47. Bölüm

2.5K 186 329
                                    

Merhaba aşklarım. Yine yeni bölüm ile karşınızdayım. Bu bölümü de heyecan içinde okuyacaksınız. Sizden ricam ufak da olsa satır aralarına yorum yapmanız. Bu benim için çok önemli. Birde oy vermeyi unutmazsanız çok sevinirim. Sizleri seviyorum. Keyif alarak okursunuz inşallah🥰😘🥰😘🥰😘

Allah aşkına bırak artık beni” diye bağırdım. Bırakmayacağını bile bile. Aylardır sürekli bunu söylüyordum ancak onun beni dinlediği yoktu. Kaçırdığı günden bu yana sanki kendini bu sözcüklere kapatmış gibiydi.

Bırakması için haykırmam sona erdiğinde yavaşça arkasını dönerek ağır adımlarla üzerime doğru yürümeye başladı. Artık korkmuyordum. Aslında ondan hiç korkmamıştım. Tek korktuğum kişi abisiydi.

Korkusuzca gözlerimi gözlerine diktim. Aramızda kısa mesafe kaldığında durdu. Dişlerini sıktığını çenesindeki kaslarından anlaya biliyordum. Üzerime eğilerek, benim aksime kısık ses tonu ile, “seni asla bırakmayacağım Güneş. Buna alışsan iyi olur. Aylardır aynı şeyleri konuşuyoruz ve ben artık sıkılmaya başladım. Bir ay sonra düğünümüz olacak. Düğün süresi boyunca yüzünden gülümseme eksik olmayacak.” Derken yanağımı elinin tersi ile okşamaya kalkıştı. Kafamı geriye doğru çektiğimde yüzüne yapmacık gülümseme kondurarak kafasını iki yana salladı. Sonrasında arkasını dönerek benden uzaklaştı.

Canını yakmak istedim. Bağırarak yada küfür ederek yapamayacağımı biliyordum. Tek kozum hissettikleriydi. Onu kullanarak, “Seni sevmiyorum. Asla da sevmeyeceğim. Bunu biliyorsun değil mi?” dedim.

Yönünü benden tarafa dönerek sırtını pencereye dayadı. Kollarını göğsünde bağlayarak. Kendinden emin ifadesiyle, “seveceksin Güneş. O kadar çok seveceksin ki kendin bile şaşıracaksın” dedi. Söyledikleri gerçek olacakmış gibi inanarak söylüyordu. Ses tonu ve yüzünün aldığı şekilden anlayabiliyordum. Kafayı yemişti. Ateş’e deliler gibi aşıkken onu sevebileceğime inanması delilikten başka bir şey değildi.

Sinirlerime hakim olmaya çalışarak, “sen beni kardeşim’le tehdit etmeseydin asla seninle evlenmeyi kabul etmezdim.” Dedim kollarımı onun gibi göğsümde bağlayarak. Yüzümü buruşturarak devam ettim. “seninle evlensem de sonsuza kadar Ateş’i seveceğim ve sen de bunu bilerek yaşayacaksın. Ben ne kadar sevdiğim adamdan uzak yaşasam da sen de sevdiğin kadının başka birisine aşkını izleyeceksin.” dedim ona acır gibi bakarak. Bu sözleri hak ediyordu.

Kollarını göğsünden indirdi. İşaret parmağını tehdit amaçlı göstererek “Kes sesini” dedi. Tıslar gibi ses çıkararak.

Ellerini ceplerine sokarak, biraz önceki sinirinden eser kalmamış bir şekilde “Söylediklerinin hiç biri gerçek olmayacak. Benim aşkım ve sevgim seni bana getirecek. Önce sana olan aşkımı seveceksin. Sonra sana olan ilgimi, anlayışımı seveceksin. Daha sonra bana alışacaksın ve alışkanlık haline geldiğim için seveceksin. En son ise beni ben olduğum için seveceksin” dedi gene her zamanki gibi anlayışlı ve alttan alan tavırlarıyla. Ona ne yaparsam yapayım bana karşı anlayışlı davranıyordu.

Önceden de öyleydi. Sürekli alttan alır ve beni kızdıracak ve üzecek şeyler yapmazdı. Üzüldüğümü anladığında bir yolunu bulur ve üzüntüye sebep olan o konuyu ortadan kaldırmak için çırpınır, sonunda o sebebi ortadan kaldırırdı.

Onunla baş edemeyeceğimi çok önceden anladığım için pes ederek koltuğa oturdum. Ellerimin arasına kafamı koyarak sakinleşmeye çalıştım. Aklıma kaçırıldığım gün geldiğinde canım sıkıldı. Ummadığım kişiyi karşımda görüp onun tarafından kaçırılmak üzmüştü.
....

VAROLUŞ TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now