18- Yolunda gitmeyen bir gün

78 17 39
                                    

Herkes birbirine bakıyordu uzun süredir. Farklı ifadeleri barındıran farklı renkteki bakışlar birbirlerinin üzerinde dolaşıyordu. Ekip, toplantı odasına gireli uzun bir süre olmuştu ama kimse konuşmayı tercih etmiyordu.

Danica'nın üzerinde diğer toplantılarda olmayan bir şey vardı: suçluluk. Bu başkaların bakışlarından kaynaklanmıyordu, kendi içinden geliyordu. Florian öldüğünde acısının üzerine suçluluk yüklemeye çalışmıştı diğer renkler. Danica o zaman Florian'ı kurtabileceğine dair suçluluk ve pişmanlık duygusunu hissetse de bu sefer farklıydı, çok farklıydı. Florian'ı öldürmüş olabileceğini hiç düşünmemişti ve düşünemezdi de.

Daha oylama başlamamıştı, doğru düzgün konuşma bile yapamamışlardı fakat Danica kendi kendini şüpheli olarak görüyordu. Mavi'yi o öldürmüş olabilir miydi? Bunu gerçekten yapmış olabilir miydi?

Odadan çıktığından beri bulunduğu ruh hali onu sıkıyordu. Siyah onu sakinleştirmeye çalışıyordu ama işe yaramıyordu. Bir kişi kendisinden şüphe duyuyorsa en kötü olan şey buydu, başkalarının ondan şüphe duymasından daha da acı.

Bu sefer bunu Sarı yapmamıştı, bu oldukça açıktı. İkinci bir katilin olduğu da açıktı. Kendisi ya da Beyaz bir katildi, tıpkı Sarı gibi. Hala Sarı'nın katil olduğunu ve Florian'ı öldürdüğünü düşünüyordu ama haftalardır üstünde bulunduğu teorisi gerçekleşmişti gözleri önünde. Bu gemide iki tane katil vardı.

Artık 6 kişi kaldıkları gemide iki katilin olması onu korkutmuyordu çünkü artık ölmekten korkmuyordu fakat katillerin kolayca öldürebilme olasılığı artmıştı. Özellikle iki katil birbirinden haberdar ise bu gemide başarılı olma olasılıkları, istediklerini elde edebilme olasılıkları dehşet vericiydi.

Eğer katil Danica ise; bunu yapmak istemiyordu, birilerini öldürmek istemiyordu. Eğer onun katil olduğu onaylanırsa, Beyaz'ın suçsuzluğu kabul edilirse yenilgiye razıydı. Bunları yapmış olabileceğine inanamıyordu, korkutucuydu. Ölümden korkmuyordu ya da ekipteki diğer renklerin onu suçlamasından korkmuyordu. Katil olup bu gemideki insanları öldürebilmiş olma ihtimali onu öldürebilecek olan şeydi.

Kafasını kaldırıp masada bulunanlara bakmak istiyordu fakat omuzlarında suçluluk duygusundan dolayı bunu yapamıyordu. En sonki toplantıda masadakilere bakarken kimi eksileceğini, sıranın kime geleceğini düşünmüştü. Piyangonun vurduğu kişi olan Mavi masadan giden son kişi olmuştu. Danica masadakilere bakıp sırada kimin olduğunu düşünürken kendi kurbanını mı seçmişti?

"Doğru anlamış mıyım?" diyerek sessizliği bozdu Sarı, Danica kafasını bile kaldırmadı eğdiği yerden. "Sadece sizin olduğunuz odada bir cinayet işlendi, hem de odaya kimsenin erişimi yok iken. Bu ilgi çekici değil mi? Zahmet olmazsa anlatmak istersiniz belki de."

"Anlatmaya gerek yok, her şey ortada." dedi Beyaz bıkkın bir ses tonu ile.

"Ortada olan senin Mavi'yi öldürmen herhalde. Pembe'yi öldürdüğün gibi."

Beyaz o kadar hızlı bir şekilde Sarı'nın olduğu tarafa doğru döndü ki, bebeği bile neler olduğunu anlayamadı. "Ne dediğinin farkında mısın sen? Aylardır seni suçlayan kız gözümün önünde birini öldürdü ve hala beni mi suçluyorsun?"

"Kırmızı'nın beni suçlaması umrumda değil. Kendisi yanılıyor ama burada doğruyu bilen kişi benim. Doğru da şu: sen bir katilsin."

"İşte bu yüzden Kırmızı Mavi'yi öldürdü!" Beyaz'ın sesi yükselmeye başladıkça bebeği de ağlamaya başlıyordu. Danica ise hala kafasını kaldırmamıştı. "Beni suçlu göstermek için Mavi'yi gözlerimin önünde öldürdü ve siz de buna rağmen ona inanıyorsunuz."

Aramızdalar ✔ #Wattys2023Where stories live. Discover now