Aslında amacım kur yapmak değildi. Sadece ona uygun davranmak istemiştim ama bu ufak hareketim karşımdaki kızın utangaç bir şekilde etrafa bakmasını sağladığında yutkunup elimi elinden yavaşça çektim. Gözlerim önümdeki kokteyle döndükten hemen sonra kabalık olmaması için tekrar yanımdaki kıza odaklandım ve "Tatile mi gelmiştin buraya?" diye sordum. Onunla konuşuyor olmama gülümserken "Aslında hayır, bu balo için yarım saat uzaktan geldim sadece." dedi. "Baloları severim."

Bu sözüyle gözlerim istemsizce kısaca büyük salonda dolandı, "Çoğu kişinin kıyafetleri ve ortamın dizaynı eskiyi hatırlattı bana." diye mırıldandım. Benim boyum çok uzun olmamasına rağmen benden yaklaşık on santim kısa gözüküyordu, bu yüzden başını hafifçe geriye atarak baktı yüzüme ve "Genelde her balo böyle oluyor, özellikle eğer zengin kişilerle doluysa. Daha önce hiç başka bir baloya katıldın mı?" diye sordu ilgili bir tavırda.

Omuz silkip "İlk defa bir baloya geldim, zengin sayılmam. Misafirim." dedim rahatça. Gözlerindeki bakışın anında biraz rahatladığını fark ederken "Ben de hem zengin, hem yakışıklı hem de kibar birisi olduğuna inanmakta zorlanmıştım zaten. Parası olanlar genelde sahte kibarlık gösteriyor bu tür yerlerde." dedi az öncekinden daha sıcak bir tonda.

Tam ağzımı açıp bir şey diyecekken "Sen zengin değil misin? Üstünde milyonlar değerinde bir elbiseyle balo balo geziyorsun ama buradaki zenginleri mi eleştiriyorsun?" diyen soğuk bir ses tonu duydum. Gözlerim anında iki adım ötemde duran, yanımdaki kıza soğuk ve sertçe bakan adamı bulduğunda kaşlarım çatıldı. Normalde çevresindeki kadınlara kibar davranan bu adamın bu davranışı onu ters bakışlarımın hedefi yaparken "Sana ne oluyor, yoksa üstüne mi alındın?" diye atıldım ortaya.

Yanımdaki kız Tuncer'in cümlesini duyduğunda muhtemelen şaşkınlıktan duraksamıştı. Ben de böyle saçma bir şey duysaydım ben de şoka girerdim. Muhtemelen canı sıkıldığı için herkese sataşabileceğini düşünen bu adamın davranışı sinirimi bozmuşken o da dudaklarını siniri bozulmuş şekilde kıvırıp "Asıl sana ne oluyor, ben kızla konuşuyorum ortaya atlama." dedi. Son zamanlarda laf sokarken bile kullandığı hafif sıcak tonun yerini buz gibi ses tonu alırken ona birkaç saniye şokla bakakaldım.

Ardından başımı iki yana sallayıp "Onun bir adı var ve o canın sıkıldığında bulaşabileceğin birisi değil, benim aksime." dedim sertçe. Beni tanıştığımızdan beri belki de ilk defa gerçek anlamda sinirlendirmesinin yanında bu davranışları aptal bir şekilde hayal kırıklığına uğratmıştı beni. Ne kadar çekilmez birisi olduğunu düşünsem de durup dururken benim yanımda, benimle konuşan birisine sataşacak birisi olduğunu düşünmüyordum.

Cümlelerimin ardından yüzü az önceki gülümsemesinin aksine kasıldı ve suratını bir anda bana yaklaştırıp hemen ötemde durarak "Canına mı susadın sen, çocuk?" dedi tehlikeli bir sesle. Dişlerimi birbirine bastırdım ama yüzümü geri çekmek yerine biraz daha ona yanaştırıp "Çocuk gibi davranan sensin. Kes şunu." dedim çıkarabildiğim kadar sert bir sesle. İçimde topukları götüne vura vura kaçmak isteyen bir taraf vardı ama sinirim ve onun bu tavırları o tarafı engelliyordu.

Dudaklarından histerik bir gülüş dökülürken "Kızın ağzının içine giren de sensin." dedi bir anda. Bu cümlesi çenemi havalandırmama sebep olurken kızın hâlâ yanımızda  olmasını umursamamaya çalışarak "Sana giren çıkan ne?" dedim geri adım atmayan bir sesle. Bu cümlem çene hatlarını iyice belirginleştirecek şekilde dişlerini sıkmasına sebep olurken birkaç saniye daha yüzüme bakıp sonrasında yüzünü ve bedenini tamamen geri çekti.

Mafya [bxb] • TamamlandıWhere stories live. Discover now