39 Bölüm

2.9K 214 581
                                    

Merhaba, 😘🥰😘🥰

Söz verdiğim gibi üç bölümü peş peşe atıyorum. Sizden ricam eğer kitabımı beğeniyorsanız. Arkadaşlarınıza tavsiye etmeniz. Bu sıralar wattpad sıralama konusunda aksaklıklar yaşadığı için kitabımın başka okurlarca görülemiyor. Siz de yardımcı olursanız çok mutlu edersiniz. Lütfen kitap önerilerinde bulunun SİZİ ÇOK SEVİYORUM.

Yorum ve oyları unutmayın.

Gözlerimi Ateş’in üzerimde olan kolunun ağırlığıyla açtım. Adamın kolunun ağırlığı neredeyse benim yarı kilom kadardı.

Sırtım ona dönük yattığım için o şekilde kucaklayarak yatmıştı. Sanki kaçacakmışım gibi kucaklamıştı. Yönümü döndüğümde uyku sersemi yüzünü buruşturup tekrar uykuya daldı. Bir süre o güzel yüzünü inceledim. Çok yakışıklı bir adamdı. Acaba bende ne buluyor diye düşünmeden edemedim. Çevresinde çok daha güzel ve seksi kadınlar vardır kesin. Onları değil de beni seçmesi olan üstü bir durumdu benim için.

Düşüncelerime son vererek, topladığım saçlarımdan çıkardığım bir tutam ile yüzünde ve burnunda gezdirmeye başladım. Ne kadar uğraşsam da Ateş’ten bir tepki gelmiyordu. Saçımı buruna tekrar yaklaştırdığımda birden elimi ısırması ile çığlık attım. Yine tuzağına düşmüştüm. Elimi çok acıtmamıştı ancak kahkahası sinirlerimi bozmuştu.

Ya sen niye her seferinde korkutuyorsun? Ayrıca elim çok acıdı” Diye yalandan küsmüş numarası yaptım. Ateş oturur pozisyona gelerek kucağına oturttu. Kucakta oturma olayı bizde artık kronikleşmişti. Ateş artık refleks olarak normal bir şeymiş gibi çekip kucağına oturtuyordu, her seferinde. Bu alışkanlık bir başkasının yanında da yaşanırsa orasını hiç düşünemiyordum.

Saçlarımı topladığım banttan kurtararak omuzlarımda dağıttı. Onları okşayarak, “acıdı mı” Diye sordu.

İşi arsızlığa vurarak, “ Evet acıttın. Ayrıca korkuttun da” dedim. Yalan da söylüyordum. Birazda şımarıyordum sanırım. Ne yapayım bu fırsat elime çok nadir geçiyordu. Ateş her zaman yumuşak bir duruş sergilemiyordu. En ufak fırsatı değerlendirmek en doğal hakkımdı.

Elimi alıp parmaklarımı tek tek öptü. Daha sonra kalbimin olduğu yeri öperek, “senin neren acısa benim de canım acıyor.” dedi. Duyduklarımla kollarımı boynuna dolayarak, “seni çok seviyorum” dedim.

 “küçük kadınım.” Dedi. Saçlarımı okşayarak. Bir süre vaktimi, onun saçlarımı okşamasıyla boyun boşluğunda geçirdim. Daha sonra Ateş’in kucağında duşa girdik. Duşumuzu aldıktan sonra kahvaltımızı odamızda yapmaya karar verdik. Kahvaltı geldiğinde Ateşi çıldırtan konuşmalar eşiğinde kahvaltımızı bitirdik. O balkona geçmiş, ben de çaylarımızı doldurup onun yanına gidiyorken, telefonu çaldı. Ateş telefonuna baktığında bıkkınca aldığı nefesten sonra açıp kulağına götürdü. O sırada masaya çayları koymuş Ateş’in yanına oturmuştum.

Ateş, “ efendim Esra” diye cevap verdi. Açmadan öneki haline göre sesi normal çıkmıştı. Nasıl başarabiliyordu anlam veremiyordum. Duygularını saklama konusunda olan üstü yeteneğe sahipti.

Karşı tarafı yarım dakika kadar dinledikten sonra, “Tamam Esra. Akşam görüşürüz. Evet kardeşim de gelecek” dedi gözlerini üzerimde gezdirerek. Kardeşi ben oluyordum ve Ateş’in ağzından bu kelimenin çıkıyor olması çok can sıkıcı bir durumdu.

Kısa süre bekledikten sonra, “söylerim! Görüşürüz! ” diye kısa kelimelerle geçiştirdi. Telefonu kapattığında üzerimde olan gözleri anlamadığın yeni bir ifade ile bakıyordu. Sanki bir baş belasıymışım gibiydi bakışları.

VAROLUŞ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now