22- Kaçış

72 18 19
                                    

Kaç.

Kaçmak.

Hayatı boyunca kaçmıştı her şeyden. Kendisini, ailesini tehlikeye atabilecek her şeyden, alıştıklarını bozacak şeylerden. Şimdi ise gerçekten kaçması gerekiyordu, gerçekten. Kelimenin tam anlamıyla. Karşısındaki kişinin de son sözleri bunlar olmuştu: Kaç.

Tulumun renginin benzeri ellerine bulaşması saniyelerini almıştı ama o, sanki saatler geçmiş gibi hissediyordu. Elektrik odasından çıkıp bu odaya gelip kanayan bir beden ile karşılaşması çok hızlı gerçekleşmişti vücudundaki adrenalin yüzünden fakat şu an zaman aşırı yavaş akıyordu. Hatta akmıyor gibi hissediyordu Danica. Zamanın kullandığı hız oldukça orantısızdı.

Ellerine baktı bir kez daha, parmaklarının arasına karışmakta ve solmakta olan kırmızı renge baktı. Bileklerindeki tulumun kırmızı rengi daha canlı duruyordu ama aynı şey zemindeki kan için geçerli değildi. Ellerindeki ve karşısındaki tulumdaki kırmızı renk solmaya çoktan başlamış olsa da zemindeki kan ışıltılı bir şekilde parlıyordu, tıpkı diğer zamanlarda olduğu gibi.

Cinayet çok kısa bir zaman içinde işlenmişti, bunu biliyordu. Biliyordu çünkü neredeyse gözleri ile görmüş olacaktı eğer koridorda Yeşil'i takip etmiş olsaydı. Elektrik odasına gitmek yerine karanlıkta Yeşil'i takip etseydi cinayeti görebilirdi, her şeyi çözebilirdi. En önemlisi de birinin hayatının kurtabilirdi.

Yeşil'in nereye gittiğini sessizce takip etseydi Yeşil'i kimin öldürdüğünü bulabilirdi.

Eşitlik artık bozulmuştu ama hiçte beklemediği bir şekilde. Danica eşitliği bozmak için plan kuracaktı, buna Siyah'ı dahil etmeyecekti ama eşitlik biri tarafından aniden bozulmuştu ve Danica öylece bakakalmıştı. Olaylar onun gözünün önünde gerçekleşirken öylece izlemekle kalıyordu. Kendi kurmaya çalıştığı planlar çoktan başkalarının işleme koyduğu planlar yüzünden toz olup uçmuştu aklından.

Güçsüz hamleleri ile dizlerinin üzerinden kalkarak ayaklanmaya çalıştı. Burada donup kalamazdı, yoluna devam etmeliydi. Kan kaplı ellerini kırmızı tulumuna sürerek temizlemeye başladı ama bu kanı daha da dağıtmaktan başka bir işe yaramadı. Etrafına bakındı çaresizce. Katil çok yakınlardaydı ama hangi koridora doğru yönelmişti büyük bir bilinmezdi.

Tekrar Yeşil'e baktı Danica. Gözlüklerinin arkasındaki artık duygu barındırmayan kahverengi gözleri uzaklara dalmıştı. Danica daha az önce kendi gözleri ile o gözlerdeki ışıltının söndüğüne şahit olmuştu. Daha bir çok farklı renge ait ışıltısız gözlerin kalbinde bıraktığı anıları unutamazken bir ışıltının sönüşünü izlemeyi asla unutumazdı.

Daha bir kaç dakika kadar önce Yeşil'den şüpheleniyordu, daha bir kaç dakika önce Yeşil onun gözleri önünde bu odaya girmişti. Her şey saniyede değiştiği gibi bir hayat da saniyeler içinde son bulabiliyordu. Belki de saniyeler sonra Danica da katilin eline düşecekti, belki de saniyeler sonra katili kıskıvrak yakalayacaktı.

Her zaman aklını kurcalayan soru ise şimdi daha çok canını yakmaya başlamıştı. Katil kimdi?

Sürekli şüphelendiği Sarı Yeşil'i öldürmüş olabilir miydi? Florian sonrası zamanının neredeyse çoğunu geçirdiği Siyah katil olabilir miydi? Önünde artık sadece iki seçenek kalmıştı ama bu onun için en zoruydu. Başından beri şüphelendiği kişi mi katildi, Danica haklı mı çıkacaktı? Yoksa başından beri kandırılmış mıydı? Onu koruyan ve ona yardımcı olan bir kişi mi bunlara sebep oluyordu? Yanlış bir kişiye mi güvenmişti?

Belki de Siyah eşitliği bozmak istemişti, tıpkı Danica gibi. İkili kalan takımlar nedeniyle eşitliği bozmayı isteyerek bunu yapmıştı. Başından beri katil o olmayabilirdi, sadece bu durumda Danica'nın yapmak istediğini yaparak eşitliği bozmak istemiş olabilirdi. Danica da eşitliği bozmak istemişti ama birini öldürerek değil. Sadece o ikiliden bir itiraf almak istemişti. Neler olduğunu öğrenmek istemişti gerçekten.

Aramızdalar ✔ #Wattys2023Where stories live. Discover now