18- artık fark edilmek istiyorum

Start from the beginning
                                    

"Fakat sen, yine beni fark etmedin jimin."


"Sen anlattıkça sana dalan bakışlarıma, sen ağlarken dolan gözlerime rağmen beni hiç görmedin."


" evlilik teklifini ederken o kadar emindim ki kabul etmeyeceğine, fakat mantık evliliği için bile olsa kabul görmek içimde kökü kurumuş bir tohumu filizlendirdi. Tabi daha sonra senin 'ailemin baskısından bıktım. Bu evlilik iyi olacak' diyerek niyetini belli edince yine kurumuştu beni umut bahçelerim."


"Yetersiz olduğumu, senin için iyi bir erkek olmadığımı düşünmüştüm. Hatırlıyor musun flört ettiğin bir çocuk vardı ve kaşında piercing vardı? Gidip kaşımı deldirmiştim. Sen seversinde belki dikkat edersin diye. Her flörtünü beğendiğin çocuğu inceledim onlara benzersem fark edilirim diye. Birden spora başlamam, dövme yaptırmam, saç rengi değiştirmelerim..."


"Benim gibi değişiklik sevmeyen biri bunları yaparsa birazda olsa bana bakarsın diye düşündüm."


"Jimin, şuan jungkook'u sen yaratmışken ben artık fark edilmeyi beklemek istemiyorum. Bu kadar yorulmuş ve sana yaklaşmışken senin fark etmeni değil benim ağzımdan duymanı istiyorum."


"Jeon jimin, sahtede olsa kocan jungkook senin fark etmediğin o yıllardan beri delice aşık sana. Jungkook artık jimin tarafından fark edilmek istiyor."


Elmacık kemiklerinde elini çekip bedenleri arasındaki teması kesti fakat hâlâ yüzleri birbirine yakındı. Nefeslerini birbirinin yüzlerinde hissediyorlardı.


Jungkook gözlerini kaçırmadan cesurca baktı sarışın'ın gözlerine.  Cevaptan korkmamak herşeye hazırlıklı olmak için ama biliyordu ki olumsuz cevap geldiği gibi yere çöküp ağlamaya başlayabilirdi.


" jungkook ben nasıl fark etmedim? Yemin ederim bilmiyorum. Şimdi düşünüyorumda.. Tanrım özür dilerim özür dilerim! Sana bunları nasıl yaptım. "


İleri atılıp jungkookun bedenini kendi kolları arasına aldı.


Kendini her zaman ileriye, işine vermişti ve en yakınındaki aşkıyla büyüyen jungkooku görmemişti.


"Jungkook, jimin seni fark etti ve telafi etmek istiyor. Aptal minie'ye bir sans daha verir misin? Sana karşı bu kadar yoğun duygular içinde miyim bilmiyorum fakat eski jungkook değilsin benim için. Kardeşim olan kook değilde kolları arasında günü sonlandırmak istediğim erkek arkadaşımsın."


Jungkookun dolu gözlerinin kendi yüzünde turladığını ve inanmak için can atan bakışlarıyla dahada pişman oldu jimin.


Bilmedende olsa jungkook'u uzun süre üzmüştü.


"Jimin.. benim kadar sevmeni istemem, isteyemem mümkün değil benim kadar sevmen.  Içim dışım seninle dolup taşıyorken nasıl olurda sana şans vermem?" Ufak bedeninin belini dahada sıkı sarıp ayaklarını yerden kesercesine yukarı kaldırmış jiminin gülüşü kulaklarına dolarken tekrar bırakmıştı.


"Çok duygusal oldu ah yeter!" Jimin eliyle kızarmış yanaklarına hava verip derince yutkundu.


Jungkook'un muzip bakışları onu bulurken birden telefon sesi yankılandı. Salondan gelen sesle jimin kaçarcasına iri bedeni geride bıraktı.


"Evet? Hay sikeyim! Geliyorum hemen." Jimin telaşla ağzından küfür savururken telefonu koltuğa fırlattı.

"Ne oldu min?"

"Kook! Duruşmam vardı, unutmuşum başlamasına yarim saat kalmış. Müvekkilim aradı saydırıp durdu hemen adliyeye gitmem gerek." Jimin hızla giyinmek için üst kata koşarken jungkook mutfağa girip hızla ona yiyecek birşeyler hazırladı.

Ekmegi kapatıp sandviçi bitirirken merdivenlerden inen aceleci bedenin yanına adımladı.

Dağılmış saçlarıyla ceketini düzeltmeye çalışıyordu. Bu hâline gülümseyip elindeki sandviçi bırakıp yanına gitti.

"Gel bakalım." Diyerek sarı saçlara ellerini daldırıp usulca düzeltip yanağını öpmüştü ardından.

Jimin'in ceketini düzelten elleri durmuş şaşkınca Jungkook'a bakıyordu.

"Seni adliyeye bırakayım sonra eve döner ben giyinirim hadi çıkalım." Üstündeki eşofmana ceket geçirip anahtar ve sandviçi aldı jungkook.

İkisi arabaya binerken jimin elindeki dosyalara bakıyor telaşla yaptığı savunmayı okuyordu.

Jungkook arabayı sürerken ekmeği jiminin ağzına uzatmış jimin almak yerine ağzını açmıştı. Jungkook bu hâline kıkırdayıp hem arabayı sürmüş hem arada ufak sarışını beslemişti.

"Yeter kook yemek istemiyorum."

"Minie, bunu bitirmek zorundasın. Hadi geldik zaten adliyeye."

Son lokmalardan sonra jimin elindeki kağıtları toplayıp arabadan inmek üzereydi ki jungkook onu durdurdu.

Hiçbirşey yokmuşcasına çenesinden destekleyip dudaklarını birleştirdi.

Karşılık bu sefer geçikmemiş ikisinin dudakları ahenk içinde birbirilerinin ağzını turlarken jimin elindeki kağıtları düşürmüştü.

Sesli bir şekilde ayrılıp dudaklarını yalayan jungkookun görüntüsüyle gözlerini kırpıştırdı. Kendine gelmeliydi.

"Bildiklerimi unutturdun." Ağzından kaçan sözle jungkook'un sesli kahkahası arabanın içinde yankılandı.

"Hadi daha fazla geç kalma, kendine çok dikkat. Seni seviyorum." Saçlarını okşayıp utanıp bakışlarını kaçıran Jimini keyifle izledi.

Hep bunu düşlemişti, iltifatlar ettiğinde bakışlarını kaçırıp utanan öpüşlerine karşılık vereceğini düşlemişti.

Şimdi bu anı birebir yaşıyorken daha ne isteyebilirdi ki.

Jimin hızla adliyeden duruşmanın yapılacağı salona girerken müvekkili sert bakışlarıyla ona döndü.

"Ibne olduğunu bilmiyordum! Iğrençsin!" Jimin şaşkınca geri geri yürürken adam üstüne yürüyordu.


"Ne anlamadım bay kang?"

"Arabada o adamla öpüştüğünü görmek..  Tanrım midem." Suratında iğrenmiş bir ifade belirdi.

"Ortada iğrenç birşey yok. Sadece kocamla öpüştüm. Tıpkı sizlerin karınızla öpüştüğü gibi. İki durumda normal." Adam Jimini göğsünden iteceği sırada jimin adamı durdurdu.

"Bana vereceğiniz en ufak zararda kendinizi demir parmaklıklar arasında bulursunuz. Sadece uyarı. Şimdi gidip kendi kendinizi savunarak kıçınızı kurtarmaya çalışın bay kang. İyi günler."  Cübbesini düzeltip gülümseyip adliyeden dışarı çıktı.







Aslında daha uzun yazacaktım ama yoruldum.

Nasıldı? Jungkooktan böyle bir şey bekliyor muydunuz?


Kendinize iyi bakın. Görüşürüz🧚‍♀️💗

convenience marriage - KookminWhere stories live. Discover now