49. Bölüm

2.6K 176 122
                                    

Merhaba aşklar. Çok güzel bir bölüm sizi bekliyor. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli kalın. SİZİ SEVİYORUM.

Doktora geldiğimizde içeriye yalnız girmek istedim. Orhan her zamanki gibi isteklerim işine gelmediğinde yaptığını yaparak umursamadan elimden tutarak içeriye doğru çekiştirdi. Ne söylersem söyleyeyim kafasında ne varsa onu yapıyordu ve o şekilde davranıyordu.

 İçeriye girdiğimizde elimi elinden çekerek kurtardım. O ise gülümseyerek kafasını iki tarafa salladı. Yönümü tersine dönerek onu umursamadığımı göstermek istedim. Sekreterin doktora haber vermesi  ile odasına girdik.

Doktorun karşısına Orhan’la karşılıklı oturduk. Doktor Süreyya hanımla yaptığımız kısa sohbetten sonra ultrasonla bebeğimin gelişimine bakacağını söyledi. Ultrason odasına girdiğimizde ardımızdan Orhan’ın da girmesi sabrım taştı. Orhan’a dönerek “hemen buradan çıkmazsan ultrasona girmeden giderim Orhan. ” dedim. Sert ses tonum ne kadar kararlı olduğumun bir kanıtıydı.

Önce gözlerimin içine baktı. Bu bakış yapma bakışıydı. Onun bakışlarına karşılık parmağımla kapıyı gösterdim. İçine çektiği sabır nefesinden sonra “kapıdayım! Kızımızı kaç sefer oldu göstermedin. Bir daha ki sefere mutlaka göreceğim Güneş. ” derken kendinden emin duruyordu.

 Orhan odadan çıkınca sözlerine çok takılmamaya çalışarak doktorun gösterdiği sedyeye yattım. Yattığımda ultrason monitörünün yanında bir telefon gördüm. Doktora dönüp baktığımda telefonu gördüğümü veya telefonun orada olduğunu fark edip fark etmediğine baktım.

Doktor gayet normal bir şekilde hazırlıklarını yapıyordu. Telefonu ve benim telefona baktığımı fark etmemişti.

 Sürekli gözüm doktordaydı. Eldiven almak için odadan çıktığında telefonu hızlıca alarak yastığın altına koydum. Eldiveni eline takarak içeri girmesiyle panik halimden sıyrılmaya çalışarak kafamı ters tarafa çevirdim. Anlamasını istemiyordum.

Ona bakmadığım için “Evet Güneş hanım. Karnımızı açalım lütfen.” Dedi. Doktora dönerek açtım. Buz gibi jeli karnıma dökmesini izledim. Artık alışmıştım. İlk zamanlar fazlaca rahatsız oluyordum. Ancak daha sonra çocuğumu gördükçe dökülen jele ve soğukluğuna da alıştım.

Jeli döküp üzerinde ultrason cihazını gezdirmeye başladı. Bir süre sonra aklım başka yerlere kaydı. Tamamen doktordan ve anlattıklarından uzaklaştım. Artık doktoru dinlemiyor onun yerine yastığın altında bulunan telefonu düşünüyordum. Sürekli telefonun yerinde olmadığını fark ederse ya da telefon çalarda o duyarsa? Diye düşünüyordum.

 Düşündüğüm diğer bir konu ise Ateş’i nasıl arayacağımdı. Aramayı başardığımda biliyordum ki bana ne kadar kızgın olursa olsun, bir yolunu bulup kurtarırdı.

Kurtarırdı kurtarmasına da bu seferde Nazlı’nın başı derde girerdi. Genç yaşta ömrünü hapislerde geçirmesine dayanamazdım. Ne yapacağımı neye karar vereceğimi bilemiyordum. Doktor Süreyya , “Güneş hanım iyi misiniz?” Diyen sorusu üzerine kendime gelebildim.

Ona odaklandığımda yüzünde bir sorun mu var der gibi bakıyordu. Sebebi de ilk defa bebeğimle ilgili sorular sormamış olmamdandı.

Kekeleyerek, “Ee- Evet iyiyim. Dalmışım sadece. Kızımla ilgili kaygılarım var. Onları düşünmüyordum” dedim.

Bu seferde iyi olmayan oydu. Yüzünün şekli değişti. Çünkü tüm olanı biteni biliyordu fakat yardım etmiyordu.  Orhan’ın tarafında olduğunu çok önce belli etmişti. Daha önce yardım istemiştim ancak o bunu yapamayacağını ve başına bela açmak istemediğini söyleyerek reddetmişti. Ona asla güvenemez ve söyleyemezdim.

VAROLUŞ TAMAMLANDIKde žijí příběhy. Začni objevovat