Okulun ortasında yere çömelmiş oturup ağlıyordum. adım sesleri yanıma yaklaştı. gözlerimi açtım ve gelen kişiye bakmak için kafamı kaldırdım. Güneşin ışıltısından suratını göremiyordum bir elinde benim siyah kediciğimi tutuyor bir elinde mendili ban...
Hello uzun zamandan sonra yeni bölüm yazıyorum okunuyor mu bilmiyorum ama ben arada kendi yazdığım hikayeleri okuyorum hatta eskiden yazdığım hikayeleri okuduğumda ayy bunu ben mi yazdım ya kötüymüş neyin kafasını yaşamışım bile dediğim oluyor. İnşallah sizde hikayemi beğenirsiniz.
.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
.
lütfen yorum yapıp beğenmeyi unutmayın :)
.
M.S
İşte korktuğum başıma gelmişti. Ela'ya Selçuk'la ekinin kardeş olduğunu söylemeliydim ama ben ne yaptım söylemedim . Elanın Selçuk'tan hoşlandığını anlamam beni susturmuştu. başıma bunun geleceğini biliyordum. en azından Selçuk bana ekinin geldiğini söyleyebilirdi. Ama ne diyebilirdi ki hiç bir şeyden haberi yokken. Ekin geldi mavi haberin olsun mu şu düştüğümüz duruma bak. kabuslarımdaki adamı nasıl tanımam. öyle şok olmuştum ki. Ellerim ayaklarım titriyordu. Donmuş bir şekilde ona bakıyordum. Ellerim göğsünde onun elleri belimde sarılıyor bir biçimde. Kalbim niye bu kadar hızlı bir şekilde atıyordu ki korkudan mıydı? Mideme inen sancılardan bahsetmiyorum bile.
"yanlış kişiden korkuyorsun mavi" korktuğumu anlamıştı. Yutkundum ve uzaklaşmak istedim. Daha sıkı şekilde sardı beni. kaşlarımı çatarak ona baktım.
"seni bir şartla bırakırım "gözlerinin içine baktım dinliyorum der gibi tabi ben öyle baktığımı zannediyorum ama o anlar mı bilmem. "beni dinlemen Baş başa "
Yapay bir şekilde gülümsedim. Benimle dalga geçiyor olmalı. Biz ve baş başa kelimesi yan yana bile gelmemeli. kafamı sağ sol yaptım. onaylamaz şekilde.
Birden dişlerini gözüme sokarak gülmeye başladı. Gamzesini söylemek bile istemiyorum. "istemesen de konuşmamız gerekiyor "yanaklarımı bir eliyle tutup suratımı yan tarafa çevirdi. "bak bakalım eserinin haline "dedi
yan tarafta dans eden Ela ve Selçuk'u göstererek "bu gece Selçuk elaya evlenme teklifi edecek . onları sen yakınlaştırdın birbirine ve sen beni istemezsen de görmek zorunda kalıcasın. "müzik sesi sanki kulaklarımda durmuş sadece onun sesi geliyordu. Selçuk gerçekten elaya evlenme teklifi mi edecek? onlar için çok güzel bir şey ama ben eladan nasıl ayrılacağım.
"böyle kara kara düşünürsün işte." dans pistinin ortasında ayakta sap gibi dikilmemizden meraklı bakışlar bize dönmüştü. bunu ekinde fark etmiş olacak ki. "bana zorluk çıkarma, benimle gel mavi." demiş ve bedenimi serbest bırakmıştı. bedenime gelen soğukluk küçük tüylerimi diken diken etmiş daha deminki sıcaklıktan yoksun kalmıştı.
Dans pistinden uzaklaşmaya başlamış ben hala peşinden gidip gitmemek arasında kararsızdım. Arkasından heybetli sırtına baktım. Benim gibi oda büyümüştü. yaşadıklarım aklıma akın etti. savaşın "ekin haklı seni sattım "deyişi kulaklarımda çınladı. sırf hırsız olduğum için mi beni kaçırmıştı.
Benden çok uzaklaşmadan arkasına döndü ve bana baktı .Siyah maskesinden uzakta bile olsa gözlerinin içini görebiliyordum. Oda aynı şekilde bana bakıyordu. Hiç bir şey söylemeden beni izliyordu. sanırım ne yapıncağımı izliyordu.
sırtımı düzleştirdim. kaçmak hiçbir şeyin sonunu getirmiyordu. bunca yıl bunun geleceğini biliyordum. hep kafamda soru işaretleri olsa da onula konuşmam gerektiğini biliyordum.
Ona doğru yürümeye başladım. korkulu rüyamı bitirme vaktim. bacaklarım titriyordu. her adımda sanki deprem olurcasına sallanıyordum. Ne garip yaratıklarız korku bedenimizi ele geçirince bedenimizi kontrol etmek zorlaşıyor.
Ekinin yanına gitmem sandığımdan daha yavaş oldu o kadar emin yürümeye çalışmıştım ki oysa bir kaplumbağadan daha yavaş yürümüştüm.
"yürümen için yardım etmemi isterimsin?" dedi ekin gerçekten yardımcı olmak ister gibi bir sesi vardı. Başımı olumsuz anlamda salladım. ona ne olmuştu böyle. belki oda benim gibi hatalarından ders çıkarmıştır. yo yo saçmalama mavi o kötü biri. sen hırsızlık yapmaya zorunluydun.
önümden yürümeye başladı. ben ise küçük bir çocuk gibi onu takip ediyordum. kapıdan çıkmadan önce Selçuk ekine gelip bir şeyler söyledi ama sesten duyamamıştım.
Selçuk bana dönerek " İyi olunca hemen gelin mavi .Bu gün özel bir gün" dedi iyi olunca mı ben iyiyim ki tam elimi kaldırdım bir şeyler söyleyecektim ekin elimi tutarak beni kendine çekti. " tamam abi ben getiririm sen elayı yalnız bırakma" dedi.
Selçuk bar taburesinde oturan ela baktı gülümsedi. sonra bize dönerek başını salladı ve elaya doğru gitti. ekinde beni dışarıya sürükledi. dışarı çıkınca direk kolumu ondan çektim.
"Neden böyle bir şey yaptın " dedim el işaretiyle
"abime senin çok içtiğini rahatsızlandığını o yüzden buradan uzaklaştırdığımı söyledim. "dedi
"neden abine yalan söylüyorsun böyleyken sana nasıl güvenebilirim. "
"Allah aşkına mavi ne deseydim. abi mavi 6 yıl önce evimize hırsızlık yapmak için giren kişiydi. ben onu kaçırdım. o benden kaçmayı başardı. ela onu kurtardı. yurt dışından dönünce de ondan özür dilemek için konuşmak istiyoruz mu?" tek nefeste söylemişti ve hiddetliydi.
Sonra bana yaklaşarak "senin bizim eve giren hırsız olduğunu söylesem abime önce abim öldürür seni" dedi buz gibi sesiyle "o kağıtta neler çaldığından haberin yok demi" neyden bahsediyordu. vücudum buz kesiyor ama ellerimin içi terliyordu. o gece bir kaç evrak çaldığımı biliyorum ama ne çaldığıma emin değilim okumaya bile çalışmadım. savaşın babası bana ne derse onu yaptım. çok iyi hatırlıyorum da o gün sanki daha önceden eve girmiş gibi bana tarif etmişti onun dediğini yaparak kasadan o evrakları almıştım üstünde ki yazıları okumak hiç aklıma bile düşmemişti sadece evden yakalanmadan çıkmak istiyorum.
"gel benle burası bunları konuşmak için pek uygun değil." etrafıma baktığımda salondan bir iki kişi çıkıyordu. kimsenin duymasını bende istemiyorum en azından.
elimi bir sıcaklık hissedince o yöne baktım. elimi tutmuştu yine. Elimi çektim." kendim gidebilirim. " önden yürümeye başladım durdum ve Kuğul şekilde arkamı dönmeye çalıştım pek mümkün oldu mu bilmiyorum . " ve ikide bir elimi kolumu tutmayı kes bana dokunma anladın mı?" dedim kızar bir suratla.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Diğer bölümde görüşmek üzere okuyucularım sevgiyle kalın :)
