"Sonuç çıkınca anlatıcam söz"

"sözüne güveniyorum. Bu arada Allah kavuştursun. Ömer gitmiş bu sabah" dedi

"Amin"

"İstersen bekle beni. Beraber çıkarız. Seni eve bırakırım" dedi

"Kamer'i çok özledim. Onu görmeye gidiceğim"

"Tamam oraya bırakırım o zaman" dedi

"Çok işin var mı?"

"Şun örnekleri vericem işte." dedi

"Tamam o zaman ben seni aşağıda bekliyim"

"Zümra sen iyi misin?" diyip elini yanağıma götürdü.

"İyi olucam"

"Inşallah, sen beni aşağıda bekle geliyorum." dedi

Aşağıda baya bir bekledim aslında. Arabaya. Bindiğimde yüzümü görmek için yukrdaki aynayı indirdi. Aynanın yanında benim küçüklük fotoğrafım vardı. Elime aldım.

"Artık benim kızım olucak. Hala benim bebeklik fotoğrafımı mı saklıyorsun?"

"Evet. Ne olursa olsun sen benim kızımızsın. Torunununda fotoğrafı olucak seninde" dedi

Fotoğrafı yerine koydum.

"Annen söyledi. İsmine karar vermişsiniz. Hayırlı olsun" dedi

"Evet karar verdik. Zeynep Saye olucak"

"Ben sana Zümra ismini vermek istemiştim o an. Zeki, yüerkli, cesur, yiğit anlamlarına geliyordu. Böyle bir hayata başlıycağın için bu özelliklere ihtiyacın olduğunu düşündüm." dedi

"İsmimi taşıyabiliyor muyum peki?"

"Fazlasıyla" dedi

"Sonuçlar ne kadar sürede çıkar?" dedim

"Bilmiyorum. Çıkınca ben sana haber veririm" dedi

Sonunda evin önünde durduk.

"Görüşürüz." dedi

"Her şey için çok teşekkürler" diyip indim arabadan.

Arkamdan selam söylememi istedi ve gitti.

Vurulduğumdan beri ilk defa geliyordum. Bahçeye geldiğimde o anlar gözümün önüne geldi. Babamın babam olmadığını duyduğum an. Hayatımın yalan olduğunu öğrendiğüm an ve sonra o silah sesi!

Kapıyı dedem açtı. Kaşlarım çatıldı onu görünce.

"Ne işin var senin burda?" dedim

"A ayıp öyle denilir mi büyüğe?" dedi

"Ayıp kelimesini resimli Sözlükte araysak fotoğrafın çıkıcak hala bana edep dersi vermeye çalışıyorsun"

"Bak senin dilin çok uzmamış!" dedi

"Hı uzadı, hadi kısıaltsana!"

"Hey! Zümra'yı rahat bırak" diyerek araya girdi Sarp abi sağolsun. Beni içeri aldı.

"Hoşgeldin canım." dedi

"Hoşbulduk Sarp abi" diyip sarıldım.

Evde bir tek Yıldız abla ve Karan vardır diye düşünürken nerdeyse tüm sülale buradaydı.

"Kızım! Hoşgeldin" beni gördüğü gibi babam ayağa kalkıp yanıma geldi. Sıkıça sarıldı bana.

"Çok özlemişim seni" dedi

"Içerideki herkesle görüştükten sonra kucağıma Karan'ı alıp sevmeye başladım.

" Emin senin bu kızında ne terbiye kalmış, ne de edep! "dedi Dedem.

Babam bana baktı.

" Ben kızımın edebine, terbiyesine laf ettirmem baba. Kızım fazlasıyla edeblidir. Sadece doğruları herkese söylüyor diye zoruna gitmiş olabilir. "dedi

Babam bakıp gülümsedim. O da bana göz kırptı.

" Hele ki Zümra gibi birinin davranış ve ahlakına dil uzatbilicek son kişi bile değilken! Komik (!) "dedi Yıldız abla

" Yok sorun benim oğlumda. Bir erkeklik yapamazsa açılır ağzı karısının, kızının "dedi dedem.

"Rahatsız olduysan baba, kapıyı biliyorsun" dedi Halam

"Yazıklar olsun. Size inat gitmiyorum!" dedi

"Hayır gidiyorsun! Benim kızım zor zamanlardan geçiyor. İki canlı. Onun canının sıkılmasına izin vermem. Kalk git. Zaten kimsinin seni görmek istediği yok" dedi Yıldız abla.

Bizlere bağıra çağıra çekip gitti.

"Ben ortamı bozdum galiba." dedim çekinerek

"Yo tam tersi düzelttin. İyi oldu geldiğin çok özlemiştik seni." dedi halam.

"Bende sizi özledim."

"Aklım hep sendeydi. İyiyim diyordun da görümce daha çok rahatladım. Maşallah iyi gözüküyorsun. Toparlamışsın." dedi Zehra abla.

"Sağol Zehra abla. Daha iyiyim."

"Nasıl geldin sen?" dedi Yıldız abla.

"Sergen dayımın arabasını görmüştüm" dedi Sarp abi.

"Evet o bırkatı beni."

"Bu halde tek başına araba kullanma" dedi Yıldız abla.

"Yok kullanmıyorum."

"Biz aslında seni de çağırıncaktık ama belki gelemezsen aklın kalmasın diye söylemedik. Sen kimden öğrenip geldin?" dedi babam

"Ben Kamer'i görmeye gelmiştim. Herkesin toplancağını bilmiyordum"

"İyi yapmışsın." dedi halam.

Hava kararıncaya kadar burda durdum. Anneme mesaj atıp haber vermiştim zaten ama karanlıkta evde tek kalmasını istemedim.

"Ben artık kalkıyım" dedim

"Otursaydın daha. Ben seni bırakırdım Sonra evine." dedi babam.

"Yok sağol ama yoruldum ben. Hem annem evde tek. Başka zaman kalamaya gelirim"

"Gel ama. Çok özlüyoruz seni. Bizim için gelmiyceksen bile Kamer için gel" dedi babam

"Dayı ben bırakırım Zümra'yı. Bende eve dönücem artık" dedi Sarp abi.

"İyi o zaman görüşürüz" diyip sarıldı babam bana. Herkesle vedalaşıp Sarp abi ile beraber çıktık. Beni evime bıraktı.

Evde biraz annemle oturdum. Vitamin olsun diye meyve yedirdi bana zorla. Üstüme fazla düşüyordu. Riskli bir hamilelik geçirdiğim için özellikle sağlığıma çok dikkat ediyordu.

"Kendi canından olmayanı evladın gibi sevebilir misin?" dedim anneme

"Evet" dedi annem

"Nasıl?"

"Bunun en iyi cevabını Yıldız verebilir." dedi

Evet, Yıldız ablam. Beni gerçekten annem kadar seven. Kendi çocuğu gibi sahiplenip büyüten, üstüne hem arkadaş hemde abla olan annem

"Mesla sen beni sadece senin öz evldınım diye mi seviyorsun?"

"Evladım olduğun için seviyorum. Öz ya da değil. Can bağı ile bağlanır insanlar birbirine. Can bağı aynı kanı taşımaya bakmaz. Neden sordun? " dedi.

"Hiç anneliği falan düşünüyordum. Bu süreçte ettiğin yardımı unutmuycağım teşekkürler. Ben uymaya gidiyim en iyisi." dedim

"İyi geceler" dedi

Sonuçlar kısa süre içinde çıksın diye dua ediyordum

Zümra -BAŞLANGIÇ Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum