerim. Sadece, ne demek istediniz şef?? Son cümlenizde?"

"Jeon, söylediklerimin anlaşılması zor muydu?" Neredeyse kapıya yaklaşmış olan Jungkook'a sormuştu Seokjin. Jungkook duraksayıp cevaplamak için arkasını döndü.

"Hayır, efendim."

"Öyleyse lütfen, Park'a ne demek istediğimi açıklar mısın?"

Jungkook sıkıntıyla iç çekti. Jimin'e dönüp açıkladı, "birlikte çalışmak için son şansımız yoksa başımız belaya girer, büyük ihtimal kovuluruz. Yani, en azından benim için böyle olduğuna eminim. Ben böyle anladım."

"Kovulmak mı? Benim daha bir tane bile uyarım yok ki şef!!" Jimin öfkelenmişti. "Bu adil bile değil ki?! Ne yani direkt kovma aşamasına mı geçeceksiniz?!"

"O zaman iyi anlaşın. Birlikte iyi iş çıkarttığınız sürece endişeleneceğiniz bir şey de kalmaz." Jimin'e bile bakmadan yanıtlamıştı önemsiz bir şeymişçesine, Seokjin. Birkaç dosyasını açıp bilgisayarda işlerini halletmek adına fareyi oynattı. 

Jimin hayrete düşmüştü.

"Dr. Park yapacak tonla işim var, odamı terk edin lütfen. Her ikiniz de. Eminim hastanız henüz gelmemişken, çalışmanız ve önaraştırma yapmanız gerekiyordur."

"Şaka gibi! Yanlış hiçbir şey yapmadım bile! Benim, başkalarıyla birlikte çalışmakta bir sorunum yo-"

"PARK!" Seokjin, kardiyologu susturmak için dosyayı sertçe masaya vurdu. Jungkook bile şaşırmıştı. "Çık dışarı. Hemen. Aksi takdirde güvenliği, sana eşlik etmesi için arayacağım." 

a Dose of SaltWhere stories live. Discover now