#7#BENİM MALIM

79 40 1
                                    

selam arkadaşlar bu gün bir bölüm daha yayınlıyorum iyi okumalar..

Hissetmek gerekiyor bazen yazarken kelimeleri, hissetmek gerekiyor bazen yaşarken nefesi. Başıma gelen onca şeyden sonra hala hayatta isem umutlarıma bağlıyorum. Birazcık da olsa umudum var yaşamımdan. Her kapanan kapının ardında bir anahtar vardır elbet o kapıyı açan. 

 Ağlamaktan başka şuan elimden hiç bir şey gelmiyor. ne kadar bu durumda kalabiliriz ki . En son benim onunda  olduğumu bilen biri var elbet beni çok geç olmadan arayacaklarına eminim. Gözyaşlarımı bile silemiyordum şu durumda eteğim açılmış , gömleğim buruşmuştu. Burnumdan sümük bile geldiğine emindim. Şuan harap durumdaydım. Peki o ne yapıyordu?

 Okul formasını çıkarmış. altına bol gelen gri eşofman giymiş üstüne de beyaz bir tişört geçirmiş. Sanırım yeni banyo etmiş saçları Kah kül gibi önüne gelmiş kıvırcık tutamdan bir damla su akıyordu. kafasını geriye atarak kahverengi koltuğa koymuş ve gözlerini kapamıştı.

Ben ise yerde oturmaktan kıçım ağrımıştı. uyuşan popomu düzelmek için kalkmaya çalıştım. Ekin bu hareketimi fark etmiş hemen bana dönmüştü. Ben de kıvranmamı durdurmuştum. 

" Ağlaman durmuş bakıyorum kaçma planı mı yapıyorsun minik hırsız " kaçmayı düşündüm ama bu halde kıpırdayamıyorum bile nasıl kaçabilirim ki . kafamı hayır anlamında sağ sol yaptım.

"seninle böyle anlaşamayacağız " dedi. ayağı kalktı yanıma geleceğini zannederek irkildim. o ise tam tersini yaparak odadan çıktı. kollarımı ipe hızlı bir şekilde sürtmeye başladım . buradan kesinlikle çıkmalıydım. Sürttükçe kollarım daha kötü oldu tahrişler kanamaya başladı ama ipte hiçbir şey yoktu çok sağlam gözüküyordu.

Adım seslerini duyunca kıpırdanmayı bıraktım. odaya girmişti elinde kelepçe tutuyordu. yanıma  geldi ve önümde eğildi kendimi geriye doğru itekliyordum. kolumu tutarak beni kendine çekti.  Burumun dibinden konuştu. 

"Bak minik hırsız benden kaçmaya çalışman senin zararına olur bunda anlaşalım "  kafasını suratımdan biraz uzaklaştırarak "burada baş başayız unutma" sözlerini tamamladı.

Ben ise korkumdan sadece kafamı salladım. "Aferin "

Ellerimdeki ipi çözdü. Kanı görünce kaşlarını daha bir çatmıştı. "demek kaçmaya çalıştın "bana  söylüyor gibi değil de kendine söyleniyor gibiydi. kelepçeni bir halkasını bir koluma  bir halkasında  kendi koluna taktı. kollarım uyuşmuş hissetmiyordum metalin soğukluğu ürpermeme sebep olmuştu. bacaklarımda ki ipi de çözdü. vücudum ipten kurtulunca rahatlamıştı. Boşta kalan tek elimle ip izi kalan bacaklarımı ovaladım. El bileklerim kan içindeydi. Ekin ise yanımda beni inceledi bir süre sonra " kalk" dedi kendi de kalkarak o kadar süre yerdeydim ki kalkmakta zorlanmıştım.  Bir kelepçeli olan koluyla belimi kalkmam için tutu. istemediğimi belirtmek için kafamı sağ sola hareket ettirdim. ama beni dinlemeyip daha bir sıkı sardı belimi. 

Ayağı kalkmıştım . Ama dermanım yoktu sabahtan beri ağzıma bir lokma koymamıştım dudaklarım kurumuştu. ağzımda ıslatmak için tükürük bile kalmamıştı.  "gel benimle " 

sırtımı tutarak beni başka bir yer götürüyordu. onun kolundan destek alarak yürüyordum yan koridora girince bir odaya girdik burası banyo idi. tuvaletle birleşikti. lavabonun kenarında durarak elimi yüzümü yıkamamı söyledi dedikleri harfiyen uyguluyordum . 

 Suratıma aynada baktığımda gözlerim ağlamaktan şişmiş burnumun kenarında sümük bile kurumuştu. Berbat gözüküyordum. Elimi yüzümü yıkadım dudaklarıma değen suyu bile yaladım bunu görmesinden çekinmiyordum. Kanlı olan ellerimi yıkadım . yanıyordu. sesimi çıkaramadığım için acı sadece suratıma yansımıştı.

ekin çeşmeyi kapattı . "bu kadar yeter" 

ve beni yine arkasından sürükledi bu sefer salona değil mutfağa götürdü. masanın üstünde içinden buhar gelen bir kase yanında ekmek duruyordu. beni sandalyeye oturduktan sonra cebinden kelepçenin anahtarını çıkardı ve kendi koluna takılı olan halkayı sandalyenin demirine taktı. tek elim boştaydı. Beni burada yalnız bıraktığı an sandalyeyle birlikte kaçabilirdim. buna umudum artmıştı. kafamda planlar kurmaya başladım.

ekin tam yanıma oturdu .Ben plan yaparken o eline krem ile sargı bezi almış. Kelepçesiz olan kolumu kendine çekti . benim ise gözüm masada duran sıcak çorbadaydı. Açlık çok kötü bir histi. kolumun yara olan yerlerine krem sürüp bezi sarmıştı. aynı şeyi diğer koluma  yaparken kelepçeyi yer değiştirmişti. 

Zaten bana zarar vermek istemiyor muydu ?şimdi niye yaramı sarıyordu ki?

"Şimdi çorbayı içebilirsin "

Çorbaya bir saldırışım var, sanki hayatımda ilk defa yemek yiyordum. Çorbayı bitirince yenisini bile koymuştu aynı şekilde onu da bitirdim. 

Sonunda biraz kendime gelmiştim. El işaretleriyle " beni burada uzun süre tutamazsın biliyorsun değil mi?"

suratına yine yapmacık gülümsemesini taktı." istediğim kadar tutabilirim."

"Ateş seninle olduğumu  biliyor, yokluğumu fark edip aramaya başlamıştır bile." cümlemin sonunda öyle bir kahkaha patlatmıştı ki sanki ona komik bir şeyler söylemiştim. suratına anlamsız bir şekilde baktım. Gülmesi durmuş soğuk ifadesine geri dönmüştü. bu kadar kısa sürede nasıl yüz hatlarını değiştirebiliyor ki. Bu çocuğun bir kere daha psikopat olduğuna emin oldum.

"sen kendini ne kadar da değerli görüyordun öyle" deyip yanıma yaklaştı. Kulağıma eğildi ve kısık bir şekilde  " Ateş seni bana sattı." 

duyduklarıma inanamıyorum bu gerçek olamaz .Ekinin son sözleri beynimde yankılanıyordu. "Ateş seni bana sattı "bunu yapmaz yalan söylüyor emindim ateş böyle bir şey yapmaz.

gözlerim kararırken son duyduğum kelime "sen benim malımsın "...


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


KÜÇÜK HIRSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin