"Nasıl düşman var?! Ne demek bu!?"
"Yüzbaşı Hange bizde tam olarak bilmiyoruz. 2 kişilermiş sanırım."
"Askerleri toplayın onları aramaya çıkıyoruz."
"Emredersiniz."
Hange ile Levi aşağı kata gitmeye başlamıştı. Yürürken bir yandan konuşuyorlardı.
"O maymun bize yalan söyledi buraya tek gelmedi Hange!"
"Belliydi zaten."
İkisi yürürken karşılarına Eren, Mikasa ve Armin çıkmıştı.
"Hemen aşağıda toplanın ne işiniz var burada?!"
"Bizim size birşey söylememiz gerekiyor."
"Sonra söylersiniz. Memleket havaya uçuyor birde burada durup sizin dinleyemem."
"Ama bu olay ile ilgili!"
Eren'in son cümlesinden sonra durdular ve dinlemeye başladılar.
"Aslında biz biliyorduk aramıza sızan iki kişi olduğunu."
"Nasıl?"
"Bunun için karargaha gittik ama bizi almadılar. Ondan bizde söyleyemedik."
"Kaç gün oldu bunu öğreneli?"
"3 yada 4."
"Bize niye söylemediniz veletler! Biz burada ne bokuna duruyoruz ha!?"
"Sizide böyle bir tahmin yüzünden rahatsız etmek istemedik."
"Bizim işimiz bu sen benimle kafa mı buluyorsun!"
Levi, Eren'in boynundan tutup duvara ittirdi. Sadece boynunu sıkıyordu.
"Neyinize güvenip bize söylemediniz!? Şuan kaç kişi sizin yüzünüzden ölebilir farkında mısınız?!"
"Levi bırak sakın ol!"
"Eren'i bırak!"
"Yüzbaşı Levi gerçekten özür dileriz biz..."
Levi Eren'i bıraktı ve geri çekildi.
"Herkes aşağı insin! Onları bulacağız."
◇◇◇
-Levi-
Tüm askerler şehrin heryerine dağılmıştı ama bu sürede şehirde bir sürü kişi can veriyordu. Ve galiba bunu silah ile yapıyorlardı ancak susturucu taktıkları için herhangi bir ses gelmiyordu.
"Levi!"
Arkamdan bana biri sesleniyordu. Sesi çok tanıdıktı. Arkamı döndüğümde gördüğüm kişi ile şaşırmıştım.
