Beyninden Vurulmuş? Sırtından Bıçaklanmış? / Chapter : 20

Start from the beginning
                                    

" Ne yapıyorsun? Önüne baksana! "

Baekhyun yerden kalkmaya çalışırken üzerini silkeliyordu bir yandan.

" Önüne bakması gereken kişi sensin. "

Sehun'un imalı sözleri Baekhyun'un daha fazla öfkelenmesine neden olsa da bir şey söylememeyi tercih ederek hızla çadıra girdi. Bununla birlikte Sehun'da yakmak için çalı arama çalışmalarına girdi. Normal de bunu her zaman Luhan ile beraber yaparlardı fakat Luhan saçları kuruyana kadar çadırdan dışarı çıkacak gibi durmuyordu. Gerçekten, o Sehun'un İkizi miydi ki? Çünkü huyları kesinlikle onun zıttıydı.

Fakat ne zaman Luhan'ın canı yansa bunu hissederdi..

Ormanın içlerine doğru yürüyerek geçen gün yağan yağmurdan nasibini almamış kuru çalı arama girişimlerini hala sürdürürken hava da neredeyse kararmak üzereydi. Bu yüzden elinden çenesine kadar topladıklarıyla idare edebileceğini düşünüp yeniden geri dönmeye hazırlandı.

Açıkcası pek belli etmek istemese de Luhan'ın böceklerden korktuğu gibi o da karanlıktan korkardı. Fakat elbette ki bunu Luhan gibi abartarak asla dışarı vurmazdı. Ve bunu Luhan'dan başka bilen kimse de yoktu zaten. Luhan'dan başka kimse gece yatarken annesinin ona hediye ettiği gece lambasını yaktığını bilmiyordu.

Sehun bastığı yerlere dikkat ederek elinde ki çalılarla dikkatle yürümeye çalışırken kulaklarına dolan tanıdık ses aniden durup, adımının havada kalmasına neden oldu. Etrafını kısa sürede inceleyip sesin nereden geldiğini bulmaya çalıştı fakat görünürde sadece bir tarafı tamamen yıkılmış, üstü açık bir kulübe vardı.

" Onu bu işe bulaştırmak istemiyorum. "

Sehun her zaman ki gibi onu ilgilendirmeyen işlere burnunu sokmak istemeyerek yürümek için bir adım atmıştı ki kulaklarına dolan ikinci ses onu yeniden durdurdu. Fakat bu sefer ki kendi abisinin sesiydi.

Kim Minseok.

" Umurumda değil. Yaptığın anlaşmaya sadık kal.  "

Merakına tamamen gafil avlanarak elinde ki çalılara sıkı sıkıya asılıp kulübeye iyice yaklaşmayı denedi.

" Her yeni bir şey hatırlayışın da daha da kötüye gideceğini sende biliyorsun. Bu onun için iyi değil. Kendine yeniden zarar vermesini istemiyorum. "

İlk sesin sahibi, yeni komşularından başkası değildi.

Ne yani?  Abisi ve yeni komşu birbirlerini tanıyorlar mıydı? Çünkü sadece az bir vakit olmuştu o taşınalı.

" O zaman yanında olup onu koru. Bu senin işin. Beni ilgilendirmiyor. "

Minseok'un sesi alabildiğine katı ve soğuk çıkarken konuşurken bir kez bile tereddüt etmiyordu. Sehun neredeyse şaşkınlıktan küçük dilini yutacak duruma gelmişti. Adımlarını kesip tahtanın arkasında durmaya ve dinlemeye devam etti.

" Her zaman yanında olamam. "

" Bak, her şeyi hatırlaması benim işime yarar, anlıyor musun? "

Sehun, tahtanın üzerinde ki minik delikten bakarak nasıl bir durumun içinde olduğunu kontrol etmeye devam etti.

" Ona zarar gelirse, önce babanı ondan sonra seni öldürürüm, sen beni anlıyor musun? "

Seo Jung Hoo'nun sesi Sehun'un tüm iliklerine işlerken gözlerinde ki bakıştan tehdidinin boş olmadığını kolayca söyleyebilirdi.

Çok karanlıktı. Her şeyiyle. Sesi, bakışları hatta abisine karşı duruşu bile.

Sehun onu ilk gördüğü zaman da anlamıştı. Miryo'ya çevrili olan auranın çok daha koyusu onun etrafını çepeçevre sarmıştı ve bundan kurtuluşu var gibi de gözükmüyordu.

Komşusunun kiralık katil olabilme ihtimali var mıydı?

Ne işler dönüyordu burada?

" Ahn Miryo her şeyi hatırladıktan sonra bir daha annesinin yüzüne bakar mı sence? "

" Ahn Kahi'nin senin küçük planlarınla yıkılacak biri olduğunu mu sanıyorsun? O kadının ne kadar kurnaz olduğunu tahmin edemezsin. "

Sehun'un küçük delikten gördüğü kadarıyla Junghoo, kollarını çaprazlamış sırtını yıkık kulübenin içinde çıkan meşe ağacının gövdesine yaslamıştı.

Sehun ona baktığın da gördüğü tek şey karanlıktı.

" Ahn Kahi, kendi kızı ve kocası onu sırtından bıçaklayınca yıkılacak. O zaman anneme yaptığı her şeyin bedelini ona ödeteceğim. "

Junghoo'nun ağzından alayla bir kıkırdama kaçarken Minseok oldukça öfkeli bir şekilde dişlerini sıkarak konuşuyordu, kardeşinin hemen yanında her şeyi duyduğunda bir haber. Sehun bir süreliğine, komşusunun bakışlarının onun olduğu tarafa doğru döndüğüne yemin edebilirdi. Onu görmüş müydü?

Kesinlikle görmüştü.

" Annenin onun yüzünden öldüğünü mü düşünüyorsun? "

Junghoo'nun bakışları Sehun'un olduğu taraftayken, alaycılığı sesinden bile anlaşılıyordu. Minseok yumruk yaptığı elleriyle acısını içine gömerek sesini çıkarmamaya çalıştı. Çünkü biliyordu ki annesi kendi intihar etmişti. Hızla gelen bir arabanın önüne atlayarak.

" Sana hastane raporlarını ve caddenin CCTV kayıtlarının hepsini e-mail olarak gönderdim. Sende biliyorsun ki annen kendi isteğiyle o arabanın önüne atladı. "

Sehun, nasıl hissettiğini açıklayamayacak bir durumdaydı. Beyninden vurulmuş. Ya da abisi ve babası tarafından yalan söylenerek sırtından bıçaklanmış..

Nefes almak yeterince zor bir durumdayken elinde ki çalıların hepsi sesli bir şekilde ayaklarının ucuna düştü. Bacakları hiç olmadığı kadar titriyordu. Cılız bedenini taşıyamayacak kadar ilk defa güçsüzleşmiş ve olduğu yere sesli bir şekilde düşmüştü. 

Annesinin ölüm haberini aldığında bile bu kadar yıkıldığını hissetmemişti..

Ağlayamıyordu bile..

İçinden gelen tek şey bağırmaktı fakat bunu bile yapamıyordu. Çünkü kamp alanında, onlara çokta uzak olmayan iki abisi ve ikizi duyabilirdi. Çünkü onların da bunu yaşamasını istemiyordu. Çünkü, bu katlanılamayacak kadar büyük bir acıydı.

" Sehun.. "

Minseok'un kulaklarına ulaşan aciz sesiyle başını zar zor kaldırarak ona baktı. Hemen yanında duran Seo Jung Hoo sanki bu işe karışmak istemiyormuş gibi sesini çıkarmadan yere devrilen Sehun'un yanından geçip kamp alanına doğru yürümeye devam etti. Peşinde karanlık aurasını da sürüklerken.

" Nasıl?... "

Kendi sesini bile zor duyarken abisinin duymasını nasıl bekleyebilirdi ki?

" Nasıl bize söylemezsiniz?! "

Sehun yerden kalmak isteyerek harekete geçti fakat bacakları hala onu taşıyamayacak kadar gücünü kaybetmiş durumdaydı. Yeniden yere düştü.

" Duyduklarını sakın birine anlatayım deme.. "

Minseok'un sesi en başta ki soğuk halini alırken, Sehun'un durumunu umursamadan yanından geçip gitti sadece.

Kim Minseok, nasıl biriydi? Bu gerçekten kendi abisi miydi?

İntikam için yanıp tutuşan biri olup çıkmıştı.

" Annem neden intihar etti?  "

Minseok gözden kaybolmadan önce sordu fakat bir cevap alamadı.

Annesini intihara kadar götürecek bir sebep mi vardı ortada? Peki bunun nedeni Ahn Kahi miydi?

Neler dönüyordu?

She is a Rainbow. / OMS / (✓)Where stories live. Discover now